Gülay GÖKTÜRK
Böler mi, birleştirir mi?
22.10.2012
3606
Benzetmede hata olmaz ya, gelin bir benzetmeyle başlayalım:
Baba, malının mülkünün kendine yetecek kadarını alıkoyup geri kalanını çocukları arasında paylaştırmak istiyor. Bunu yapması, çoktan erişkin olmuş ama bir türlü ayaklarının üzerinde durmayı başaramamış olan çocuklarını daha güçlü, daha kişilikli, daha mutlu yapacak. Onların hayatlarını bir an önce düzene koyup özgüvenle ilerlemelerini sağlayacak.
Ancak bakıyorsunuz, çocukların çoğu "Olmaz böyle şey" diye öfkeyle ayağa kalkıyor.
Nedenmiş?
Çünkü kardeşlerden birinin gaddar mı gaddar, despot mu despot bir eşi varmış. Eş değil, bir diktatör! Aile bireylerine hiç söz hakkı tanımaz; döver, söver; ellerindekini avuçlarındakini alırmış. Eğer mallar paylaşılırsa, yine aynı şey olacak, despota gün doğacakmış.
Şimdi sorarım size; böyle bir tablo karşısında, "despot" nemalanmasın diye bütün çocukları ve ailelerini güçsüz ve iradesiz bırakmak mı gerekir; yoksa o ezilen kardeşin ezilmekten kurtulması için çareler düşünmek mi?
O ezilen kardeşin, eline geçen yeni imkânlarla tepesindeki despottan kurtulmak için daha güçlü bir pozisyona gelebileceği; bu gücü despotu başından defetmek için kullanabileceği ihtimalini sıfır saymak; bu güvensizlik, bu küçümseme, en azından o kardeşe yapılmış büyük bir hakaret değil mi?
"PKK yeni üsler kazanır" korkusu
Türkiye günlerdir buna benzer bir tartışma yaşıyor.
Yeni Büyükşehir Belediyeleri Yasası hakkında yapılan tartışmalarda bazılarının asıl itirazı bu yasanın bölgesel özerkliği fiilen hayata geçirerek PKK'yı güçlendireceği... "Aman sakın yerel yönetimleri güçlendirmeyelim, sonra PKK-KCK güçlenir, tıpkı Diyarbakır gibi bölgede başka belediyelere de hâkim olur, yeni 'üs'ler kazanır" diyorlar. Ve bu gerekçeyle, bölge halklarının bulundukları bölgenin yönetimi hakkında daha çok söz ve karar sahibi olmasına karşı çıkıyorlar.
Oysa bir ihtimal daha var: Bir yandan yerel yönetim reformuyla bölge halkının yönetime katılım olanakları artırılırken, bir yandan da belediye bütçesinden PKK'ya para aktarılmasının, PKK'lı belediyelerin zorla haraç toplamasının, kepenk kapattırmasının önüne geçmesi; Kürtler'in iradesi üzerindeki PKK baskısının yok edilmesi, halkın hür iradesinin ortaya çıkmasının sağlaması... Sorarım size; bütün bunlar zaten devletin temel görevi değil mi? Ve devlet bu görevini şu anda hakkınca yapamıyor diye, halkı yönetime katılmaktan menetmek, devletin kendi zaafı yüzünden halkı cezalandırmak olmuyor mu?
Eğer devlet bölgedeki PKK hegemonyasına karşı bir özgürlük-güvenlik ortamı sağlayabilirse, bölge halkı zaten seçme özgürlüğünü kullanarak belediye yönetimini PKK üssüne dönüştürenleri alaşağı etmeyi de bilecektir.
Üniter yapı elden gider mi?
Eğer terörün panzehiri demokrasiyse, eğer buna gerçekten inanıyorsak, bölgede yaşayan Kürtler'in kendi bölgelerinde yönetime daha çok katılmalarına imkân verilmesinin, PKK'nın özerk bölge ya da bağımsız devlet taleplerini daha da açığa düşüreceğini nasıl oluyor da göremiyoruz?
