Hakan AKSAY
24 Şubat 2022’de Rusya ile Ukrayna arasında savaşın başlamasından sonra her iki ülkeden de çok sayıda insan yurtdışına kaçtı.
Milyonlarca Ukraynalı canını kurtarmak için kaçıyordu. Yüz binlerce Rusya vatandaşının neden kaçtığına gelince:
Bazıları (genellikle savaşın başlamasından kısa süre sonra) kendi ülkesindeki iktidarın siyasi baskılarının artmasından ve tutuklanma ihtimalinden çekinerek çareyi yurtdışına çıkmakta buldu. Dolayısıyla hemen hepsi muhalifti ya da muhaliflerin yakını ve akrabasıydı.
Diğer bir grup Rus ise – muhalif olsun ya da olmasın – orduya alınmaktan ve savaşa gönderilmekten korktuğu için ülkeden kaçtı. Bunların çoğu Eylül 2022’deki ilk kitlesel seferberlik ilanından sonra ülkeyi terk etti.
Türkiye’deki Ukraynalıların sayısının bir ara yüz binlere ulaştığını iddia edenler olsa da, 2022 sonu ve 2023 başında bu sayının 50 bine yakın olduğunu, sonradan bunların da bir kısmının Türkiye’den ayrıldığını söyleyebiliriz. Ukraynalılar kendileri için şartların daha iyi olduğu Avrupa ülkelerine yöneliyorlar. Memleketine dönenler de az değil.

Ülkelerinden kaçanlar nereye gitti?
Bir ay kadar önce BM, ülkesinden kaçarak dışarda yaşamak zorunda kalan Ukraynalıların sayısını 6,3 milyon olarak açıkladı (3,7 milyon da ülke içinde göç etmek zorunda kaldı).
Rus resmî istatistik kurumu Rosstat, 2022 yılında Rusya’dan kaçanların sayısının 668,4 bin kişi olarak saptandığını belirtiyor. Bazı kaynaklarda bu sayı 1 milyon civarında gösteriliyor.
Son aylarda resmî kurumlar, gidenlerin yüzde 40-50’sinin döndüğünü savunuyor. AB’ye bağlı Avrupa Üniversitesi ise yurtdışına çıkan toplam 820 bin kişiden yüzde 15’inin, yani 120 bin kadarının ülkeye geri döndüğünü öne sürüyor.
Peki, ülkelerinden kaçan Ruslar nerede gitti?
Bir kısmı Gürcistan, Ermenistan, Kazakistan gibi eski Sovyet cumhuriyetlerine, diğer bir kısmı da çoğunlukla Türkiye, İsrail, Finlandiya gibi ülkelere.
Türkiye’ye gelenlerin toplam sayısı bilinmiyor. 200 bin, 300 bin ve daha fazla iddialar var ancak bunu saptamak zor. Çünkü turist olarak gelen ve kayıtlarda tam saptanamayan çok sayıda insan olabilir.
2023 başlarında Türkiye’de ikamet izni ile yaşayan Rusların sayısı 154 bini geçiyordu. (İkamet izni ile Türkiye’de bulunan yabancılarda ilk sıra uzun süre Ruslardaydı).
Şubat 2024 itibarıyla ikametle kalan Rusların sayısı 100 bine düştü. (Göç idaresi verilerine göre, ikamet izinli yabancılar sıralamasında Türkmenistan uyruklu sayısı 110 bin 863, Rusya vatandaşı 99 bin 978 ve Ukraynalı 37 bin 336 kişi bulunuyordu).
Yani yaklaşık 55 bin Rus ülkemizden ayrılmıştı. Ve bu süreç devam ediyor.
Antalya Valisi Hulusi Şahin, şehirdeki yabancı sayısının 2023 yılı içinde 167 binden 125 bine düştüğünü söylüyor.
Türkiye’yi neden terk ediyorlar?
Ruslar Türkiye’ye 2022 Şubat sonunda ve Mart ayında gelmeye başlamıştı. 2022’nin Kasım-Aralık aylarından itibaren Rusların Türkiye’de kalmasını zorlaştıran uygulamalar yürürlüğe girdi. Yani aşağı yukarı ilk 9 aydan sonra önlemler sıkılaştırıldı ve neredeyse 15 aydır “Türkiye’de ikametli Rus” olmak zor zanaat.
Önce bazı bölgelerde sınırlama getirildi. Örneğin, Antalya’nın 10 mahallesi yabancıların ikamet iznine kapatıldı. Ardından tüm Türkiye’de Rusların ikamet izni alması ve önceden almış olanlara yeniden izin verilmesi neredeyse imkânsız hale getirildi (tabii “üst düzey tanıdığı olanlar” sorunlarını çözdü ama bunların sayısı çok azdı).
Bu arada “Rusları sepetlemeye alışan” irili-ufaklı devlet temsilcilerinin tavrı giderek kabalaşıyordu. Ben tanıdığım birçok Rusun buna fazlasıyla üzüldüğünü, kırıldığını ve kızdığını iyi biliyorum. Ve Türkiye adına utanıyorum.
Ülkemizde yabancı göçmenlere karşı olumsuz yaklaşım deyince akla daha çok Suriyeliler, Afganistanlılar, diğer Ortadoğu, Asya ve Afrika vatandaşları geliyor. Ruslara ve Ukraynalılara karşı yaklaşımın çok daha iyi olduğunu vurgulayalım. Bununla birlikte ekonomisi çığırından çıkacak kadar bozulmuş olan ülkemizde, konut satışlarında ve kiralarında bütün suçu Türkiye’ye kısa bir süre içinde kalabalıklar halinde gelen Ruslara ve Ukraynalılara yüklemek isteyen az değil.
Ekonomiden bahsetmişken, Rusların ülkemizden ayrılmasının ana nedenlerinden biri de enflasyon ve pahalılık. Artık Rusların eskiden beri tanıyıp sevdiği Antalya ve İstanbul yok; fiyatlar sürekli olarak ve hızla artıyor. Bu şaşkınlığı pek çok Rustan ve Ukraynalıdan duyduğumu ekleyeyim.
Tabii şimdi birçoklarının eleştirdiği “para karşılığı vatandaşlık satma” işleminde, satın alınması gereken mülkün değerinin 250 bin dolardan 400 bin dolara çıkarılmasının ötesinde, oturma izni için satın alınması yeterli görülen konutun değerinin 50-75 bin dolardan 200 bin dolara çıkarıldığını da buraya kaydedelim.
Son zamanlarda buradan ayrılan Ruslar, eğer memleketlerine dönmüyorsa, genellikle Sırbistan’a, Hırvatistan’a, Dubai'ye, Tayland’a, Bali’ye ve Maldivler’e giderken sık sık oraların Türkiye’ye göre daha iyi koşullar sunduğunu söylüyor.

