Ahmet AY
1960'lı yılların sonuna doğru Almanya, Fransa, Avusturya'ya giden akrabalarımız vardı. İzinli olarak köye geldiklerinde eleştirdikleri pek çok konunun yanında kendilerinden en sık duyduğumuz şey“adamlar yalan konuşmuyor, hile yapmıyor, söz verme ya da yemin etme gereği duymuyorlar, bir şey dediler miydi yaparlar” övgüleriydi.
Hepimiz duymuşuzdur,
Batılılar hakkında yapılan “Bizim inancımızı taşımıyorlar, lakin kişilik hakları olarak bizim inancımızın/dinimizin buyruklarına uyar gibi yaşıyorlar. Biz ise inancımızla çelişik yaşıyoruz” yorum ve tespitlere hepimiz katılırdık.
Peki,
Bu Batı nasıl oldu da böyle utanılacak bir halde?
Bu yöneticiler uzaydan gelmediklerine göre,
Yöneticilerin kendilerinin gözlerinin içine baka baka yalan söylediklerini bilip bu yalan ve haksızlıkları kabul etmekten tereddüt etmeyen Batı insanına ne oldu? Hani insan hakları, hani doğruluk ve dürüstlük, hani demokratik değerlere sahip çıkma, nerede zulme karşı duruş ve ilkeler?
Batı geçen asrın başından beri, hatta 19. yy'dan itibaren bu ilkeleri bayraklaştırmıştı, iyi de etmişti. Ne var ki I. Paylaşım Savaşı ve akabinde gelen II. Paylaşım Savaşı Batı'nın kendi değerlerine sahip çıkmadığını gösterdi. Ahlaki ve dini bağlayıcılığı olmayan bir Batı, günümüzde bütün çirkinliğini sergilemeyi “ibadet” telakki ediyor.
Son 15 yılda akıttıkları yüz binlerce masum, sivil, kadın ve çocukların kanını sormuyorum, gerçekleştirdikleri işgal ve talanları geçiyorum. Hatta kendi paralarıyla, silahlarıyla, araba ve giysileriyle, eleman ve istihbaratıyla kurdukları terör örgütlerini bu coğrafyanın başına musallat ettikten sonra, hadi gelin bu terör örgütleri ile mücadele edelim diyerek çıkardıkları ölümden, savaştan beter fitnesini de geçiyorum.
Sadece son bir buçuk ayda yaşadıklarımıza bakınca Batı'ya neler olduğunu kavrayabiliyoruz.
Batı'nın patronu ABD ile kanka olan DAİŞ Türkiye'ye saldırıyor, onlarca insanımızı öldürüyor ve ABD, “Türkiye ile dostuz, yapılan saldırıyı kınıyoruz” diyebiliyor.
PKK/YPG Alman tanksavarını kullanıp tankı askerlerle beraber havaya uçuruyor, ama aynı Almanya “Türkiye'nin yanındayız” yalanını ilk söyleyen ülke olabiliyor.
Neyse bunları unutun, daha hafif, ama daha somut daha güncel olaylarla Batı'nın yüzsüzlüğünü anlatalım.
Bildiğiniz gibi 15 Temmuz akşamı Türkiye FETÖ darbe teşebbüsü ile karşılaştı. Uçaklarla, helikopterlerle gerçekleştirilen bombalama sonucu 242 insanımızın şehid düştüğü FETÖ darbesinde 2195 insanımız da yaralanmıştı. İşte o akşam ve sair günlerde yıllarca bize demokrasi, insan hakları havarileri olduklarını yutturan Batı adeta yerin dibine batmıştı.
Darbe bertaraf edildi, FETÖ adlı Batı uşağı piyonlar derdest edildi, uşağını kaybettiğine kani olan Batı sıraya girip;
“Yemin ederiz biz böyle olduğunu bilmezdik” basitliğine düşüyor. Sorarım onlara, siz 2500 insanın nasıl, neden ve ne ile katledildiği ya da yaralandığını sanıyordunuz?
Bu insanlar doğal bir afetle ölmediklerine göre insan bir merak etmez mi? Belki bulaşıcı bir hastalık! var ve size de bulaşabilirdi.
Ya Merkel? Hani hanım olunca daha hassas olur, anne olunca daha merhametli olur diye düşünürsünüz.
Yok, bayan Merkel 49 gün sonra “Bizim konuştuğumuz bu meclis askerlerimiz tarafından bombalansa…” gibi cümleyle yeni bir galaksiyi keşfetmeyi tercih etti.
AP Başkanını geçiyorum, başkanı olduğu birlik üyeliğine aday ülkede darbe oluyor, millet demokrasiye sahip çıkarak destanlar yazıyor, ama bay başkan 51 gün sonra gelip “aaa, çok kötü olmuş” diyorsa bu başkan ve birliği hakkında söyleyecek laf bulma zahmetine girmiyorum.
Asıl derdim Batı halkları ile. Devletlerin dini, imanı, ahlakına güven olmaz biliyorum. Yukarıda bizim Alamancıların öve ve bitiremediği Batılılarla derdim.
Sahi, Türkiye'de demokrasiye suikast düzenlendi, yüzlerce insan öldü, buna rağmen kendi yöneticilerinizin sessizliğine neden sessizliğinizle destek çıktınız?
Aynı Batı milleti, 16 Temmuz sabahı yöneticileri “darbecilere kötü muamele yapılıyor”tezviratında bulunurken, “yahu, darbe oldu olacaktı, adamlar darbecileri püskürttü, hele bir darbecileri kına sonra gözaltı uygulamaları ile ilgileniriz” demediler.
Daha yeni yeni, 9 bin kayıp Müslüman çocuk için tek söz söylemeyen pornokolik Batı insanı, “Türkiye'de 15 yaşında taciz serbest” yalanını yürüyüşle protesto ediyor.
Son 30 yılda kimi zaman sohbetlerde, panel ve konferanslarımda milletlere din üzerinden, medeniyet üzerinden eleştirilerin çok da sağlıklı olmayabileceğini söylerdim. Batı'nın sapkın dini ve hazperest milleti ile ilgili çok iyimser düşünmüşüm.
Sahi, bu Batı daha birkaç yıl önce kendilerinden olan 40 milyon insanın kanını akıtan Batı'nın ta kendisi değil miydi?
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.04.2019
13.04.2019
8.02.2019
27.03.2019
25.03.2019
6.02.2019
21.02.2019
6.02.2019
4.02.2019
26.01.2019