Ayhan ONGUN
Sayın Başbakanımız böyle buyurmuşlar. Aslında eşit yurttaşlık temelinde Kürtler de her türlü hakka sahipken, PKK ve kimi basının kışkırtmasıyla teröre destek veriyorlarmış!.....
Beytüşşebap baskınının ardından ilk resmi açıklamayı yapan Tayip Erdoğan, neredeyse Kürtlerin anayasal haklarının verilemeyişini de PKK terörüne bağlamış.
Oysa kendisi de çok iyi biliyor ve defalarca bu konuda açıklamalar yapmıştı.”PKK terörünün varlık nedeni Kürtlere yapılan zulüm ve eşitsizliktir. Hakkını yemeyelim, başlangıçta bu tespite uygun kimi açılımlarda gerçekleştirmişti.
Ancak şimdi niye olayı tersinden okuyor?
Erdoğan’ın bu soruya vereceği cevabı beklemeden bir soru da PKK yi destekleyenlere sormak gerekir.
Bir örgüt, zaten kendisinin yönettiği bir kenti niye ele geçirmek ister? Gerek Şemdinli, gerekse Beytüşşebap şehirlerinin belediye başkanları da, meclis üyeleri de kendi seçtikleri(atadıkları) kişiler.
O zaman Kürt halkı adına verildiği söylenen bu özgürlük mücadelesi iddiasına kim inanır?
Bence artık güneydoğuda süregelen bu olayın adını doğru koymak gerekir. Bu bölgede resmen bir savaş hali vardır. Tüm bu olaylar bir terörist grubun gerçekleştirebileceği, başarabileceği işler değil!
Bu bölgede, hangi şehir ya da noktaların risk ve tehlike altında olduğunu bilmesi gereken bir ordunun; aynı, belli yerlere sürekli saldırı yapılmasını önleyememesi de bunu kanıtlamıyor mu?
Kendi askerini koruyamayan, karakolları her gün saldırılara hedef olan, kaymakamları, milletvekilleri, belediye başkanları, siyasi parti başkanları kaçırılan bir devlet şunun cevabını halkına vermek zorundadır.
En az yetmiş bin askerin bulunduğu bölgede eğer yedi yüz teröristle baş edilemiyorsa burada daha önemli bir sorun mu vardır?.Ya rakamlar doğru değil, ya da önemli bir güvenlik zafiyeti yaşanmaktadır.
İster PKK saldırısında, isterse bir sivil minibüsün yaptığı kazada ölsünler, bu gencecik askerlerin niye, nasıl bu kadar kolay öldüğünün bir sorumlusu olması gerekmez mi?
Bir doğal afet sonucunda çöken inşaatta ölenlerden, binanın müteahhitini, mühendislerini sorumlu tutuyoruz da, bir kamu hizmeti yapan askerlerimizi ölümünü “şehitler ölmez” diyerek nasıl geçiştiriyoruz?
Hiç kendimizi kandırmaya gerek yok. O çocuklar öldükleri için şehit oluyorlar, şehit oldukları için ölmüyorlar, değil!
Toplumun bu konudaki duyarlılığını istismar etmek gibi bir niyetim yok. Ancak her zaman yaptığımız gibi hamasetle sorunları çözemeyiz.
En azından; artık yeter, daha fazla şehitler olmasın, askerlerimiz bu kadar kolay toprağa gönderilmesin, yani bu kirli savaş bitsin, yani barış gelsin demek yerine, böylesine önemli ve yaşamsal bir sorunu hala siyasi çekişmelerimize alet ediyor, yeni acılar ve gözyaşlarına zemin hazırlıyorsak; sözün bittiği yerdeyiz demektir.
Gerek devlet yönetiminde, gerekse örgüt yönetiminde iktidarı bir araç değil de, amaç olarak görenler bu ülkeyi hızla sonu alınmaz bir kaos ortamına sürüklüyorlar.
Bir çoğumuz da; ya iktidara muhalefet yapmış olmak için, ya da kurtulamadığımız ideolojik saplantılarımız yüzünden sorunların etrafında gezinip duruyoruz.
Bir dönem cumhuriyet mitinglerinde sıkça yinelen bir slogan, bu günlerde yine ısrarla ve özellikle gündeme getiriliyor.
“Tehlikenin farkında mısınız?”
Sanki tehlikenin farkında olmak, tehlikeyi önlüyormuş, gibi! Asıl olan farkında olmak değil, tehlikeyi nasıl önleyeceğimize ilişkin çözüm projeleri geliştirmek, bu çözümleri hayata geçirecek direngen, inançlı kadrolarla mücadele vermektir.
Keşke siyasetçilerimiz, sınırda nöbet tutan gariban askerlerimiz kadar cesur olabilselerdi!
Keşke komutanlarımız, eğitimlerini, birikimlerini, yeteneklerini, darbe planlamak yerine; terörle nasıl mücadele edilir, karakollarımız nasıl korunur, askerlerimizi ailelerine sağ salim nasıl teslim ederiz diye kafa yorsalardı, emek ve enerjilerini bu konulara yoğunlaştırsalardı!
Keşke bu ülkenin aydınları, sanatçıları, bürokratları, bilim adamları kapris ve komplekslerinden arınıp; sıradan yurttaşlar gibi davranabilseler, ülkenin her sorununda sorumluluk alıp, siyasi iradeye yardımcı olmak için çaba gösterselerdi!
Keşke bu ülkede, silah, petrol, altın, uyuşturucu ticareti yapılmasa, böylesine büyük bir pazarı paylaşma adına siyaset baronları, bürokratlar, mafyacılar ve onların devletin içine sızmış karanlık adamları bu savaşı başlatmasalardı!
Keşke medya patronları enerji işlerine girmeseler, keşke TSK Oyak türü örgütlenmelerle ticaret yapmasa, keşke bu ülkenin solcuları, sosyalistleri, devrimcileri politik koşullanmalarından kurtulup, somut koşullara uygun politikalar geliştirseler, anın ruhunu yakalayabilselerdi!
Gördüğünüz gibi keşkeler bitmiyor.
Keşke, bu anlamsız kavga sona erse, anaların gözyaşı dursa,
Keşke her inanç ya da etnik yapıda tüm yurttaşlar eşit ortam ve koşullarda, barış içinde bir arada yaşayabilsek.
Keşke sevgi, dostluk ve kardeşlik içinde bir yaşamın, savaş ve acıların olmadığı bir dünyanın temellerini atabilsek!
Keşke hayat bayram olsa!.....................
Yazarlar
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.08.2021
31.03.2021
17.03.2021
3.02.2021
23.10.2020
30.09.2020
28.07.2020
19.05.2020
15.05.2020
19.03.2020