Gülay GÖKTÜRK
"Milli yayıncılık" talebinin anlamı
9.03.2013
3243
Başbakan Erdoğan'ı anlıyorum. Siyasi hayatının en çetin ve en riskli projesinin en kritik aşamasında...
Üstelik de parlamentoda yapayalnız... MHP açıktan, CHP sinsi bir biçimde sürecin başarısızlıkla sonuçlanması için elinden geleni ardına koymuyor. BDP deseniz, (son tutanak olayında da ortaya çıktığı gibi) ne zaman ne yapacağı belli olmayan güvenilmez bir partner. Bu süreçte tek dayanağı olan geniş muhafazakâr kamuoyu büyük dalgalanmalar yaşıyor. Umutla endişenin, öfkeyle itidal eğilimlerinin iç içe geçtiği karmaşık bir ruh hali içinde ve bu ruh halinin mutlaka ama mutlaka akıllı bir biçimde yönetilmesi gerekiyor.
Onun, bu sürecin nasıl üzerine titrediğini; bir şey olacak diye yürek çarpıntıları içinde korumaya çalıştığını görüyorum. O kadar önemli ve o kadar kırılgan bir sorunla uğraşıyor ki, bu sorunun çözüme ulaşması dışında her şeyin tali, her şeyin önemsiz ve ihmal edilebilir olduğuna inanıyor.
Ve bir de samimi olarak şöyle düşünüyor: Ben bu kadar doğru ve bu kadar önemli bir iş yaparken, nasıl olur da bazıları muhalefete kalkabilir! Nasıl olur da böyle bir konuda herkes ağız birliği, ruh birliği, davranış birliği içinde olmaz!
İşte, "Batsın gazeteciliğiniz" lafının ya da "milli yayın politikası" talebinin arka planında bütün bunlar var.
Var olmasına var da, bu durum söylenen lafların vahametini ortadan kaldırmıyor.
Bu ülkeyi "milli politikalar" mahvetti
Çetin meseleler gündeme geldiğinde "milli yayıncılık" yapılmasını isteyen ilk başbakanın Erdoğan olmadığını biliyoruz. Aslına bakarsanız, askeri vesayet döneminde, TSK ve onunla ters düşmeyi göze alamayan siyasiler, Türkiye'nin bütün önemli siyasi meselelerini "milli siyaset" haline getirmişler ve hepsi için "milli bir yayın çizgisi" izlemesini istemişlerdi.
Örneğin, dış politika bütünüyle milli bir siyasetti, dolayısıyla milli bir yayıncılık yapılmalı, yani bütün yayın organları Milli Güvenlik kurulundan çıkan kararlar ya da Kırmızı Kitap'ta yazan politikaların dışına çıkmamalıydı.
Kıbrıs, milli politikaydı; Kürt meselesi bütünüyle milli politikaydı; "Milli" eğitim politikalarımız, "milli" tarih politikalarımız vardı. Diyelim, 1915 Ermeni olaylarında neyin savunulacağı kimi büyükelçilerimizin devlet tezlerini toparladığı kitaplarda yazılmıştı. Basına ve aydınlara düşen bu temel tez üzerinde "çeşitlemeler"yapmaktı yalnızca...
"Milli politika" denen şey hep, herhangi bir meseleyi siyaset alanının dışına çıkarmanın adı oldu bu ülkede. Bütün temel sorunların on yıllar boyunca kitlenmesinin, çözülememesinin en temel sebebi oldu.
Özetle, bu ülke hiçbir şeyden çekmedi milli politikalardan çektiği kadar...
Şimdi Erdoğan, farkında olarak ya da olmayarak, "İmralı süreciyle ilgili milli bir yayın politikasının izlenmesini" isteyerek, bu kronik hatayı tekrarlamış oluyor.
Oysa sözünü ettiği konu, yani hem şiddetin nasıl durdurulacağı konusu hem de Kürt sorununun çözümü, tamamen siyasetin konusu olan meseleler ve bu konularda farklı kesimlerin farklı siyaset izlemelerinden, farklı düşünmelerinden, bu farklılıkların gazete sayfalarına yansımasından daha normal bir şey yok.
