Hidayet Şefkatli TUKSAL
Malum bugünlerde, terör saldırıları, trafik terörü ve 4+4+4 yeni eğitim sistemi, ana gündem maddelerimiz. İlk ikisi için söyleyebileceğim çok fazla bir şey yok, iki terör türü de can almaya devam ediyor. PKK’nın cüreti ve bu cüretin sonuçları, şimdiye kadar sakin ve iki tarafa da eşit mesafede kalmaya çalışan insanları bile etkiledi. Çünkü onlar, başka çareleri kalmadığı için dağa çıktıklarına inandıkları bu insanların, işler düzelmeye başlarsa dağdan ineceklerine ve şiddeti saf dışı ederek, eşit yurttaşlık temelinde bir siyasi mücadeleyi sürdüreceklerine inanıyorlardı. Ama artık bu aşamada, Kürtlerin önemli bir kısmının iradesi bu yönde olsa bile, PKK’nın iradesinin en azından bu koşullarda bu yönde olmadığı açıklık kazandı. PKK’nın yöneticileriyle, bir şekilde dağa çıkmış militan gençler arasında fark gözeten, hatta bir barış sürecinde bu lider kadro için bile çözüm önerileri düşünen yaklaşım, bu son saldırılarla birlikte dayanak noktasını kaybetmiş oldu. Bir daha böyle bir noktaya nasıl dönülür, bunu kestirmek zor. Çünkü şu anda PKK’nın bütün çabasını, tepelere bayrak dikip meydan okuyarak, iki halk arasında bir nefret ve kıyım psikolojisi yaratma çabası olarak okumak için çok fazla sebep var. Bu son saldırılar neyin faturası olursa olsun, PKK’da bunun için uygun bir potansiyelin varlığı yeterince açık. Ancak yine de, geçmişte olduğu gibi bugün de, Kürt sorununu terörle özdeşleştirerek çözümsüzlüğe mahkûm etmenin, bu ülkenin ulusalcıları ile PKK siyasetinin ortaklaştığı bir politika olduğunu unutmadan adım atmak gerekiyor.
Trafik terörü de bir ayrı bela olarak varlığını devam ettiriyor ne yazık ki. Başka konular arasında bunun kaynadığını ve “kader” ve “ecel” anlayışıyla karşılandığını düşünüyorum. Kader midir, ecel midir bilemem ama bu konuyu daha çok konuşmamız gerektiğini, en azından yol ve yolcu güvenliği için daha sıkı önlemlerle birlikte, emniyet kemeri uygulaması gibi konularda daha fazla bilinçlendirme çalışmaları yapılmasına ihtiyaç olduğunu düşünüyorum.
Gelelim 4+4+4 meselesine... Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’i CNN Türk’teki programda izledim, çok yararlandım. Keşke bu meselelerin kamuoyuna açıklanması konusunda bu kadar geç kalınmadan, daha aktif bir politika izlenseydi diye düşündüm seyrederken... Bu açıklamada beni tatmin eden pek çok yön vardı. Mesela 66 ayda okula alınacak çocuklara yönelik, oyuna dayalı yeni bir müfredatın geliştirildiğini, akademik becerilerin daha sonraki bir evrede gündeme geleceğini, bu yeni vizyonun dünya örneklerinden ilham alınarak oluşturulduğunu ve bu vizyonun temel hedefinin de, küresel düzeyde rekabet edebilecek insan yaratmak, bilgi ve yetenekle donatmak olduğunu öğrenmek içime su serpti. Aslında konuşmasında yaptığı diğer vurgular da çok önemliydi. Özellikle muhafazakâr kesimde, “kreş eken huzurevi biçer” cümlesinin bayağı popülerleştiği bir dönemde, 36 aylık çocukların okul ortamına alınmasından bir eğitim politikası olarak söz etmesi oldukça önemliydi. Bunun yanı sıra, yönetici ve öğretmenlere öğrencilerin saçı başı ve kıyafetiyle uğraşmamaları, onların tercihlerine saygı göstermeleri uyarısı ile birlikte,“Bizim yapacağımız şey çocuklarımıza, kendi kendilerine öğrenebilecekleri fırsatları vermek, onlara sahip olacakları bilgileri kazandırmak olmalı” cümlesiyle gösterdiği hedef de bir paradigma değişikliğine işaret ediyordu. Okullarda Kuran-ı Kerim ve siyer derslerinin nasıl verileceğine ilişkin açıklamaları ise, beni meraklandırdı ve heyecanlandırdı doğrusu. Ama özellikle, diğer din ve inançların öğretimi konusunda komplekssiz bir biçimde bu dinlerin müntesiplerinin görevlendirileceğini söylemesi daha fazla heyecanlandırdı. Bakan’ın açıklamalarında Diyanet’in ve önceki Milli Eğitim Bakanlarının alınacağı kimi hususlar da vardı ve zaten bir önceki bakan Nimet Baş bu konuda kendisini eleştiren bir beyanat verdi. Ama bu makul ve realist konuşmanın, Dinçer’in şimdiye kadarki imajına yakışmayan çok problemli bir tarafı vardı ki, o da 66 ay meselesine karşı çıkanların PKK ile ilişkili bir sendika tarafından ideolojik olarak yönlendirildiğini iddia etmesiydi. Sendikanın PKK ile ilişki iddiasının henüz kanıtlanmamış olması bir yana, o sendikanın adını bile bilmeyen ama çocukları konusunda yanlış bir karar da almak istemeyen pek çok sade vatandaşa Başbakan’ın “hain” damgasını vurması gibi, o da PKK’lı damgasını vurmuş oldu bu konuşmasıyla. Ben bu ruh hâlini analiz etmekten acizim doğrusu, ama hiç de hayra alamet olmadığını görecek kadar bir hayat tecrübem var. Yorgunluk ve eleştiriye tahammülsüzlük diyelim... Milli eğitim meselesi hakikaten çok önemli bir konu ve başarı kriterleri çok yüksek. Dolayısıyla Ömer Dinçer’in, siyaseten de risk içeren bir girişimle, böyle sonuçlarını üç dört yıl sonra almak üzere bir sistem değişikliğine kalkışmış olması, bazı endişelere rağmen takdir edilmesi gereken bir tavır. Bence kendisini yalnız hissetmemeli, vatandaşa yaptıklarını ve yapacaklarını daha sık anlatmalı, bu konuda insanların zihinlerinde hiçbir soru işareti kalmayana kadar yeni sistemin tanıtımını sürdürmelidir.
Not: Yazdığı bir yazıdan dolayı yüklü bir tazminat cezasına çarptırılan gazeteci yazar Abdurrahman Dilipak’a geçmiş olsun diyorum. Onun yazılarından beslenmiş bütün okuyucularını, bu cezanın ödenmesi konusunda kendisine destek olmaya davet ediyorum.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.04.2021
28.03.2021
12.12.2020
23.11.2020
2.01.2020
13.10.2020
29.09.2020
21.09.2020
13.09.2020
5.09.2020