Hakan AKSAY
Beklenmeyen bir şey oldu: “Ufacık bir yasal değişiklik” AKP’nin başına dert açtı.
İktidarın kendine has bir kurnazlıkla Meclis’in gece oturumunda “aradan çıkartarak yasalaştırıvermek” istediği “cinsel istismar” ile ilgili önergesi, ülke çapında önemli bir tartışma sürecinin fitilini ateşledi.
TBMM’de 438 Sayılı Kanun Tasarısı üzerine görüşme ve oylamalar sakin bir şekilde sona yaklaşmışken, AKP’li 6 erkek milletvekili, tasarının sonunda yer alan bir maddeyle ilgili olarak çocuk istismarı faillerine istismar ettikleri çocuklarla evlenmeleri halinde af getiren bir önerge sundu.
Evlenerek cinsel istismardan kurtulma şansı veren yasa, 12 yıl önce kaldırılmıştı. Şimdi tekrar getirilmek isteniyor. Üstelik “ailelerin kararı ve küçüğün rızası halinde” gibi hukuki olarak oldukça çürük tezlerle.
Önergeyi savunan Adalet Bakanlığı “cebir, tehdit, hile vs. olmaksızın işlenen cinsel istismar suçları”ndan söz edebiliyor. Sanki cinsel istismar, daha net konuşalım, tecavüz, şiddetin dik âlâsı değilmiş gibi...
Her ne kadar meclis çoğunluğuyla “abanarak” ilk oylamada kabul edilse de, 184 oyu bulamayan önergenin yeniden görüşülmesi gereken salı gününe kadar tepkilerin giderek arttığı/artacağı ortaya çıktı.
TBMM’de CHP’nin başını çektiği tepkilere HDP’nin yanı sıra MHP’den de bazı destek sesleri katıldı.
Dahası konu toplumun gündemine taşındı. Kadın derneklerinden, iktidarın kanatları altına giren Doğan Medya Grubu’nun bazı temsilcilerine kadar, karşı çıkanların sayısı hızla arttı. Hatta yandaş medya içinden bile “çatlak sesler” yükselmeye başladı. İtiraz edenler arasında, hükümete yakınlığıyla bilinen, yönetim kurulunda genel başkan yardımcısı olarak Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın kızı Sümeyye Erdoğan Bayraktar’ın da bulunduğu KADEM’in (Kadın ve Demokrasi Derneği) de bulunduğunu ekleyelim.
‘Uzatmayın, evlendirelim de olay kapansın!’
Bu durumun iktidarı şaşırttığı ve bunalttığı belli oluyor. İtirazlardan pek hoşlanmayan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ sinirli bir üslupla “konunun muhalefet tarafından bilerek çarpıtıldığını” iddia etti ve yasa önergesinin mağdur yaratmayı değil, “çocukların ve ailelerin mağduriyetini gidermeyi amaçladığını” dile getirdi. Ertesi gün ise garip bir açıklama yaparak kızların küçük yaşta evlendirilmesi sorununun “Roman vatandaşlarımızda daha yoğun görüldüğünü”söyledi.
Başbakan Binali Yıldırım önce olayın büyütülmemesi imasıyla şunları söyledi:
“Olay şudur: Yaşı tutmayan, erken yaşta evlenenler var. Bilmiyorlar yasaları. Dolayısıyla çocukları oluyor, baba hapse giriyor, çocuklar anasıyla yalnız başına kalıyor. Bu şekilde 3 bin aile olduğu tespit edildi. Mağduriyetin giderilmesi için yapılan düzenlemeyi CHP ucuz istismar aracı olarak kullanmaya çalıştı. Bu tecavüze af değil.” (Sonradan 3 bin yerine 4 bin denmeye başlandı. Kesin rakam ve bunun kimlerden oluştuğu belirsiz. Yasalaşırsa ilerde “emsal teşkil ederek” yaygınlaşmayacağının da garantisi yok.)
Açıklama tepkileri bastırmaya yetmeyince Başbakan bu kez partisine, önergeyi muhalefet partileriyle görüşme talimatı verdi.
Bu arada AKP saflarından ileri geri konuşanlar az değildi. Örneğin, önergenin altında imzası bulunan AKP’li milletvekillerinden Ramazan Can, söz konusu teklifin kapsamındaki kişilerle ilgili olarak “Evlenme yaşı tutmadığı halde bir evlenme yapılmış, bir akit edilmiş, düğün dernek kurulmuş, düğüne siyasiler, protokol katılmış, neticede bu hadiseden bir çocuk meydana gelmiş. Savcılık devreye girince (eşi) on küsür yıl ceza alan kız çocuğu bebeğiyle ortada kalmış. Bunun üzerine, bu travmatik duruma karşı bir önlem almamız gerekiyor. Bizim muradımız cinsel istismar suçlarında cezaları arttırıp bunları ayırmak. Bizim de çocuğumuz var, Allah muhafaza!” dedi. (Burada olayı oldubittiye bağlamak ve “yasallaştırmak” için kullanılan “düğüne siyasiler, protokol katılmış” vurgusuna dikkat ettiniz, değil mi?)