Bu beladan kurtulacaksak ancak geçmişte yapmadığımız şeyi yaparak; yani bu süreci siyasetin konusu haline getirerek, kafa göz yara yara da olsa tartışarak, hatta sıkı kavgalar ederek çözebiliriz. Durumun gerektirdiği hassasiyeti takdir yetkisini özgür basının özgür yöneticilerine bırakmak dışında bir şansımız yok. Onların ne kadar sorumlu ya da ne kadar sorumsuz davrandıklarını nihai olarak değerlendirecek olan da okuyucularıdır.
Zor ama mümkün olan tek yol bu..
.
Onun, bu sürecin nasıl üzerine titrediğini; bir şey olacak diye yürek çarpıntıları içinde korumaya çalıştığını görüyorum. O kadar önemli ve o kadar kırılgan bir sorunla uğraşıyor ki, bu sorunun çözüme ulaşması dışında her şeyin tali, her şeyin önemsiz ve ihmal edilebilir olduğuna inanıyor.
Ve bir de samimi olarak şöyle düşünüyor: Ben bu kadar doğru ve bu kadar önemli bir iş yaparken, nasıl olur da bazıları muhalefete kalkabilir! Nasıl olur da böyle bir konuda herkes ağız birliği, ruh birliği, davranış birliği içinde olmaz!
İşte, "Batsın gazeteciliğiniz" lafının ya da "milli yayın politikası" talebinin arka planında bütün bunlar var.
Var olmasına var da, bu durum söylenen lafların vahametini ortadan kaldırmıyor.
Bu ülkeyi "milli politikalar" mahvetti
Çetin meseleler gündeme geldiğinde "milli yayıncılık" yapılmasını isteyen ilk başbakanın Erdoğan olmadığını biliyoruz. Aslına bakarsanız, askeri vesayet döneminde, TSK ve onunla ters düşmeyi göze alamayan siyasiler, Türkiye'nin bütün önemli siyasi meselelerini "milli siyaset" haline getirmişler ve hepsi için "milli bir yayın çizgisi" izlemesini istemişlerdi.
Örneğin, dış politika bütünüyle milli bir siyasetti, dolayısıyla milli bir yayıncılık yapılmalı, yani bütün yayın organları Milli Güvenlik kurulundan çıkan kararlar ya da Kırmızı Kitap'ta yazan politikaların dışına çıkmamalıydı.
Kıbrıs, milli politikaydı; Kürt meselesi bütünüyle milli politikaydı; "Milli" eğitim politikalarımız, "milli" tarih politikalarımız vardı. Diyelim, 1915 Ermeni olaylarında neyin savunulacağı kimi büyükelçilerimizin devlet tezlerini toparladığı kitaplarda yazılmıştı. Basına ve aydınlara düşen bu temel tez üzerinde "çeşitlemeler"yapmaktı yalnızca...
"Milli politika" denen şey hep, herhangi bir meseleyi siyaset alanının dışına çıkarmanın adı oldu bu ülkede. Bütün temel sorunların on yıllar boyunca kitlenmesinin, çözülememesinin en temel sebebi oldu.
Özetle, bu ülke hiçbir şeyden çekmedi milli politikalardan çektiği kadar...
Şimdi Erdoğan, farkında olarak ya da olmayarak, "İmralı süreciyle ilgili milli bir yayın politikasının izlenmesini" isteyerek, bu kronik hatayı tekrarlamış oluyor.
Oysa sözünü ettiği konu, yani hem şiddetin nasıl durdurulacağı konusu hem de Kürt sorununun çözümü, tamamen siyasetin konusu olan meseleler ve bu konularda farklı kesimlerin farklı siyaset izlemelerinden, farklı düşünmelerinden, bu farklılıkların gazete sayfalarına yansımasından daha normal bir şey yok.
Bu beladan kurtulacaksak ancak geçmişte yapmadığımız şeyi yaparak; yani bu süreci siyasetin konusu haline getirerek, kafa göz yara yara da olsa tartışarak, hatta sıkı kavgalar ederek çözebiliriz. Durumun gerektirdiği hassasiyeti takdir yetkisini özgür basının özgür yöneticilerine bırakmak dışında bir şansımız yok. Onların ne kadar sorumlu ya da ne kadar sorumsuz davrandıklarını nihai olarak değerlendirecek olan da okuyucularıdır.
Zor ama mümkün olan tek yol bu..
.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.01.2016
8.02.2016
3.02.2016
31.12.2015
29.12.2015
27.12.2015
25.12.2015
22.12.2015
21.12.2015
18.12.2015