Hakan AKSAY
Dünkü Yeniçağ Gazetesi’nde Ahmet Takan’ın yazdığına göre, Cumhurbaşkanı Erdoğan Başbakan Davutoğlu’na çok sert bir ültimatom vermiş.
İddiaya bakılırsa, “Reis”, Ahmet Hoca’nın parti ve hükümet başkanlıklarını koruması için mutlaka başarması gereken şeyleri sıralamış.
En başta da:
“Koalisyon ortağı Saray’a gelecek!..”
Tek başına bu, kısa ama oldukça ağır bir cümle; burada derin bir nefes almakta yarar var.
Nefesi verip devam edelim:
“17/25 Aralık dosyası açılmayacak!”
“MİT TIR’ları dosyası açılmayacak!”
“Saray’ın meşruiyeti tanınacak!”

* * *
Şimdiii...
Aylar süren heyecanlı ve gergin seçim yarışı içinde çok şey söylendi; gırtlakları en fazla yırtan ve dinleyenlerin avuçlarını alkıştan en fazla kızartan sözler, haliyle, en fazla akılda kalanlar oldu.
O sözlere bakarsanız bugün önümüzdeki koalisyon formüllerinden hiçbiri asla mümkün olamaz.
“Şerefsizlik”, “alçaklık”, “hainlik” ve benzeri kıvılcımlı iltifatları bir kenara bıraksak bile, “bunlar bizim kırmızı çizgimizdir, böyle biline!” başlığı altında gururla dile getirilenler her türlü koalisyon ortaklığını berhava etmeye yeter.
O halde iki ihtimal var:
Ya koalisyon olmayacak...
Ya da “kırmızı çizgiler biraz pembeleşecek”...
Ama nereye kadar?
“Halkımız ve ülkemiz için taviz veririz tabii, ama...”
“Bu kadarı da olmaz!..”
Kim, hangi konuda bu tür şeyler söyleyecek acaba?..
* * *
Seçimler yapılalı 12 gün geçti.
Çok radikal olmasa da, bazı söylemler eskisine göre yumuşadı.
Bazı seçmenler ve yorumcular, olası bir hayal kırıklığı durumunda kullanmak üzere önceden ceplerine koydukları şarkıların notalarını parlatmaya başladılar:
“Hani verdiğin sözler?
Hani ellerin nerde?..”
Hayal kırıklıklarının netleşmesi ve büyümesi durumunda başka şarkılar da yedekte:
“Hani o verdiğin sözler?
Yalan mıydı birer birer?
Aslında seni hiç tanımamışım.
Seni kendime hep yakın sanmıştım...”
* * *
Seçimlerden sonra ben de dahil birçok kişinin ilk yorumu şuydu:
Yüzde 60, yüzde 40’a karşı zafer kazandı.
Ama zaman geçtikçe yüzde 60’ın tam da yüzde 60 olmadığı ortaya çıktı.
Çünkü o yüzde 60’ın içinde görünen yüzde 17’nin ilk hedefininyüzde 40 değil, kendisiyle aynı sayıda milletvekili çıkarma başarısını gösteren yüzde 13 olduğu giderek netleşti.
Bu durumda zaten binlerce ampul tarafından gündüz gibi aydınlatılan AK Saray’ın gözleri iyice ışıldadı.
O ışıltının etkisiyle birçok adım atıldı:
- Yüzde 25’in eski lideriyle görüşme (“Karışsın ortalık bakalım!”)...
- Erken seçim zemininin yoklanması (“Bunların yüzde 60’tan bir şey çıkaracakları yok, kağıtları bir daha karsak acaba ne çıkar?”)...
- “Yapıcı” ve “tarafsız” Cumhurbaşkanı’nın muhalefete uzattığı ve boş kalan eli senaryosu (“Hele bir halka gösterelim, muhaliflerin ne kadar geçimsiz olduğunu!”)...
- Başta MHP olmak üzere muhalif partilerle AKP’nin büyük ve üstün ortak olacağı üzerinden koalisyon pazarlığına girişme (“Asla iktidarı kaybetmeyi göze alamayız, yoksa çuvallarca incir berbat olur!”)...
* * *

Ve pazarlıkların yazının başında belirtilen minvale sokulması planı yürürlüğe girdi.
Üç gün önce Davutoğlu’nun sözleri buna işaretti:
“Cumhurbaşkanlığı makamının meşruiyetini tartışma konusu yapmayız; bu makamı yıpratmaya yönelik hiçbir tavra kesinlikle taviz vermeyiz.”
Cumhurbaşkanlığı makamını yasal çerçevesinden çıkarıp tartışılır hale getiren bizzat Cumhurbaşkanı’nın kendisi; çünkü seçildiği makamı beğenmiyor, ille de “Başkan olacağım” diyor.
Hukukun üzerinden seke seke ilerleyerek kendine 1150 küsur odalı AK Saray yaptırıyor; yürütme, yasama ve yargıya durmadan müdahale ediyor; seçimlerde AKP için şehir şehir gezip propaganda yaparak mevcut yasalara göre suç işliyor...
Seçim kampanyasında bütün muhalifler bu duruma tepki gösterip seçmenine vaat etmemiş miydi:
“Cumhurbaşkanı yasal sınırlara çekilecek!”
“Yolsuzlukların hesabı sorulacak!”
* * *
Şimdi koalisyon pazarlıklarında eğer AKP ile ortaklık yapılacaksa“AK Saray’a gidilip tükürülen yalanacak!”
Öyle mi?..
Baykal Saray’a gitmeyince “Bundan sonra kimse gitmez, Saray düştü” denmişti.
Erdoğan şimdi ne diyor Davutoğlu’na:
“Koalisyon ortağı Saray’a gelecek!..”
Giderler mi?
Yoksa?..
Olur da birileri AKP ile koalisyon yolunda adım atarsa “Gitmek mi gitmemek mi” sorusu, Shakespeare’in ortaya attığı “to be or not to be” sorusunun pabucunu dama atabilir.
“Millet ve hizmet uğruna siyasi uzlaşma” diyerek AK Saray yolunu tutma kararı alan muhalifler çıkarsa, onlar için önerebileceğim şarkı, galiba öncekilerden daha acıklı olmalı.
Hicâz makamı ve Yusuf Nalkesen bire bir uyar bence:
“Sormamışsın hiç kimseden
Pek üzgünmüşsün giderken...
Bilmiyorum sanma niçin
Kızmışsındır için için...
Gitmek mi zor kalmak mı zor?
O sabahı gel bana sor!..”
@AksayHakan
Yazarlar
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları












































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.08.2025
17.07.2025
26.06.2025
22.06.2025
11.05.2025
10.05.2025
13.04.2025
29.03.2025
20.03.2025
6.03.2025