Hakan AKSAY
HDP umut oldu.
Çok zorlu bir seçim kampanyasının ardından –belki de ancak 60’lı yılların TİP’iyle kıyaslanabilecek kadar önemli bir tarihi başarı olarak– HDP 80 milletvekiliyle Meclis’e girdi.
Rengârenk bir güç: İçinde Kürtler, Türkler ve öteki halkların temsilcileri var... Kadınlar ve gençler... Farklı sosyal ve kültürel gruplardan insanlar... İnanç yelpazesinin değişik kanatlarından unsurlar... Ve çeşitli siyasi örgütlerle hareketlerin bireyleri var...
Renklerin armonisi çok daha uzun anlatılabilir.
Biz kısaca üç harfle özetleyelim: HDP!
* * *
Yazımın ilk bölümünde de vurguladığım gibi, HDP gelecekle ilgili yapıcı, zeki, özenli ve dinamik bir çizgi belirler, son aylardaki tempoyla gelişmeye devam ederse, kısa süre içinde sahip olduğu potansiyeli katbekat güçlendirebilir.
Yalnızca Türkiye’de demokrasinin ve barışın kazanması açısından ciddi katkılar yapmakla kalmaz, aynı zamanda birkaç yıl sonra yapılacak seçimlerde iktidara gelebilecek bir siyasi alternatif haline gelebilir.
Bu bir umuttur, dilektir, ihtimaldir, iyi senaryodur.
Böyle olmaması, kötü senaryonun gerçekleşmesi ihtimali de vardır elbette.
Eğer HDP’de ve Kürt hareketi içinde bugüne kadar kat edilen mesafenin, bu arada 7 Haziran zaferinin doğru analizi yapılamazsa, Türkiye’nin gelişme dinamikleri ile HDP arasında ortaya çıkan son derece yeni ve tılsımlı bağlar isabetli kullanılamazsa, bugün ulaşılan aşamadan geri savrulmak da söz konusu olabilir.
Dünkü yazımda bazı kaygılarımı dile getirmeye çalışmıştım.
Ardından HDP ile “İmralı” ve “Kandil” arasındaki ilişkilerin bundan sonra nasıl gelişeceğinin de önemli olduğunu yazmıştım.
Özellikle de HDP’nin bir yandan “Türkiyelileşme” hedefinde ciddi bir aşama kaydettiği, diğer yandan da sık sık PKK ve Öcalan’dan bağımsız davranabilme yeteneğinin tartışmalı hale getirilmeye çalışıldığı çetrefilli ortamda...
* * *
Herhalde son ayların HDP açısından ne kadar zor geçtiğini en iyi parti yöneticileri anlatabilir. Bir yandan iktidarın türlü saldırıları ve baskıları, öte yandan “Erdoğan’la başkanlık rejimi için gizlice anlaştınız” ve “AKP’yi iktidara getireceksiniz” türü suçlamalar, bazı solcu Türk kesimlerinin durmadan ileri sürdüğü “haydi şunu da yap da sana güveneyim” türü talepler, din ile ilgili tuzaklar, bunlar da yetmedi kurşunlar, bombalar...
Büyük bir sabır ve enerjiyle, minimum yarayla bu tehlikeli yarıştan başarıyla çıkabildi HDP. Yüklü tecrübeler kazandı.
PKK ve KCK bu uzun maratonda hem silahtan hem de kışkırtıcı yorumlara malzeme verebilecek söylemlerden uzak durdu. Bu, sorumlu bir tutumdu.
Seçimlerin tamamlanmasının ardından hemen her gün PKK ve KCK yöneticilerinin açıklamaları ve yazıları gündemde.
Elbette normaldir, ülkenin siyasi sorunlarıyla ilgili görüşlerini paylaşmak haklarıdır.
Ne var ki kullandıkları söylemde HDP’ye, parti yönetimine ve bu partiye oy vermiş ya da sempati besleyen milyonlara karşı her zaman özenli ve doğru davranıldığını savunmak zor.
Bu açıklamalar devam ederse 7 Haziran’ın kazanımlarının hissedilir biçimde yıpranacağını düşünüyorum.
Birkaç örnek vereyim.
* * *
Seçimlerden hemen sonra Sırrı Süreyya Önder ve Selahattin Demirtaş “Bize emaneten oy vererek, HDP'nin Türkiye'de demokratik siyasetin önünü açmasını isteyenleri mahcup etmeyeceğiz" demişlerdi.
