Ahmet AY

Ahmet AY
Ahmet AY
Tüm Yazıları
Anayasa değişikliği
25.12.2016
2347

 1924 anayasasından bu güne kadar sadece darbe dönemlerinde değiştirilen Türkiye Cumhuriyet anayasasını yapmak bir türlü sivil iktidarlara nasip olmadı.

Ak Parti 2007'de yeni anayasa için ciddi hazırlık yapmış, bunun için anayasa hukukçusu akademisyenlerden oluşan kurul kısa bir süre içinde hazırladıkları yeni anayasayı dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan‘a sunmuşlardı.

Bildiğiniz gibi anayasaya değişikliği TBMM'de 367 oyla gerçekleşebiliyor. Eğer söz konusu değişiklik TBMM'de 330 oyla kabul edilir ise değişiklik için referanduma gidilir. Ak Parti'nin milletvekili sayısı bu değişiklik için yeterli gelmediği için 2007'de yapılamayan anayasa değişikliği 2011 seçimlerine sarkmıştı. 2011 seçimlerinde de anayasayı tek başına değiştirebilecek sayıya ulaşamadı Ak Parti. 2011'de Ak Parti seçimlerde çıkardığı milletvekili sayısına bakmaksızın 4 partiye de 3'er üye hakkı tanıdı. O tarihte oluşan yeni anayasa çalışma komisyonu partilere tanınan üye dağılımının da etkisiyle sağlıklı çalışamadı. 60 küsur maddede anlaşabilen 4 parti daha fazla mesafe alamadı.

Ak Parti 2011 seçimlerinden sonra kurulan komisyon tarafından kabul edilen 60 maddelik anayasa değişikliğinin TBMM'nde oylanarak kabul edilmesini istese de değişikliğe karşı olan partiler bu teklife yanaşmadı. Dolayısıyla 4 yıllık çalışma sonuçsuz kalmış oldu.

Şimdi geldiğimiz nokta Ak Parti'nin MHP ile anlaştığı 21 maddelik değişikliği TBMM'de 330 veya üzeri oyla referanduma götürme sürecidir. Özellikle 21 Madde ile Cumhurbaşkanlığı Sistemine geçiyor olması son derece  önemlidir.

Cumhurbaşkanlığı sisteminde yürütmenin başı olması hasebiyle cumhurbaşkanının görev ve yetkilerine ilişkin düzenleme, meclisin feshi, bakan ve üst düzey bürokrasi ile ilgili maddeler yeni Türkiye için olmazsa olmaz öneme sahiptir. Keza Cumhurbaşkanlığı kararnameleri ile, haftalarca süren kanun çıkarma sıkıntısının tarihe karışması anlamına gelindiği gibi, bu kararnamelerle hızlı karar alabilme ve uygulama imkanı doğuyor.  

Biraz da çekinceli bulduğum HSYK ile ilgili değişikliğe bakalım. Bildiğiniz gibi 2010 referandumu ile yargıyı, yüksek yargıyı FETÖ ele geçirmişti. FETÖcü hakim ve savcılar HSYK'dan aldıkları güçle ciddi bir vesayet oluşturdular. Bu vesayeti tahkim kılmak için hukuku yerlerde süründüren skandal kararlara imza attılar.

2014 HSYK seçimlerinde yüksek yargıdaki gücünü kaybeden FETÖ'nün yerine YARGIDA BİRLİK PLATFORMU yönetime geldi. Şimdi anayasa değişikliğine gidilirken 21 maddelik pakette HSYK ile ilgili bir düzenleme maddesi de yer alıyor. Düzenleme konusunda haklı gerekçeler var ve bu sebeple değişiklik olumlu görülmektedir.

Ancak,

2014 seçimlerinden sonra yönetime gelip hem FETÖ ile mücadelede ve hem de 15 Temmuz FETÖ darbesine karşı anında kararlı duruş sergileyen HSYK üyelerinin görev sürelerinin sonlandırılması bizi de düşündürüyor.

Neden mi?

Türkiye zor dönemden geçiyor; vefayı, tecrübeyi vatan ve millet sevgisiyle yoğuranların görevini sona erdirmek benzer durumda olan diğer kurumların da endişelenmelerine vesile olabilir.

Dahası, HSYK değişikliğini içeren madde bu haliyle kabul edilir ve TBMM'de geçer ve HSYK üyelerinin görevi sona erer ise taşra adliyelerinin duvarları arasında, “Eğercanlarını ortaya koyarak ve bize verdikleri destekle FETÖ ile mücadelede önemli görev icra eden HSYK üyelerine bu reva görülüyor ise biz de geleceğimize dair endişe duymalıyız.” serzenişini arzu etmeyiz. Ayrıca bu durum sadece yargı çevresinde değil, halkta da, başka görevlerde cansiperane çalışanlarda da bazı yanlış istifhamlara yol açabilir.

Bu HSYK, bu üyeleri ile büyük başarılara imza atıyor ve zoru başarıyor ise görev süreleri dört yıla tamamlanmalıdır. Başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere TBMM'nin bu hassas durumu dikkate alacaklarını umuyorum.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar