Ayhan ONGUN
Geçen haftaki yazımda Türkiye normalleşecek mi? diye yazmıştım.
Ne zaman ülkemizde geleceğe yönelik kimi olumlu gelişmeler olsa, barışa yönelik umutlarımızı tazelesek, ardından mutlaka bir provokasyon gündeme geliyor.
Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde meydana gelen alçakça saldırı sonucu havaya uçan, o gencecik insanların kolu bacağı, bedeni değil; uğruna ölümü göze aldıkları barıştı.
Adları Erdal’dı, Okan’dı, Alican, Ferdane, Çağdaş, Nazlı, Koray, Dilek’di belki.
Şimdilik 32 güzel insan vahşi bir katliamın sonunda aramızdan ayrıldılar.
Her birinin geleceğe ilişkin umutları, hayalleri vardı.
Dünyanın gözü önünde gerçekleşen haksızlıklara, açlığa, yoksulluğa, savaş ve ölümlere karşı ezilen halkların yanında olmak, destek vermek için gelmişlerdi.
Bölgemizde süren savaşlara ve savaş çığırtkanlarına inat, barışı haykırmak için, ülkenin dört bir yanından gelip, Suruç ta toplanmışlardı.
Şimdi artlarında gözü yaşlı analar, bağrı yanık babalar, çocuklar, sevgililer bırakarak aramızdan ayrıldılar.
Her biri ayrı bir değer, yerleri zor doldurulacak gönüllü, inançlı, idealist gençlerin acısı yüreğimizi yaktı kuşkusuz.
Ancak bu tür alçak saldırıların devam edebileceği ihtimali ve endişesi daha çok acıtıyor yüreğimizi.
Barışa bu kadar yakın iken, barış umutlarımızı havaya uçuran hainlerin aramızda geziniyor olması düşüncesi bile yüreğimizi sıkıştırıyor.
Bu yürek; bu kadar sıkıntıya, bu kadar acıya nasıl dayansın?
Yüreğim ağrıyor be gülüm,
O taşa kesmiş sandığın yüreğim.
Suruç da kahpe bir saldırıda yaşamını yitiren sosyalist gençler için ayrı sızlıyor.
Diyarbakır da miting alanında öldürülenler için ayrı, terör saldırısında ölen askerlerimiz için ayrı yanıyor.
Filistin de açlığa mahkum edilen çocukların acısı henüz geçmeden Irak da anlamsız çatışmalarda yitirdiğimiz masum insanlar için yanan yüreğim,
Suriye de kendi halkına zulmeden bir rejimin saldırılarından kaçıp ölümü göze alarak, dünyanın farklı ülkelerine gitmeye çalışan göçmenlerin içler acısı hallerini görünce, daha bir sızlar oldu.
Bütün bu kahpeliklere, zulme ve saldırılara rağmen hala, terörü kendince kategorize etmeye çalışan, kendi gibi olmayan herkesi potansiyel suçlu ve düşman gibi gören; vicdanı nasırlaşmış, yüreği bir küçük et parçasına dönüşmüş insan manzaralarını gördükçe, daha bir kahroluyor benim şu yangın yerine dönmüş yüreğim.
Yüreğim ağrıyor be gülüm,
Sevdalardan çok, acılara yenik düşmüş arsız yüreğim.
Barışın peşinde koşmaktan yorulmuş, yorgun yüreğim.
Her yitirdiğimiz gencin ardında bıraktığı yaşam öykülerini, yarım kalmış sevdalarını, ulaşamadığı özlem ve hayallerini dert edinen koca yüreğim,
Yüreğim ağrıyor be gülüm,
Siyasi hırs ve çıkarları uğruna bu ülkede her fırsatta barışı öteleyen, barış ve demokrasi yanlısı gencecik insanları terörün kucağına atan, kaos ve karmaşa ortamından, terörden beslenen karanlık güçlere inat,
Alıp başımı gitmek, ruhumu ve yüreğimi dinlendirmek istesem de,
Acılarımı yüreğimin bir yanına asıp, barış türküleri söylemeye devam edeceğim.
Ölenlerin, toprağa gömülenlerin yasını tutmak yerine,
Barış için, demokrasi ve kardeşlik için bir araya gelenlerle el ele tutuşup, halay çekeceğim.
İnanıyorum ki, her patlayan bomba, her düşen şehidin ardından, o yakılmış ormanların, yıkılmış evlerin, dağların yamacında yükselen dumanların arasından çıkıp gelecek barış soğutabilir ancak yüreğimin sızısını.
Barış içinde bir arada, eşit yurttaşlar olarak yaşayabilmenin koşullarını ve siyasi iklimini oluşturmak için sorumluluk duyan her yurttaşa düşen görevler vardır.
Bu görevlerimizi ihmal etmeye, ertelemeye, savsaklamaya, hele de yok saymaya hakkımız olmadığı gibi, insan olmanın, insan gibi yaşamanın vazgeçilmez koşuludur.
Belki siz okumaktan bıkacaksınız ama ben barışı yazmaktan vazgeçmeyeceğim.
Çünkü, yüreğinin sesini dinleyen her insanın en çok ihtiyaç duyduğu şeydir barış.
Ve barışa yönelik her saldırıda benim yüreğim daralıyor.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- SU AKAR, YOLUNU BULUR!
19.08.2021 - İKTİDAR ÇOCUKLARINI KURBAN VERİYOR!
31.03.2021 - ÖĞRETMEN OKULLARININ EĞİTİM SİSTEMİNDEKİ YER
17.03.2021 - BOĞAZİÇİ’NDE NELER OLUYOR?
3.02.2021 - AK PARTİ KİMLERİ TEMSİL EDİYOR?
23.10.2020 - DEVLET KİN GÜDER Mİ?
30.09.2020 - CHP KURULTAYININ ARDINDAN
28.07.2020 - GENÇLERİ DOĞRU ANLAMAK GEREK
19.05.2020 - İSTİM ARKADAN GELİR Mİ?
15.05.2020 - HER ŞEY BİR VİRÜSLE BAŞLADI……….
19.03.2020
Yazarlar
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları


















































Ad Soyad Giriniz...
"Ben demiyorum diyenler vardır diyorum... He he he:)))".. Baglanti da güzel olmu$ Hidir Qarde$..