Buna PKK yöneticilerinden Mustafa Karasu'dan bir itiraz geldi:
“Emanet oylar falan yoktur, HDP'liler de bunu yanlış değerlendiriyor. (...) Bazıları HDP'nin barajı aşması için oy vermiş olabilir. Bu emanet değildir.”
Daha sonraki günlerde başka açıklamalar yapıldı. Örneğin, PKK Yürütme Komitesi Üyesi Murat Karayılan şöyle dedi:
“Ben filan kesle koalisyona girmem, türünden açıklama ve tutumlarda bana göre duygusallık vardır. Bu siyaseten pek doğru da değildir. (...) HDP’nin yaklaşımlarının dar olduğunu da zaten bu açıdan belirttim.”
KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık şu görüşü savunuyordu:
“Önder Apo baş müzakerecidir. (AKP ile - HA) Koalisyon böyle bir yaklaşım gösterirse elbette HDP içinde de yer alabilir, dıştan da destekleyebilir.”
KCK Yürütme Konseyi Üyesi Duran Kalkan ise şu ifadeleri seçiyordu:
“HDP mevcut güçleri yönetmeğe (koalisyona - HA) giremez. Girerse ‘düzen partisi’ olur. Çünkü Türkiye’de yasalar, Anayasa, sistem değişmedi.”
Bu da PKK Merkez Komite üyesi Muzaffer Ayata’nın sözleri:
“HDP mevcut bu durumda AKP ile bir koalisyona girmez. Çok zor. Ancak hangi temelde olur? Eğer AKP barış sürecini sahiplenirse (...) HDP ile AKP koalisyonu tartışılabilir. Ya da(HDP - HA) AKP azınlık hükümetini dışardan destekleyebilir.”
PKK Yürütme Komitesi üyesi Duran Kalkan, “Adil Bayram”mahlasıyla Özgür Gündem'de şöyle yazdı:
“HDP yönetiminin seçim sonrasında adeta pasif bir siyaset izlemesi elbette kabul edilemez. Hele hele bir AKP-CHP koalisyonunu işaret etmesi doğru ve kabul edilebilir değildir. Oysa seçim kampanyası sırasında HDP Türkiye’nin umudu haline gelmişti. (...) HDP bu gerçekleri tam okuyamadı ve kampanya sırasındaki etkinliğini yeterince sürdüremedi. Bu da demokratik siyasetin ülkemiz sorunlarına çözüm olma gücünü kullanmasını engelledi. Seçim sonrası hükümet kurma tartışmalarının doğru bir gündemle yürütülmesini gerçekleştirmedi.”
* * *
Görüldüğü gibi fikirler, öneriler, eleştiriler farklı farklı. Ben bu çeşitliliğe takılmıyorum. Üstelik bu yaklaşımların bir kısmı özü itibarıyla verimli tartışmalara da konu olabilecek türden.
Benim dikkat çekmek istediğim şey, yukarıda mümkün olduğunca kısa alıntılar yapmaya çalıştığım bu tür konuşma ve yazılarda zaman zaman HDP’ye yönelik buyurgan, “yukarıdan bakan”, “en doğrusu gösteren” bir üslubun kullanılması. Bazen düşüncelerin kamuoyuna açıklanmasında en ufak bir nezaketin bile (söz gelimi, “HDP açısından şöyledir, böyle olmalıdır” yerine “ben böyle düşünüyorum, bence, kanımca...” gibi basit yöntemler) gereksiz görülebilmesi.
HDP yöneticileri bundan nasıl etkileniyor, bilmiyorum. Ama“Türkiyeli bağımsız bir parti olarak” HDP’yi destekleyen (yalnızca oy veren değil, belki sadece HDP’ye doğru şimdilik birkaç “sempati adımı” atan) milyonlar açısından rahatsız edebilecek bir tarz olduğu ortada. Yeminli HDP karşıtlarının “Bakın işte, PKK seçim sonrasında HDP’ye nasıl ayar veriyor” çığlıklarına ise burada hiç girmeyeyim.
Dahası Karayılan, 2013'te savaşı askerî yöntemlerle kazanma yolunda kararlı hamleler yapmaya hazır olduklarından ve “önderliğe 'Savaş istiyoruz' diyememekten dolayı” hata ettiklerigörüşünü de yine bugünlerde dile getirdi.
Bu sıradan bir pişmanlık ifadesi değil, HDP’nin seçim başarısıyla güçlenen barış tercihini, en hafif deyişle, pek desteklemeyen bir açıklama.
