Hakan AKSAY
Başlık saçma, biliyorum.
Ama ondan daha saçma bir şey var: Gerçekten de dünya savaşı çıkabilir ve ülkemizde bu ihtimali önemseyen insanların sayısı olağanüstü az.
Hayat pahalılığı ve dünya savaşı…
Çocuğun okul taksiti ve dünya savaşı…
Milli takımın maçları ve dünya savaşı….
Seçil Erzan vakası ve dünya savaşı…
Erdoğan-Özel normalleşme polemiği ve dünya savaşı…
İnci Taneleri dizisinin Dilber'i Hazar Ergüçlü'nün sevgilisiyle İspanya tatili ve dünya savaşı…
Bütün bu karşılaştırmalarda dikkatleriniz hep ilk hanede yoğunlaşıyor.
Dünya savaşını, nükleer bomba tehdidini ve ölme ihtimalini önemsemiyorsunuz.
Duvarda asılı silahlar iyice arttı
Dışişleri Bakanı Fidan, dünya savaşı riskinin olup olmadığı sorusuna cevap verirken "Bence dünya bu senaryoyu ciddiye almalı, böyle bir risk mevcut" demiş.
Sırbistan Devlet Başkanı Vucic, geçenlerde bir konuşmasında, "3-4 ay içinde dünyada büyük çatışma çıkacak; un, yağ ve şeker depolamanızda yarar var" diye uyarmış.
Ben de (Türkiye'de Rusya-Ukrayna Savaşı'nı yakından izleyen birkaç kişi gibi) çoktan beri savaşın yayılması ihtimalinin güçlendiğinden bahsediyorum.
Savaşın bütün aktörleriyle çok yakınız: Rusya ve Ukrayna ile komşuyuz, ayrıca "çok uyanık" olduğumuzdan dolayı her ikisiyle de bu şartlarda "askerî iş birliği" içinde olmaktan imtina etmiyoruz. ABD zaten abimiz. Avrupa hayalimiz. Karadeniz, Kafkasya, Ortadoğu, Balkanlar, tüm gerilim bölgelerinde varız…
Sadece coğrafi konumumuzla değil, hâl ve gidişimizle de tehlikelerin içindeyiz.
Rus yazar Çehov'un ünlü deyişi var ya hani ("Eğer ilk sahnede duvarda bir tüfek asılıysa, oyunun sonunda mutlaka patlar"); şimdi sürüyle tüfek, hatta makineli tüfek, havan topu, roketatar duvarlarımızı doldurdu ve taşırdı.
Nükleer savaş nasıl bir şey?
Tarih boyunca hiç nükleer savaş oldu mu?
Evet, oldu. ABD, 6 ve 9 Ağustos 1945'te Japonya'nın Hiroşima ve Nagazaki kentlerine atom bombası attı.
Sonuç? 200 bini aşkın insan hemen öldü. Radyasyonun uzun vadeli etkisiyle ölenlerin ve zarar görenlerin sayısı daha da arttı.
Bundan ders çıkarması gereken devletler, en başta da ABD ve SSCB, Ekim 1962'de ciddi bir sınav verdiler: ABD'nin Türkiye ve İtalya'ya, SSCB'nin ise Küba'ya nükleer başlıklı füze yerleştirmesi ile başlayan Küba Füze Krizi güçlükle de olsa aşılabildi.
Sonrasında silahsızlanma adımlarının da yardımıyla dünya böyle bir tehlikeyle karşılaşmadı. Özellikle de şu anda Rusların çoğunun küfürle andıkları son Sovyet lider Gorbaçov'un bu alandaki çabaları tarihi önem taşır.
Bugün dünyada 9 devlette nükleer silah var: En çok Rusya'da ve hemen ardından ABD'de, daha sonra (ilk ikiliye kıyasla çok daha az miktarlarda) Çin, Fransa, İngiltere, Pakistan, Hindistan, İsrail ve Kuzey Kore'de.
Dünyayı defalarca yok edecek bir nükleer silah birikiminden söz ediyoruz. Stratejik nükleer bombalar dünyanın felâketi anlamına geliyor, taktik nükleer bombalar ise bir mahalleyi ya da küçük bir kenti yok edebilecek kapasitede.
Ukrayna Savaşı ve Rusya'nın nükleer tehdidi
28 ayı aşkındır devam eden Rusya-Ukrayna Savaşı'nda, son dönemde nükleer tehdit riski artıyor.
Savaşın başından bu yana hem uluslararası siyaset arenasında güçlenen, Avrupa'yı iyice etkisi altına alan, Rusya'dan boşalan enerji piyasalarında aktifleşen ve en önemlisi silah üretimini ve satışını rekor düzeye çıkaran ABD, Kremlin'e "senin kazanmana kesinlikle izin vermem" mesajı veriyor.
Ukrayna'nın yaklaşık beşte birini ele geçirmiş olan, bu toprakları asla iade etmeyeceğini ve yanı başında NATO üyesi bir Ukrayna'ya tahammülünün olmayacağını defalarca dile getiren Rusya yönetimi, zorlanırsa nükleer silaha başvuracağını söylüyor.
Geçenlerde Rusya lideri Putin el yükselterek "Ukrayna'da sonuna kadar gideceğiz, yenilgi bin yıllık Rus devletinin tarihinin sonu olur" dedi.
Elbette olası bir bölgesel bir taviz, örneğin, işgal edilen bazı bölgelerin geri verilmesi, hatta bir savaş yenilgisi, bin yıllık Rus tarihinin sonu olmaz. Ama Putin açısından büyük bir fatura çıkarabilir.
Yani Rusya lideri, kaderini ve geleceğini bu savaşa bağladığı ve savaş yıllarca sürse de vazgeçmeyeceği izlenimi veriyor.
Peki, Rusya nükleer silaha başvurur mu? Bu ihtimal, hâlâ başvurmaması ihtimaline göre çok daha küçük. Ama savaşın birinci ve ikinci yılına göre artık daha güçlü bir ihtimal.
Kremlin, Ukrayna'da veya Batı yanlısı bir başka ülkede taktik nükleer silah bile kullansa, devamında NATO güçlerinin yoğun konvansiyonel atağıyla çok zor durumda kalabilir. Bu işin sonu, dünyanın bir bölümünün ya da tümünün yok olmasına yol açabilir.
Bir başka ihtimal de, bunca silahla oynanan bir ortamda kazara bir felâket çıkmasıdır ki bilinçli veya kazara fark etmeden aynı sonuçları görebiliriz.
Veya: Hiç göremeyebiliriz.
Bu arada Hazar Ergüçlü'nün sevgilisi kimmiş, biliyor musunuz?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.05.2025
10.05.2025
13.04.2025
29.03.2025
20.03.2025
6.03.2025
20.02.2025
13.02.2025
16.01.2025
9.01.2025