Ayhan ONGUN
Cumhuriyetin 95. Yılını kutladığımız şu günlerde duyarlı tüm insanlar cumhuriyeti ve cumhuriyet değerlerini konuşuyor.
Cumhuriyet sözcük anlamıyla baktığımızda “Egemenliğin halkta olduğu, halkın kendi seçtiğikişiler tarafından yönetildiği yönetim şekli” dir.
Bugün Türkiye de dahil, dünyada birçok ülke cumhuriyetle yönetiliyor.
Ulusal Kurtuluş mücadelesinin ardından Mustafa Kemal Atatürk tarafından kurulması öngörülen cumhuriyet yalnızca Saltanatın, hilafetin ortadan kaldırılması anlamında düşünülmedi.
Bir dolu demokratik dönüşüm ve devrimlerin ardından demokrasinin bir kurum olarak ülkede yerleşmesini amaçlayan Atatürk; belki de Fransız devriminden sonra halk iradesini esas alan en büyük değişimi gerçekleştirmiştir.
Ancak bizde halen 1930 ların zihniyetiyle günümüzü yorumlamaya çalışanlar Cumhuriyeti de yanlış ve eksik değerlendiriyorlar.
En temel ilkesi eşitlik ve özgürlük olan Cumhuriyeti, demokrasinin yerleşik değerleriyle sarıp sarmalamadığımız zaman, dışardan her türlü saldırı ve tehlikeye karşı savunmasız kalır.
Bugün de ülkemizde Cumhuriyet değerlerini korumak adına toplumun bir kısmını ötekileştirmek, kutuplaşma yaratmak ne kadar yanlışsa, doğrudan Cumhuriyetin kurucularına saldırmayı göze alamayanların cumhuriyeti hedef göstermeleri de o denli tehlikeli bir durumdur.
Demokrasi çok kapsayıcı bir kavramdır ve içinde cumhuriyet değerlerini de barındırır. Ama cumhuriyet kimi demokratik kurum ve kültürleri tam olarak içermez.
Nasıl adında cumhuriyet ve hatta sosyalist sözcüğü bulunsa bile monarşiyle yönetilen ülkeler varsa, krallıkla yönetilen ama demokrasiyi sonuna kadar uygulayan ya da uygulamak isteyen ülkelerin de var olması gibi.
Gelişmiş demokratik ülkelerin birçoğunda insan hakları, özgürlük, eşitlik, adalet gibi kavramlar artık günlük yaşamın vazgeçilmezleri haline geldiği için o ülkelerde örneğin insan hakları ya da özgürlük mücadelesinden söz edilmez.
O ülke insanları, kadın hakları, engelli, çocuk, hayvan hakları, çevre, doğa gibi konularda sürdürürler mücadelelerini. Fransa gibi kimi ülkelerde daha da ileri giderek, toplumun refahı, zenginliği, huzuru gibi değerleri de aşıp, ihtimam toplumunu nasıl yaratırız sorusuna cevap arıyorlar.
Ülkemizde Atatürk’ün ilke ve devrimlerini günün koşullarında ele alıp, onun gösterdiği hedeflere yönelik güncellemezsek, yani cumhuriyeti demokrasiyle taçlandıramazsak ne onun devrimlerini koruyabilir, ne de cumhuriyet değerlerine sahip çıkabiliriz.
Mustafa Kemal’in Cumhuriyeti kurarak başlattığı 1. Devrimi, İsmet İnönü’nün çok partili rejime geçerek sürdürdüğü 2. Devrim ve ardından Bülent Ecevit’in sosyal demokrasinin evrensel ilkelerini esas alan 3. Devrimini; demokratik halk devrimiyle devam ettirmek, yani demokrasiyi tüm kurum ve kurullarıyla yerleştirmek zorundayız.
Cumhuriyetle yaşıt, dünyanın en köklü partilerinden olan CHP nin işte böylesine önemli, onurlu ve vazgeçilmez bir misyonu vardır.
Bunu gerçekleştirebilmek de toplumun çoğunluğunu kazanmakla ancak mümkündür.
Yani Cumhuriyet Halk Partisinin bütün toplumu kucaklayan politikalara, halkta karşılık bulan projelere ve kendi içinde demokrasiyi işleten kadrolara ve yöneticilere ihtiyacı vardır.
Bu yüzdendir ki, yaklaşan yerel seçimler öncesi, parti tabanının çoğunluğunun beklentisine uygun olarak örgütlerin görüşlerine, üyelerin söz ve karar sahibi olması ilkesine uygun davranması gerekir.
Kuşkusuz kimi seçim çevrelerinde bölgenin sosyal ve siyasi yapısı, örgütlülük durumu, kimi etnik dengeler dikkate alınacaktır.
Ancak tüm bunlara karşın şu gerçeği de görmek gerekir.
“En kötü sandık sonucu, en iyi atamadan daha çok kabul görür.”
Varsayalım ki, sandıktan çıkması kesin olan bir listeyi Genel Merkez ataması olarak sunduğunuz zaman bir dolu tepkiler alabilirsiniz ama o liste sandıktan çıktığı zaman kimsenin söyleyecek sözü olmaz.
Ayrıca hem demokrasi deyip hem de demokratik teammüllere tamamen ters biçimde siyaseti bir meslek gibi görüp, her dönemde potansiyel aday olanların da artık biraz kenarda durmasının zamanı gelmedi mi?
Belediye Başkanlığı ya da meclis üyeliği bir miras değildir ki aile içerisinde devam edip gitsin.
Bu görevler gönüllülük esasına dayalı olarak yapılan hizmet alanlarıdır.
O zaman niye hep siz gönüllü olasınız?
Niye hep siz ya da sizin aileniz temsil edilsin?
Yok eğer bu görevler; fedakarlık, çaba, emek gerektiriyorsa, zahmetli işlerse, bırakın biraz da bu zahmeti başkaları çeksin!
Yazarlar
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.08.2021
31.03.2021
17.03.2021
3.02.2021
23.10.2020
30.09.2020
28.07.2020
19.05.2020
15.05.2020
19.03.2020