Hakan AKSAY
Başlıktaki cümleler uydurma.
Birincisi İlber Ortaylı’yı, onunla ilgili caps’leri aklımıza getiriyor.
Ve çoğu kez - aslında doğru olmasa da - onun bu cümleyi gözlerini kısarak ve aşağılayıcı bir bakış ve gülüşle söylediği “resmediliyor”.
Biz de bunu sempatik buluyoruz.
Bunu derken?
Bu sözleri söyleyebileceği varsayılan - ve bu sözlerin üzerine yakıştığını düşündüğümüz - Ortaylı’yı...
Hatta çoğu kez bizim de hedefinde olduğumuz, ama söyleyenin ve söyleyişin “sevimliliği” ve sayımızın çok olması gibi “hafifletici nedenler” dolayısıyla, hakaret kelimesi olan “cahil”i bile “gülünesi” kabul edebiliyoruz (kim bilir, belki aramızdan bazıları, kendini “cehalet”ten ziyade Ortaylı’ya yakın görerek üstüne alınmıyordur).
Başlıktaki ikinci cümleyi ise ben uydurdum; fesatlık işte!..
* * *
Ortaylı’yı okuyarak, izleyerek, bir parça da Rusya’da ve buradaki sohbetlerimizden tanıdığımı söyleyebilirim.
Son derece kendine özgüdür.
Cehaletten gerçekten bıkmış biridir.
Onun geçtiği entelektüel aşamalara bakınca, bu bıkkınlığı hoş görmenin kolay olduğu düşüncesi insanı etkiler.
Çok okuyan, kendi sonuçlarını üretebilen, olağanüstü bir hafızaya sahip saygıdeğer bir aydındır Ortaylı.
Üstelik internet kullanımı da dahil yeni teknolojilerle arası hoş olmamasına rağmen, bilgi dağarcığını sürekli genişletebilen bir yetenektir.
Birçok dil bilir, dünyayı tanır...
Bu tür hayranlık ve saygı dolu cümleler çoğaltılabilir.
Elbette Ortaylı’nın her görüşüne katılmayabilirsiniz.
Kişiliğiyle bağlı birçok tavrını, zaman zaman frenleri tümüyle gevşetilmiş “nezaket ötesi” sözlerini benimsemek zorunda da değilsiniz.
Ama halkın, son derece “medyatik” bulduğu Ortaylı’yı “söyledikleri anlaşılmayan, sahte bir entel” gibi algılamadan, dediklerinin tümünü anlamasa da sevdiği ortadadır.
Öylesine ki, muhalif lider yetmezliğinden nefes boruları tıkalı toplumumuzda bir ara cumhurbaşkanlığı seçimleri için “Ortaylı gibi biri”nin şansı üzerinde ciddi olarak durulmuştur.
Bunda o zamanlar ünlü profesörümüzün “AKP’ye oldukça mesafeli ve eleştirel yaklaştığı” kanısı da önemli rol oynamıştır.

* * *
Gerçekte öyle midir?
Birçok insan gibi onun da zikzakları var, bu konuda son zamanlarda çok şey söylenip yazılıyor.
Ortaylı’nın iktidarla (belki devletle demek daha doğru olur) işbirliği yapmaktan kaçınmadığını, bu yolda pek çok görev ve mevki üstlendiğini biliyoruz. Ben, Rusya konusunda aldığı görevleri biliyorum. Çoğunuz, en azından onun uzun süre (2005-2012) Topkapı Müzesi Müdürü olarak çalıştığını hatırlarsınız.
Peki, devlette çalışılmaz mı ya da onunla işbirliği yapılmaz mı?
Neden olmasın! Hem çalışılabilir, hem de sınırları ve amacı belli olan bir projede veya işte, sonuç alıcı olmak adına resmî yapılarla işbirliğine gidilebilir.
Bu “iktidara teslim olmak” anlamına mı gelir?
Bence hayır.
İktidara ve devlete teslim olmak daha farklı bir şeydir.
Güce yanaşmak, onu kayıtsız şartsız savunmak, haksızlıkları onaylamak, baskı ve zorbalığa destek olmak ayrı bir konudur.
Ama bu konuda kuşkucu olanlara, “Aradaki sınır nasıl çizilecek?”diyenlere de hak veriyorum (aslında ben de onlardan biriyim).
Bu, kolay bir iş değildir. Bilgi ve yeteneğin ötesinde galiba güçlü bir karakter ve sağlam bir omurga ister.
* * *