Etkili bir yerel yönetim reformu gerçekleşirse (gerçi tartışılan yasanın bunu ne kadar gerçekleştireceğini henüz tam olarak bilemiyoruz ama) Kürtler PKK'ya dönüp, "İşte yerinden yönetim büyük oranda gerçekleşti, daha ne istiyorsunuz" demeyecekler mi? PKK'nın korkusundan bunu yüksek sesle söyleyemeseler bile, böyle düşünüp terör örgütünden daha da uzaklaşmayacaklar mı?
Ama bunun tersi olursa; yani bu ülke PKK korkusundan yerel yönetimleri güçlendirmezse, o zaman da PKK Kürtler'e dönüp; "Bakın sırf bu bölgede sizler yönetime katılmayın diye bütün Türkiye'de yerel yönetimleri güçlendirmekten vazgeçtiler" diye propaganda yapmayacak mı?
Ben öteden beri, etkili bir yerel yönetim reformunun Kürtler'le gönüllü bir birlik içinde bir arada yaşayabilmek için önemli bir araç olabileceğini yazıp duruyorum. Ayrıca son zamanlarda böyle bir reformun "tam zamanı" olduğunu da vurguluyorum.
Zira, Irak'ta işgal sonrası oluşn özerk Kürt Bölgesi'nin ardından şimdi Suriye'de özerk bir Kürt bölgesinden söz edilmesiyle birlikte "Büyük Kürdistan"ın Türkiye parçasının da koparılması senaryolarının gündemde olduğu bir dönemdeyiz. İşte böyle bir dönemde AK Parti'nin Kürtler'in kendi şehirlerinin yönetiminde daha fazla söz sahibi olmalarını sağlayacak bir reformu gündeme getirmesi, zaten ayrı devlet projelerine hiçbir zaman sıcak bakmayan geniş Kürt kitleleri son derece olumlu etkileyecektir.
Şu anda tartışılmakta olan yasanın beklediğimiz yerel yönetim yasası olup olmadığını henüz bilmiyoruz. Çünkü aslolan, kurulan yeni sistemde merkezi yönetimin hangi yetki ve görevlerinin büyükşehir belediyelerine devredileceğidir ve bu nokta henüz belli değil.
Dileyelim de dağ fare doğurmasın. AK Parti, MHP'nin "bölünüyoruz" çığlıklarından ürküp kendi hazırladığı yasayı kendi eliyle kuşa çevirmesin.
Ancak bakıyorsunuz, çocukların çoğu "Olmaz böyle şey" diye öfkeyle ayağa kalkıyor.
Nedenmiş?
Çünkü kardeşlerden birinin gaddar mı gaddar, despot mu despot bir eşi varmış. Eş değil, bir diktatör! Aile bireylerine hiç söz hakkı tanımaz; döver, söver; ellerindekini avuçlarındakini alırmış. Eğer mallar paylaşılırsa, yine aynı şey olacak, despota gün doğacakmış.
Şimdi sorarım size; böyle bir tablo karşısında, "despot" nemalanmasın diye bütün çocukları ve ailelerini güçsüz ve iradesiz bırakmak mı gerekir; yoksa o ezilen kardeşin ezilmekten kurtulması için çareler düşünmek mi?
O ezilen kardeşin, eline geçen yeni imkânlarla tepesindeki despottan kurtulmak için daha güçlü bir pozisyona gelebileceği; bu gücü despotu başından defetmek için kullanabileceği ihtimalini sıfır saymak; bu güvensizlik, bu küçümseme, en azından o kardeşe yapılmış büyük bir hakaret değil mi?
"PKK yeni üsler kazanır" korkusu
Türkiye günlerdir buna benzer bir tartışma yaşıyor.
Yeni Büyükşehir Belediyeleri Yasası hakkında yapılan tartışmalarda bazılarının asıl itirazı bu yasanın bölgesel özerkliği fiilen hayata geçirerek PKK'yı güçlendireceği... "Aman sakın yerel yönetimleri güçlendirmeyelim, sonra PKK-KCK güçlenir, tıpkı Diyarbakır gibi bölgede başka belediyelere de hâkim olur, yeni 'üs'ler kazanır" diyorlar. Ve bu gerekçeyle, bölge halklarının bulundukları bölgenin yönetimi hakkında daha çok söz ve karar sahibi olmasına karşı çıkıyorlar.
