Hakan AKSAY
Her şey acınacak kadar aşikâr.
Hepimiz neler olduğunu görüyoruz.
Neden böyle bir kan gölünün içinde boğulmakta olduğumuzu anlıyoruz.
Kimin, neyi, neden yaptığını biliyoruz.
AKP'lisi de, CHP'lisi de, MHP'lisi de, HDP'lisi de, ötekiler de…
Herkes biliyor.
Ama bildiğini açıkça söyleyen çok az.
Çünkü korku dağları sardı.
Çoğu Erdoğan'ın gazabından korkuyor.
Çünkü siyasete giren herkes eleştirilebilir, ama Sultan'a asla tek kelime edilemez; yoksa hakkında dava açılır, içeri tıkılır, AK trollerin önüne atılır, anasından emdiği süt burnundan getirilir.
Bir de kendi gölgesinden ve kitlesinden korkanlar var:
Onlar «millî menfaat», «teröre karşı birlik», «vatanın bölünmez bütünlüğü» gibi sihirli kelimeleri duyduklarında hemen renk değiştirirler.
Bazen işin gerisindeki hesapları bal gibi bilseler de, «Neme lazım, riske girip de yanlış anlaşılmayayım» diyerek gece gündüz eleştirdiği iktidara her türlü yardımı verirler.
Tezkere'ye onay mı lazım? Terörizme karşı «ulusal bütünlük görüntüsü» mü? Hay hay!..
Toplum desen, o da «ayıp günah» aşamasında kısık sesle vırvır yaparak ateşten uzak durmayı tercih ediyor.
Hele kanlı bölgelerin uzağında olmanın verdiği yalancı güvenlik hissi yok mu, dünyaya bedel!..
Her gün bir sürü insan ölüyor.
Hırstan gözü dönmüş ihtiyarlar her istediğini elde edebilsin diye gençler, çocuklar katlediliyor.
İnsanlar ey, nerdesiniz?
Nerdesiniz?

'400 vekil olsaydı, olsaydı, olsaydı…'
Cumhurbaşkanlığına seçilir seçilmez makamını küçümsemeye ve«Ben illa başkan olacağım» demeye başlayan Erdoğan, önceki akşam yine saydırdı:
«400 vekil olsaydı bunlar yaşanmazdı!»
Yani?
«Güzellikle istedik, vermediniz. Şimdi neler olduğunu görüyorsunuz işte. Sıkıysa 1 Kasım'da da vermeyin bakalım!»
Yani?
Yüzlerce insan öldü son dönemde.
Nedeni 7 Haziran'da milletin «hatalı oy kullanması» mı?
Bu «hata»nın cezasını yüzlerce insan canıyla ödemek mi zorunda?
Senin iktidarda kalman için mi bütün bunlar?
Yazık, günah değil mi?
O insanların, onların yakınlarının, sevdiklerinin hayatının hiç değeri yok mu?
Kahrolası iktidar hesapları bu kadar mı önemli?
Lanet olası «400 vekil» amacı böylesine vazgeçilmez mi?
Sonunda nasıl olsa inmeyecek misin oradan?
Sen dememiş miydin, «Hepimizin gideceği yer, iki metrelik çukur» diye?
Ne o, Saray gelince çukur da iptal mi edildi; ölümsüzlük mü hasıl oldu?

Tepki gösteren babanın 'karakteri bozuk'
Kendisi en ufak bir eleştiriden bile incinirken, suçsuz insanların ölen oğullarının ardından gösterdiği tepkilere bile sinirleniyor.
«Beş evladımın beşini de vatan için feda etmeye hazırım» diyen baba «karakterli».
Ama devlete tepki gösteren ve soru soran babanın «karakteri bozuk».
Erdoğan önceki akşam tam bir «karakter barometresi» olmuştu.
Doğan Medya Grubu'na çatarken de «Ben bu makamı, karakter yoksunu adamlara ezdirtmem» dedi.
Sultan aksırınca, her biri birer «karakterlilik timsali» olan yandaşların nezle olması çok doğaldı.
«Reis»in az önce söylediği «400 vekil olsaydı…» anlatımını pek beğenmedikleri şekilde haberleştiren Hürriyet Gazetesi'nin üzerine çullandılar.
«Karakterli hukukçular» Hürriyet'in tweet'ine dava açmaya girişti.
«Karakterli AK troller» ise öyle tweet saldırılarıyla falan yetinecek kadar pasif olamazlardı; derhal taş, sopa vb. donanımla Hürriyet binasına hücum ettiler.
Camlarını indirdikleri kapıdan içeri girebilselerdi belki birilerini ölümüne sopalayarak «karakterli katiller» haline gelebilirlerdi.
Allahtan beceremediler.
Başlarında «karakterli bir AKP'li» vardı: İstanbul milletvekili ve AKP Gençlik Kolları Başkanı Abdurrahim Boynukalın.
Sadece boynu değil arkası da kalındı ki, hiç korkmadan yasaları sakız gibi çiğneyebiliyordu:
«1 Kasım'da ne çıkarsa çıksın, seni başkan yaptıracağız!»
Hoppala!..
Hukuk devleti olsaydı…
Seçim hikâye mi?
Öyle ya, «Reis» geçenlerde kendisi de «fiilen rejim değişti»demedi mi?
Peki, yasalar?
Geç bir kalem!
Yasalar muhalefeti cezalandırırken var…
Hukuk devleti olsa…
Bu delikanlının kelamı suç…
Gazete binasını basmak suç…
«Rejimi fiilen değiştirdim» demek suç…
Ölü askerlerin babalarına «karakteri bozuk» demek suç…
İnsanların ölümüne yol açacak politikalar uygulamak suç…
Çalmak suç, yalancılık suç, iftiracılık suç, «örtülü» işler çevirmek suç…

Çoğunluğun 'karakteri bozuk'
Her şey acınacak kadar aşikâr.
Hepimiz neler olduğunu görüyoruz.
Kimin, neyi, neden yaptığını anlıyoruz.
Herkes biliyor.
Ama çoğunluk sesini çıkarmıyor.
Çünkü çoğunluğun da «karakteri bozuk».
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları




































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.08.2025
17.07.2025
26.06.2025
22.06.2025
11.05.2025
10.05.2025
13.04.2025
29.03.2025
20.03.2025
6.03.2025