Aydınlarla iktidarlar arasındaki ilişkiler sanırım bütün ülkelerde en alengirli konulardan biri.
Ben bu açıdan Rusya’yı ve Türkiye’yi bir parça bildiğimi söyleyebilirim.
Her ikisinde de aydınların devletle arasındaki bağlar geçmişte de bugün de oldukça sıkıntılı.
İktidarlar her iki ülkede de sert yöntemler kullanmaktan kaçınmıyor ve siyasi, ideolojik, dinsel vs. söylemlerle, popülist demagojilerle farklı düşünenleri baskı altında tutuyor.
Özgürlük ve insan hakları gibi değerlerden ziyade “devlete ve vatana-millete hizmet” konusunun öne çıkarıldığı bu ülkelerde, aydınların bağımsız ve özgüvenli tavır alması zor.
Üstelik zaten özgürlük ve insan haklarından çok devlete ve resmî yaklaşımlara yakın duran toplumlarla aralarındaki mesafenin fazla olması da aydınların içini kemirir.
Hem devlete (iktidara), hem de halka uzak duruyor olma hissi birçoğuna ağır gelir. Hemen olmasa da sonra, yıllar, hatta on yıllar sonra bu yük katlanılmaz olabilir.
Ve bazıları bir gün adım atar: Çoğu kez o ana kadar karşı durdukları iktidara ve uçsuz bucaksız siyasi-ideolojik alanlara doğru bir adım... Sonrası genellikle çok hızlı gelir...
* * *
Aslında çok derin ve geniş boyutlu bu konunun uzmanlarından biri olmadığımı unutmamaya çalışıyorum. Bunun için fazla ukalalık etmeden birkaç cümle ile tamamlamaya niyetliyim.
Bence aydınlarda, özellikle de bizim gibi ülkelerdeki aydınlarda iki duygu oldukça güçlü: İktidar korkusu ve iktidar isteği...
İlkinin ne kadar doğal olduğunu, insanın kendini koruma içgüdüsüyle bağını vs. uzun uzadıya işlemeye gerek yok herhalde. Olağan bir korku. Ama aydının “bir sabah uyandığında dev bir böceğe dönüşmesi” sonucunu çıkarmadığı sürece.
İkincisi ise biraz daha karışık bir mevzu. Uğrunda yıllarca mücadele verdiğin, türlü özverilerde bulunduğun görüşlerinin ya da her ne görüşteysen senin, “şanssızlık ve haksızlıklar içinde istediği yerlere bir türlü gelemeyen bir egonun”, farklı yorgunlukların ve hayal kırıklıklarının ardından kendine bir şahlanış alanı açma isteği de denilebilir buna belki. İktidarın bir çarkına kenetlenip “bir şey olmak” (“resmî otorite” sayılmak, güvenlik ve ayrıcalık içinde yaşamaya başlamak, maddi sıkıntıları atlatmak vb.)... En azından bu! Az buz bir istek değil ve bazen bilince çıkmasa, dillendirilmese de hemen herkeste mevcut...
Ya da daha uç noktada iktidara gelmek, tek başına olmasa bile çeşitli ittifak güçleriyle birlikte iktidarı ele geçirmek özlemi (veya hayali)...
* * *
Aydın kabul edilen birçok insanın yaşamında siyasetin bu kadar çok yer kaplamasının gerisinde sakın bu “kapanmamış iktidar mücadelesi” yatıyor olmasın?
Ya da örneğin, kitaplarını, yazılarını, sanatını tek bir kişiyle veya onun temsil ettiği sistemle savaşa ayıran bir yazar, gazeteci, sanatçı ne kadar aydındır, ne kadar siyasi aktivist?..
Aydın elbette iktidarlara (yalnızca bugünküne değil - kim olursa olsun - gelecektekilere karşı da) mesafeli olmalıdır. (Evet, “karşı”değil “mesafeli” kelimesi bence daha uygun.)
Adaletsizliğe, haksızlığa, hukuksuzluğa karşı çıkmak aydın sorumluluğunun bir bölümüdür.
Ancak sanırım “muhalif aydın” kavramı üzerinde düşünmeye değer.
Çok daha evrensel değerlere dayanması gereken bir aydının, hayatını tek bir kişi ya da düzenle mücadeleye adaması, o kişiyi veya düzeni aşırı derecede önemseyerek kendi hayatının merkezine koyması, bir yaşam amacı haline getirmesi acaba ne derece doğrudur?
Yazarlar
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları



























































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.08.2025
17.07.2025
26.06.2025
22.06.2025
11.05.2025
10.05.2025
13.04.2025
29.03.2025
20.03.2025
6.03.2025