Gülay GÖKTÜRK
Polisin yetkilerini genişleten tasarının getiriliş nedeni Kobane olayları olarak sunuluyor.
Molotofun bomba sayılması ve cezasının yükseltilmesi caydırıcı bir önlem olarak desteklenmeli elbette. Gösterilerde maske takmanın, daha baştan suç işleme beyanı olarak kabul edilmesi de son derece makul...
Ama makul bazı önlemler, hiç de makul olmayan birtakım düzenlemeler için paravan olmamalı.
Mesela, şüphelilerin ev ve işyerlerinde arama yapabilmek için ‘somut delile dayalı kuvvetli şüphe’ yerine ‘makul şüphe’nin yeterli sayılması... Anayasal düzene karşı suçlarda ‘somut delile dayalı olma şartı aranmadan dinleme, teknik takip yanında ‘gizli soruşturmacı’ da görevlendirilmesi...
Yasalarda “makul şüphe” gibi sübjektif ifadelerin kullanılmasının nelere yol açtığını ve açabileceğini çok iyi bilen tecrübeli vatandaşlar olarak, bu ifade karşısında duyduğumuz endişe de son derece makul karşılanmalı! Ayrıca, bundan çok kısa bir süre sınırlanan teknik dinleme imkanlarının şimdi tekrar önünün açılmasını ve bu kez de iktidar tarafından kullanılmasını “Yeni Türkiye” fikriyle nasıl bağdaştırabiliriz?
Asıl soru ise şu: Böyle bir değişikliğe ihtiyaç var mı?
PKK’nın Güneydoğu’daki şiddet eylemleri polislerin yetkileri az olduğu için mi büyüdü? Polisler şu anda mevcut olan yetkilerini sonuna kadar kullanabildiler mi ki, yetkilerinin artırılmasını konuşuyoruz. Benim bildiğim kadarıyla şiddet içeren gösterileri önlemek için polisin elinde zaten silah kullanma dahil her türlü yetki var, kimi zaman orantısız biçimde, kimi zamanda yerinde kullanıyor. Molotof gibi, maske takmak gibi birkaç noktada zaaf varsa, onu da işi büyütmeden; adına da “Güvenlik Paketi” falan demeden tamamlarsınız, olur biter.
Şimdi böylesine gergin bir ortamda, zaten Gezi’den beri pompalanan “otoriterleşme” algısını güçlendirecek bir tasarıyla ortaya çıkmak hukuki açıdan olduğu kadar, siyaseten de çok yanlış.
Güneydoğu’da güçlü ve adil devlet
Aslında Güneydoğu’da devletin gücünü göstermesi gereken bir dönem yaşıyoruz. Ama bu gücü sokak eylemlerinin önlenmesiyle sınırlı görürsek yanılırız.
Defalarca yazdığım gibi, bugün Güneydoğu’da Çözüm Süreci’ni taşıyan ana unsur bölge halkıdır. Kandil’in şiddet kusan tutumunu, HDP’nin dalgalanmalarını –ya da sıkışmışlığına diyelim hadi – göz önüne aldığımızda, Çözüm Süreci’nin sağlıklı ilerleyebilmesinin en temel şartının bölge halkının iradesini serbestçe ortaya koyabileceği bir ortamın yaratılması olduğunu da görürüz. Bu süreci kurtaracaksa Güneydoğu’daki geniş kitlelerin PKK’dan korkmadan “siyasetle çözüm” çağrılarını yükseltmesi kurtaracak.
Bölge halkının PKK tehdidi altında bir yaşam sürmesi yeni bir olgu değil. Biz, bölgedeki kanaat önderlerinin ve STK’ların öteden beri ağır baskı altında olduklarını; bölgede siyaset yapan Ak Partililerin bunu canları pahasına yaptıklarını; bölge esnafının PKK tehdidi altında kepenk kapatmak zorunda kaldığını; bölgedeki işadamlarından zorla alınan haraçları, PKK’ya karşı çıkan aydınların nasıl “yargısız infaz”a uğradığını; örgütün kurduğu sözde Halk Mahkemeleri’nde yargılanmak dahil çeşitli tehditler altında yaşadığını zaten biliyoruz.
Eğer şimdiye kadar, bölge halkı PKK’dan gelen bu baskıları engelleyebilen “güçlü bir devlet”i arkasında bulabilseydi, ona güvenebilse ve bu güven içinde korkmadan tavır alabilseydi durum çok farklı olabilirdi.
Ama öyle olamadı. Tam tersine Kürtler hep iki tarafa da güvenemeden, iki taraflı bir sıkışmışlık içinde yaşamak zorunda kaldılar. Uzun yıllar boyu “ağızlarında devletin, enselerinde PKK’nın namlusuyla” yaşamlarını sürdürmeye çalıştılar.
Şu anda ağızlarında devletin namlusu yok ama enselerindeki tehdidi hâlâ hissediyorlar.
Biliyoruz ki, bölge halkının büyük çoğunluğu şiddetin hortlamasını asla istemiyor. PKK’nın yaptıklarını da nefretle seyrediyor. Ama halkın bu tutumunun açık bir şekilde ortaya çıkabilmesi için devlet otoritesine ihtiyaç var. Bölge halkı üzerindeki PKK baskısı engellenmeden özgür irade beklemek hayal. Farklı kesimlerin özgürce davranabilmesi için kendilerini güvende hissetmeleri lazım. Bunu da ancak iyi işleyen ve adil davranabilen güçlü bir devlet yapabilir.
Esnafı kepenk kapamaya zorlayanları, okulları yakanları, Hüda-Par’lıları öldürenleri, muhalifleri tehdit edenleri, parti binalarını basanları, yol kesenleri, haraç toplayanları, çocuklarını dağa göndermesi için ailelere baskı yapanları yakalamak için “makul şüphe” maddesine ihtiyacınız yok. Bunları yapanların hepsi de “somut delile dayalı kuvvetli şüphe” bırakıyorlar arkalarında.
O delilleri takip edin, suçlulara, halka baskı yapanlara aman vermeyin; bölge halkının iradesinin serbest kalmasını sağlayın yeter.
Bence hükümetin yapması gereken budur; eskinin hortlayacağı şüphesi doğuran yasalar üzerinde çalışmak değil...
Yazarlar
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları




































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.01.2016
8.02.2016
3.02.2016
31.12.2015
29.12.2015
27.12.2015
25.12.2015
22.12.2015
21.12.2015
18.12.2015