Gün, imam nikahı günü mü?
Yandaş medya temsilcilerinden Star Gazetesi, haberi “CHP tecavüze sarıldı” başlığıyla vererek “CHP dini nikahlı erkekleri tecavüzcü ilan etti” diye yazdı. (Konunun “imam nikahı” minderine çekilmesi ilginç, değil mi?)
Yine geçtiğimiz günlerde CNNTürk ekranlarında Şirin Payzın’ın konuğu olan yazar Vahdettin İnce’nin dediklerine kulak verelim:
“Başka kültürlerde oluşmuş algılar evrensel hukuk olarak dayatılıyor. Öyle bir şey yoktur, 18 yaş falan, kanunen böyle bir sınırlandırma getirilmiş olabilir, ama bu doğru değil. Neden 18 yaşına kadar beklesin ki?”
“Bizim kültürümüzde reşit olmak ile Avrupa’da reşit olmak aynı değildir” diyen İnce, 13 yaşındaki bir çocuğun evliliğinin de kabul edilebilir olduğunu savundu.
Bu yaklaşım, kısa süre önce Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından (idamla ilgili olarak) söylenen “Bizi George ne demiş, Hans ne demiş ilgilendirmiyor. Allah ne demiş, bizi o ilgilendiriyor” sözlerini aklıma getirdi. Belki de artık dinî nikahın devlet nikahının yerine geçeceği günlere hazırlanmamız gerekiyor.
Üstelik bu tartışmayı “şortlu kızın tekmelendiği” bir iklimde yapıyoruz.
Bu iklim 14 yıllık bir geçmişe dayanıyor. Bugüne uzanan basamaklarda “Kadın mıdır kız mıdır, bilemem” (Tayyip Erdoğan), “Evli ve çocuklu bir bayan milletvekili, 'organını' nasıl böyle açıkça konuşabilir, benim yüzüm kızarıyor” ve “Kadın iffetli olacak; herkesin içinde kahkaha atmayacak” (Bülent Arınç), “Sen çok mu kürtaj yaptırdın? Bu kadar bağırmanın nedeni bu mu?”(Melih Gökçek), “Sizin bacak aranızı çekip gazetelere basarım”(Zeyid Aslan), “Hamile kadının sokakta gezmesi estetik değildir”(Ömer Tuğrul İnançer) ve daha nice “inciler” yumurtlandı.
Korkarım devamı da gelecek…
Çocuklarımızın geleceği için sokağa çıkmak
Bu önergeyle ilgili olarak salı gününe kadar bakalım neler göreceğiz.
İktidar bu konuda da bastırıp “ezip geçme” çizgisini mi benimseyecek, ya da kurnaz süslerle taviz veriyormuş gibi yapıp bildiğini mi okuyacak, yoksa geri adım mı atacak?..
Başbakan’ın AKP’li yetkililere yönelik “muhalefetle görüşün” çağrısı, iktidar açısından bu “sürpriz sorun”un daha ciddi sonuçlara yol açmasını engelleyecek bir adımı ve bir kaygıyı mı yansıtıyor? Başlıkta, AK Parti’deki duruma ilişkin olarak (genellikle sarı ve kırmızı alarmdan önce ilan edilen) “beyaz alarm”dan söz ederek abartıyor muyum?
Önergeye tepki gösteren muhalif güçlerin tavrı nasıl gelişecek? Olayı bağırıp çağırıp susulacak sıradan bir “siyasi raund” olarak mı görüyorlar? Yoksa bu sorunu topluma mal edecek cesur ve yaratıcı adımlar atacaklar mı?
Biliyorsunuz, CHP uzun tereddütlerden sonra iktidara karşı sokağa çıkma kararı aldı. Büyük gecikmeyle de olsa bu iyi bir karar. Hatta isabetsiz ve biraz acayip – aslında hâlâ iktidarın “CHP teröristleri destekliyor” suçlamasından ürktüğünü epeyce belli eden – bir sloganla (“Türkiye’yi böldürtmeyeceğiz”) olsa da...
Belki CHP ve diğer güçlerin mitingleri yalnızca siyasi taleplerle sınırlanmamalı. Toplumun gündeminde önemli yer işgal eden ahlaki, sosyal, ekonomik konuları da merkezine alabilmeli. Örneğin, bu “tecavüz yasası”nı da...
Bu konudaki sağduyulu ve kararlı bir karşı çıkış, Atatürkçülerden sosyalistlere, HDP’den MHP’ye, kadın örgütlerinden AKP yandaşı olmasına rağmen tasarıya tepki gösterenlere kadar geniş bir kitleye kucak açabilir.
Çocuklarımızın onurunu, hayatını, geleceğini savunmayı amaçlayan bu protestoların müziği de 30 yıldır bilinen bir şarkı olabilir:
Yazarlar
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.07.2025
26.06.2025
22.06.2025
11.05.2025
10.05.2025
13.04.2025
29.03.2025
20.03.2025
6.03.2025
20.02.2025