Hidayet Şefkatli TUKSAL
Uzun yıllarını Amerika’da geçirmiş, şimdilerde Bodrum’da yaşayan bir arkadaşımla telefonda görüşürken, onu şaşırtan bir olay anlattı: “İri kaktüs çiçeklerinin olduğu bir mekânda oturuyordum. Tanımadığım bir kadın bana gülümsedi, selamlaştık ve laflamaya başladık. Bir ara laf kaktüslere geldi, dedi ki ‘Tayyip Erdoğan’ı alıp, bu kaktüslerin üzerine oturtmak lazım’. Ben ‘Ne münasebet olur mu öyle şey!’ diye itiraz edince, ‘Haaa, demek sen Tayyipçisin, o zaman herhalde sen Kemal Kılıçdaroğlu’nu bu kaktüslere oturtmak istersin!’ diye karşılık verdi. Ben de ‘Ne münasebet, ben Kemal Bey’e de kıyamam, niye onun için böyle bir şey düşüneyim?’dedim. Ancak bu karşılığıma rağmen aramızda spontan bir şekilde başlayan muhabbet birden sona erdi, kadın kalkıp uzaklaştı. Nasıl bir anlayış bu, ben anlamadım!”
Evet, anlaması zor ama bu ülkede yaşayanlar için sıradan bir taraftarlık/ düşmanlık manzarası ne yazık ki. Ölümüne dost/ yandaş/ taraftar olmakla ölümüne düşman/ karşıt/ muhalif olma denklemi. Bu sakat denklemin, Yunus Emre gibi bir değere sahip olmakla övünen bir coğrafyada maya tutmuş olması gerçekten çok tuhaf. Üç günlük dünyada, beşerin her daim şaşabileceği, düşmez kalkmaz olanın yalnızca Allah olduğu bilgisinden hareketle, günahkârdan ümit kesmeyen, tövbe kapısının daima açık olduğuna inanan insanların, siyasi rakiplerine karşı husumet ve düşmanlıkla muamele etmeleri gerçekten garipsenecek bir durum. Ancak siyasal kültürümüzün, Osmanlı dönemi de dâhil olmak üzere, en köklü husumetlerin boy verdiği, kardeş katlinin bile caiz görüldüğü bir kıyıcılıkla malul olduğu gözönüne alınırsa, bu garipsemeyi garipsemek de mümkün görünüyor.
12 Eylül bize başörtüsü yasaklarıyla dokunmuştu daha çok. Bir de devrimci kuzenlerimin acılarıyla... Ama 28 Şubat, nasıl olduğunu bile anlamadan tepemizde patlayan bir bomba oldu. Başörtülü kadınlar olarak, gericiliğin köylülüğün, hocaya- kocaya itaatin utanılası sembolleriyken, 28 Şubat’la birlikte birden “potansiyel terörist” makamına terfi ettirildik. MEB’de çalışan binlerce öğretmen hakkında, başörtüsü taktıkları gerekçesiyle soruşturmalar açıldı, kılık kıyafet yönetmeliğine aykırı davranmaktan değil, kurumun huzur ve sükûnunu bozmaktan ceza aldılar ve memuriyetten çıkarıldılar. O günlerden birinde Kocatepe Camii’nin yakınlarından geçerken, muhtemelen bir cenaze için gelmiş bir otobüs dolusu subayı gördüğümde, içimde büyük bir nefret duygusunun kabardığını, en azından yere tükürmek istediğimi ve kendime güçlükle hâkim olduğumu hatırlıyorum.
Sonra gün geçti, devran döndü, AK Parti benim gibi insanların oylarıyla iktidar oldu. Kendisini millet iradesinin üstünde görme illetiyle malul bazı kuvvet komutanları, geçmişten kalan kötü bir alışkanlıkla darbe planları hazırladılar, ancak şu anda bile bütün netliğiyle bilemediğimiz manevralarla bu teşebbüsler önlendi, gerçekleşemedi. Darbe teşebbüsleri yargılanmaya başladı ve “Balyoz” adıyla bilinen teşebbüsün failleri için hüküm verildi. Yaşanan süreç demokrasi adına büyük bir kazanım olsa da, kendisini yarı tanrı zanneden zorbalar hukuk önünde hesap vermek zorunda kalsa da, bu süreç acılı bir süreç oldu: “Keşke olmasaydı, keşke yaşanmasaydı, keşke askerleri gereğinden fazla değerli kılan bu sistem vaktinde rehabilite edilseydi, keşke ahir ömründe kimse hapse girmek durumunda kalmasaydı” diye hayıflandık, üzüldük. O gün Kocatepe’de nefretle yüreği kabaran ben, bugün televizyonda tutuklanan askerlerin eşleri ve çocuklarıyla birlikte ağlamaktan kendimi alamıyorum. Adalet yerini bulduğu için, artık hissettiğim şey nefret ve husumet değil; hayıflanma, yazıklanma duygusu... Hukuk bu yüzden en hayatî konularımızdan birisi ve hukuka olan güvenin sarsılmaması da birinci önceliğimiz.
28 Şubat süreci masaya yatırılmışken, pek çok kurumun yanı sıra, o süreçte mesleklerinden, memuriyetlerinden edilmiş ve kanuni hakları gasp edilmiş başörtülü kadınlar da, davaya müdahil olma dilekçeleri veriyorlar. Yazımı, geçtiğimiz pazartesi Ankara Adliyesi’nde dilekçelerini savcıya teslim eden ve hepsi arkadaşım olan bir grup kadın adına söz alanHatice Güler’in açıklaması ile bitiriyorum: “28 Şubat sürecinde irtica suçlamalarına maruz kaldık. Öğrencilerimiz, velilerimiz aleyhimize kışkırtıldı. Ders veremez konuma geldik. Hepimiz sabıkalı öğretmen konumuna getirilip, devlet memurluğundan ihraç edildik. Batı Çalışma Grubu tarafından fişlendik. Eline kâğıt kalem alan herkes bize usulsüz cezalar verdi. Ancak bu dönemde yapılıp edilenler hep asker ve erkek kişiler üzerinden konuşuldu. O dönemde sırf başörtüsünden dolayı görevlerine son verilen öğretmenler, kadınlar yeterince seslerini duyuramadı. O dönemde maalesef iç hukuktan hiçbir sonuç alamadık. Bu yüzden adil bir yargılanmanın olmadığını düşünüyoruz. Dolayısıyla o dönemin sadece askerî değil sivil işbirlikçilerinin de yargılanmasını istiyoruz. Tabii bunların bir kısmı vefat etti. Hukuk dediğimiz şeyin insanların ölümünden sonra da neticelenmesi için buradayız. Davaya müşteki olarak katılmak istiyoruz. Savcı ifademizi almak için bizi çağırdı. Kaybettiğimiz haklarımızın iadesini istiyoruz. Tabii ki bazı şeylerin telafisi çok zor ama kanunların bize tanıdığı hakları geri almak istiyoruz. Ülkemizde bir daha darbe zihniyetinin yaşanmamasını istiyoruz. İnsanlar bizim gibi fişlenmesin, asılsız suçlamalara maruz kalmasın.”
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları








































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.04.2021
28.03.2021
12.12.2020
23.11.2020
2.01.2020
13.10.2020
29.09.2020
21.09.2020
13.09.2020
5.09.2020