Rusların üçüncü Türkiye akını
2022-2023, Türkiye’ye “üçüncü Rus akını” yılları oldu. Bu da nereden çıktı şimdi demeyin. Birazcık tarih ve sosyoloji sağlığa zararlı değildir, inanın.
1917 Bolşevik devriminden sonra Türkiye’ye çok sayıda Rus gelmişti (komünist “kızıllar”dan kaçanlara “beyaz Rus” deniyordu o yüzden, “Belarus yurttaşları” ile, hele hele Rusların “beyaz tenli” olmasıyla artık daha fazla karıştırmayın lütfen).
Gelen çoğu eğitimli ve aydın 200 bin kadar Rus, özellikle İstanbul’da, en çok da Beyoğlu’nda, sosyal, kültürel ve ekonomik açıdan önemli izler bıraktı. Bale, opera, restoran işletmeciliği, hatta taksi sürücülüğü alanlarında kendilerinden çok bahsettirdiler. Türkiye bu ilk Rus akımından çok kazançlı çıktı. Ama gelenlerin büyük bölümü kısa süre sonra Batı’ya gitti. Çok zor şartlarda epeyce sıkıntı çektiklerinin altını çizelim.
“İkinci Rus dalgası” 90’lı yıllarda yaşandı. Hatırlayın, Sovyetler Birliği yıkılmış, ekonomi darmadağın olmuştu. Bir taraftan başta İstanbul Laleli olmak üzere “bavul ticareti” yaygınlaşıyor, öteki taraftan da yurtdışında “kitlesel turizm”i Ruslar en çok Türkiye, özellikle de Antalya ile keşfediyordu.
O yıllardan itibaren birçok Türk-Rus ailesi kuruldu.
Şu sıralarda bazıları 30 yaş civarında olan ama çoğunluğu daha küçük olan on binlerce Rus-Türk çocuk, yani yepyeni bir kuşak ortaya çıktı ve giderek genişliyor.
Ruslar, daha doğrusu eski Sovyet coğrafyasından gelenler, Türkiye’de sürekli yaşayan yabancılar arasında ön sırada geliyor.
Onların sayısını da kesin olarak bilmiyoruz; 100 bin, 200 bin kişi diyen de var, yarım milyonu aşkın diyen de. Bunların önemli bölümü artık Türkiye vatandaşı.
Ve 2022’den itibaren gelenler… Onlar da neredeyse tümüyle aydın, eğitimli, birçoğu yüksek öğrenim diplomalı, aralarında binlerce IT uzmanı olan insanlar… Üstelik bunlar Türkiye’ye belirli bir maddi birikimle geldiler; ev aldılar, kiraladılar, bazıları burada ciddi yatırımlar yaptı (“Türkiye’de konut alan yabancılar” ve “Türkiye’de kurulan yabancı sermayeli şirketler” sıralamasında son iki yıldır Ruslar ya birinci ya ikinci sırada).
Gürcistan ve Ermenistan’ın son iki yıllık ekonomik gelişmesinde göçmen Rusların katkısı resmî verilere girdi. Ama Ruslar Türkiye’de “pek işe yaramadı”, fark edilmediler, onlardan yararlanılmadı.
Bilmem bizde onlarla ilgili çıkarılan yasal zorluklarda, iki ülke siyasi iktidarları arasındaki “dostluk ve dayanışma”nın olumsuz etkisi oldu mu…
Yabancılarla kaynaşmak iyidir
Yurtdışında, üç ülkede epey uzunca süre yaşamış biri olarak söyleyeyim: Yabancı olmak zordur.
O ülkede yaşarken oranın vatandaşlarıyla her şeyi elinden geldiğince, bazen de zorunlu olarak paylaşırsın (bizdeki Rusların ekonomik krizi, seçimleri, depremleri vs. yaşaması gibi). Ama sonra sana “ayrık otu” gözüyle bakarlar. Bu durum, acı veren bir adaletsizliktir.
Bence hukuka ve kurallara uyan, topluma entegre olabilen, dahası ülkeye katkı veren yabancılar ne kadar çoksa o kadar iyidir.
Kökeni hangi ulusa ve ülkeye dayanırsa dayansın.
Bu açıdan Rus ve Ukraynalılar da Türkiye’nin renklerini zenginleştirdiler.
Onlara teşekkür borçluyuz.
Bir de ne yazık ki özür…
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları






















































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.08.2025
17.07.2025
26.06.2025
22.06.2025
11.05.2025
10.05.2025
13.04.2025
29.03.2025
20.03.2025
6.03.2025