Ayhan ONGUN
İki kitap dolusu barışa dair yazılar yazmış biri olarak, kimi zaman umudumu yitirdiğim zamanlar olmuyor değil.
Bir kitaba yetecek yazılar birikti, basılmayı bekliyor.
Bana soruyorlar;
Usanmadın mı hala barışı yazmaktan?
İnsan sevmekten usanır mı?
Yaşamaktan, hele de adam gibi, özgür ve onurlu yaşamaktan vazgeçebilir mi?
Nasıl sevmekten, hayatı paylaşmaktan, özgür ve onurlu yaşamaktan usanmıyorsak, barıştan, barış içinde bir arada yaşama mücadelesinden ve iradesinden vazgeçemeyiz.
Vazgeçemediğimiz değerlerimiz, umutlarımız ve hayallerimiz için de” inadına barış!” demeye, barış için yazmaya devam edeceğiz.
Barış; öyle kolayca elde edilen, siparişle temin edilen bir şey değil ki!
Barış; parayla satın alınabilen, takas edilebilen, ihtiyacın bittiğinde vazgeçilen bir şey hiç değildir.
Kaldı ki engellenmesi için milyar dolarlar harcanan, enerji kaynakları tarumar edilen, uğrunda milyonlarca insanın öldürüldüğü, çocukların aç ve sefil ve de yetim kaldığı, modern esir pazarlarının kurulduğu, manevi ve moral değerlerin ayaklar altına alındığı bir düştür barış.
Bu düşü gerçeğe döndürmek isteyenlerin faili meçhullere kurban gittiği, gencecik insanların yaşamlarının zehir edildiği, el kadar bebelerin misket bombalarıyla vurulduğu bir dünyada, her onurlu ve vicdan sahibi insanın peşine düştüğü bir büyük aşkın adıdır barış.
Çocuklarımıza koyduğumuz isim, yüreklerimizde renk renk açan çiçek, soframızdaki ekmeğimiz, aşımızdır barış.
Ve bugün hala barışı vuruyorlar, tuzaklar kuruyorlar, umudumuzu bitirmek, hayallerimizi söndürmek, geleceğimizi yok etmek istiyorlar.
Durum böyle iken, ne yazayım ben?
Türkiye’nin, parti liderlerinin siyasi ömrünün en uzun olduğu ülkelerden biri olduğunu mu yazayım?
Ülkemizin her bir köşesinin, liderlerin siyasal ömrüyle biten partiler müzesi haline geldiğini mi yazayım?
Siyasi parti liderlerinin bel altı kapışmalarını, utanmaz, arlanmaz tavırlarını, meclisteki milletvekili kavgalarını, birbirlerine ettikleri en sıradan ama en ağır küfürleri mi yazayım?
Bir tarafta güvenlik kaygılarıyla bir bölgede topyekün savaş ilan eden, halkı evlerine hapseden devlete karşı, öbür tarafta; özgürlük mücadelesi adına okullarda minicik öğrencilerin üzerine bomba atan, hastanelere roketlerle saldıran, otobüsler, taşıma araçlarına rastgele saldıran, arabaları ateşe veren vicdansızları mı yazayım?
Toplumu öylesine kutuplaştırdılar ki;
Hangi konuda yazsanız, karşı taraf için düşman, vatan haini ilan ediliyor, bilgi sahibi olmadan fikir beyan etmeyi çok seven kibirli elitlerin hedefi haline geliyorsunuz.
Amasız, fakatsız, bahanelere sığınmadan, mahcup ve ürkek gerekçeler yaratmaya çalışmadan barışı savunan o kadar az insan kaldık ki!
Aslında kime sorsanız, barış istiyor. Ama barış için kılını kıpırdatmıyor.
Ya da yalnız kendisi veya kendisi gibi olanlar için barış istiyor.
Oysa barış evrenseldir.
Barış tüm dünyada, tüm insanlar için olmazsa olmaz bir yaşam kaynağıdır.
Bu kaynağı kurutursanız, herkes susuz kalır, havasız kalır, sevgisiz kalır.
Ekmek gibi, su gibi, hava gibi ihtiyacımız olan barışın dili sevgidir.
Bizi bu sevgiden yoksun kılmak isteyenler, kin ve nefret diliyle, ayrıştırıcı söylemlerle halkı bölmeye, kutuplaştırmaya, çatıştırmaya uğraşıyorlar.
Onların bu çabalarını boşa çıkarmak,
Savaş çığırtkanlarının oyunlarını bozmak,
İkiyüzlü rantiyecileri teşhir etmek
Ve en önemlisi vicdan sahibi yürekli insanların hak ve özgürlük mücadelesine katkı N
Vicdan sahibi sessiz çoğunluğun çığlığını dört bir yana duyurmak, bu her bir yanı savaş kokan dünyayı, tüm insanlar için yaşanır kılmak için,
Kişisel çıkar ve beklentileri için bu anlamsız savaş girişimlerine sessiz kalan, sorumsuz, duyarsız kişi ve gruplara inat, önkoşulsuz, herkes için barış!
O yüzdendir ki, barış için yazmaya devam
Yazarlar
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.08.2021
31.03.2021
17.03.2021
3.02.2021
23.10.2020
30.09.2020
28.07.2020
19.05.2020
15.05.2020
19.03.2020