Oysa bir ihtimal daha var: Bir yandan yerel yönetim reformuyla bölge halkının yönetime katılım olanakları artırılırken, bir yandan da belediye bütçesinden PKK'ya para aktarılmasının, PKK'lı belediyelerin zorla haraç toplamasının, kepenk kapattırmasının önüne geçmesi; Kürtler'in iradesi üzerindeki PKK baskısının yok edilmesi, halkın hür iradesinin ortaya çıkmasının sağlaması... Sorarım size; bütün bunlar zaten devletin temel görevi değil mi? Ve devlet bu görevini şu anda hakkınca yapamıyor diye, halkı yönetime katılmaktan menetmek, devletin kendi zaafı yüzünden halkı cezalandırmak olmuyor mu?
Eğer devlet bölgedeki PKK hegemonyasına karşı bir özgürlük-güvenlik ortamı sağlayabilirse, bölge halkı zaten seçme özgürlüğünü kullanarak belediye yönetimini PKK üssüne dönüştürenleri alaşağı etmeyi de bilecektir.
Üniter yapı elden gider mi?
Eğer terörün panzehiri demokrasiyse, eğer buna gerçekten inanıyorsak, bölgede yaşayan Kürtler'in kendi bölgelerinde yönetime daha çok katılmalarına imkân verilmesinin, PKK'nın özerk bölge ya da bağımsız devlet taleplerini daha da açığa düşüreceğini nasıl oluyor da göremiyoruz?
Etkili bir yerel yönetim reformu gerçekleşirse (gerçi tartışılan yasanın bunu ne kadar gerçekleştireceğini henüz tam olarak bilemiyoruz ama) Kürtler PKK'ya dönüp, "İşte yerinden yönetim büyük oranda gerçekleşti, daha ne istiyorsunuz" demeyecekler mi? PKK'nın korkusundan bunu yüksek sesle söyleyemeseler bile, böyle düşünüp terör örgütünden daha da uzaklaşmayacaklar mı?
Ama bunun tersi olursa; yani bu ülke PKK korkusundan yerel yönetimleri güçlendirmezse, o zaman da PKK Kürtler'e dönüp; "Bakın sırf bu bölgede sizler yönetime katılmayın diye bütün Türkiye'de yerel yönetimleri güçlendirmekten vazgeçtiler" diye propaganda yapmayacak mı?
Ben öteden beri, etkili bir yerel yönetim reformunun Kürtler'le gönüllü bir birlik içinde bir arada yaşayabilmek için önemli bir araç olabileceğini yazıp duruyorum. Ayrıca son zamanlarda böyle bir reformun "tam zamanı" olduğunu da vurguluyorum.
Zira, Irak'ta işgal sonrası oluşn özerk Kürt Bölgesi'nin ardından şimdi Suriye'de özerk bir Kürt bölgesinden söz edilmesiyle birlikte "Büyük Kürdistan"ın Türkiye parçasının da koparılması senaryolarının gündemde olduğu bir dönemdeyiz. İşte böyle bir dönemde AK Parti'nin Kürtler'in kendi şehirlerinin yönetiminde daha fazla söz sahibi olmalarını sağlayacak bir reformu gündeme getirmesi, zaten ayrı devlet projelerine hiçbir zaman sıcak bakmayan geniş Kürt kitleleri son derece olumlu etkileyecektir.
Şu anda tartışılmakta olan yasanın beklediğimiz yerel yönetim yasası olup olmadığını henüz bilmiyoruz. Çünkü aslolan, kurulan yeni sistemde merkezi yönetimin hangi yetki ve görevlerinin büyükşehir belediyelerine devredileceğidir ve bu nokta henüz belli değil.
Dileyelim de dağ fare doğurmasın. AK Parti, MHP'nin "bölünüyoruz" çığlıklarından ürküp kendi hazırladığı yasayı kendi eliyle kuşa çevirmesin.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.01.2016
8.02.2016
3.02.2016
31.12.2015
29.12.2015
27.12.2015
25.12.2015
22.12.2015
21.12.2015
18.12.2015