* * *
Bir başka gözlemimi daha ekleyeyim. Yanılıyorsam özür dilemeye ve düzeltmeye hazırım. Ama son iki hafta içinde PKK ve KCK yöneticilerinin yaptıkları açıklamalarda HDP’nin seçim başarısında Demirtaş’ın oynadığı özgün rol üzerine tek bir cümle göremedim.
Öcalan’ın rolü hemen her yerde vurgulanıyor. Bazıları HDP projesinin ve parti olarak seçimlere girilmesinin de onun görüşü olduğunu belirtiyor. Öyleyse bu takdir edilecek bir ileri görüşlülük.
Ben Demirtaş’la Öcalan’ı birbirinin karşısına koymaya ve kendince çatıştırmaya çalışanlardan değilim. Her ikisinin de farklı rol ve konumları olduğunu anlıyorum.
Ancak “HDP projesinin gerçekleşmesi”nin ve olağanüstü zor seçim yarışından böylesine bir başarıyla çıkılmasının en önemli faktörlerinden biri Demirtaş’tır. Onun liderlik yeteneği, zekası, samimiyeti, mizah anlayışı, cesareti ve mütevazılığıdır.
Ben iddia ediyorum ki, son dönemde HDP’ye oy versin veya vermesin, Türkiye’deki milyonlarca insan açısından iktidara korkusuzca karşı çıkışın ve Türk-Kürt barışının tohumlarının atılması, en fazla Demirtaş’ın kitlelerde yarattığı sempati sayesinde mümkün olabilmiştir.
Liderler kolay ve sık yetişmiyor. Bunu görmemek haksızlık olur.
Diyeceğim o ki, kanımca PKK yöneticileri HDP’nin ve lideri Selahattin Demirtaş’ın önünü kesmemek için büyük özen göstermelidir. Bu herkesin çıkarınadır. Barış ve demokrasi isteyen herkesin.
* * *
Dünkü ve bugünkü yazımda “hariçten gazel okuma”nın ölçüsünü kaçırdığımı düşünenler olduğunu hissedebiliyorum.
Ancak yine de çok sıradan ve insani bir şeyi daha belirtmeden yazıyı tamamlamaya gönlüm elvermiyor.
PKK 1978'de kuruldu. O tarihte Selahattin Demirtaş 5 yaşındaydı.
Bugünkü liderlerinin çoğu o yıllardan beri mücadelenin ve örgütün başında. Kanın ve ateşin içinden geçtiler. Son derece büyük bir deneyime sahipler ve orta yaşın epeyce üzerindeler.
Ben biraz daha genç olmama karşın, bugün özgürlük mücadelesi veren gençlerle karşılaştığımda onlara 70’li yıllara dayanan birikimimin tepesinden baktığım ve bir parça “dünkü çocuklar” küçümsemesiyle yaklaştığım anlarda yakalıyorum kendimi. Tecrübenin iyi ve kötü yanının aynı anda göz kırptığını hissediyorum.
Ve 28 yıl yurtdışında yaşadığım için (ilk 7,5 yıl ülkeme hiç gidememiştim) Türkiye’nin sıcak gerçeklerine uzak kalmanın ne demek olduğunu iyi bilenlerdenim. Dil değişiyor, üslup değişiyor, kültür değişiyor, eskiden iyi bildiğinizi sandığınız her şey bambaşka bir hale geliyor.
Elde eskiyen izlenimler ve anılarla geçmişin alışkanlıkları kalıyor.
Kim bilir belki bu kısaca değindiğim insani sorunlar, yurduna ancak barış egemen olduğunda dönebilecek binlerce PKK’li açısından da bir ölçüde geçerli olabilir.
Ama bu sorunlar insanı biraz yorsa da sonunda çözülebiliyor. Yeter ki barış olsun.
On yıllar boyunca en fazla ustalaştığın askerî yöntemlerin gün gelip de işe yaramaz olacağını düşünmek bile garip bir duygu olsa gerek. Bir taraftan kendini eskisi kadar gerekli ve önemli hissedemeyebileceğin kuşkusuyla karşı karşıya kalırsın. Diğer taraftan varsın bu duyguyla da savaştırsın hayat seni, yeter ki barış hüküm sürsün bu topraklarda...
Daha önemli bir şey olabilir mi!
@AksayHakan
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.05.2025
10.05.2025
13.04.2025
29.03.2025
20.03.2025
6.03.2025
20.02.2025
13.02.2025
16.01.2025
9.01.2025