Hidayet Şefkatli TUKSAL
Medyanın gündemi hükümetin yeni açıklamaları, tasfiyeler ve tabii ki askeri faaliyetler ile dolu. Zihnimiz bu hercü merc içinde kendi sesimizi bulmakta zorlanıyor. O sesi bulabilmek ve duyulur hale getirebilmek için bayağı uğraşmak zorunda kalıyoruz.
Her evde hayat bir başka türlü akıyor; çoğumuz günlük meşgalelerle oyalanıyor, günlerimizi dolduruyoruz. Ama ya evlerine ateş düşenler… Artık haberlerin rutini haline gelmiş cenaze törenlerinde her gün, ebediyete uğurladıkları sevdiklerinin tabutları başında ağlayan, ağıt yakan kadınları, biberonlu çocukları, küçük bebekleri, ayakta durmaya çalışan, metin görünmeye uğraşan ana babaları, üzüntüler içinde bitkin eşleri, belki de birkaç gün sonra sıranın kendilerine geleceğini düşünen arkadaşları, bir acının şahitleri olarak izliyoruz. Gözümüzden birkaç damla yaş dökülüyor, bazen cenazede öne çıkarılan ayrıntılara takılıp kalıyor, bazen hızlıca bu görüntüleri atlamaya çalışıyoruz. Ama bir suçluluk, bir burukluk, bir yazık olmuşluk duygusu kalıyor geriye, üzerimizden kolay kolay atamayacağımız…
Bu kadar şehit cenazesi arasında, bölgede yaşayan ve her daim iki ateş arasında kalan insanları, onların acılarını konuşamıyoruz bile. Bunları konuşmak o şehit cenazelerine karşı bir saygısızlık, hattâ daha da ötesi, bir ihanet gibi algılanabilir endişesi taşıyoruz, ama konuşmak zorundayız.
Başbakan Binali Yıldırım, son açıklamalarında “Artık çözüm mözüm yok, o fırsatı kaçırdılar” derken, PKK’yla masaya oturmayacakları, savaşarak gidebildikleri yere kadar gidecekleri mesajını veriyor. Peki, savaşsınlar ve PKK’yı etkisiz hale getirsinler, sonra da teşviklerle ve yatırımlarla bölgeyi canlandırsınlar; ancak bu çabalar, bölgedeki Kürtlerin kimliksel taleplerine yönelik sorunları çözmeye yetecek mi?
Ben üç yıldır görevim gereği o coğrafyada yaşıyorum. Gençlerle iç içeyim. Dindarıyla, solcusuyla pek çok Kürt gencinin, Türkiye’nin resmi tezlerine muhalif başka bir bilinç ve Kürt milliyetçiliği üzerinden başka bir sevdanın gönüllüsü olduğunu görüyorum. Tarih algıları bizim okullarda öğrendiğimizden çok farklı çalışıyor. Dört ülkeye dağılmış bir millet olduklarını, ama millet olarak bağımsız olamadıklarını ve sömürge muamelesi gördüklerini düşünüyorlar. Kürt kimliğine saygı duyulmadığını, asimilasyona tabi tutulduklarını, buna karşı çıktıklarında da devlet şiddetiyle karşılaştıklarını ve terörist ilân edildiklerini düşünüyorlar. Bu yüzden PKK onlar için terörist bir örgüt değil; bilâkis devlet terörüne karşı Kürtlerin haklarını silahlı bir şekilde koruyan bir örgüt, bir ordu hattâ…
Böyle düşünenler sadece gençler de değil. İçlerinde aydınlar, siyasetçiler, edebiyatçılar, sivil toplum kuruluşları, mollalar, hattâ yoksulluk içinde çocuklarını büyütmeye uğraşan başları yazmalı kadınlar da olmak üzere, birçok insan böyle düşünüyor.
Başka türlü düşünenler yok mu; var tabii ki. AK Parti’ye ya da Hüdapar’a oy veren bir kitle de var. Ancak onlar da Kürt kimliğine yönelik devlet politikasını diğerleri kadar eleştiren bir kesim. Buna rağmen onlar, Stalinist ve dinsiz bir örgüt olarak tanımladıkları PKK’nın da Kürtler üzerinde silahlı şiddete dayanan bir baskı kurduğunu, çoğu zaman devletten daha baskıcı, daha zalim ve ceberrut olduğunu, kısaca devletten daha kötü bir aygıt olduğunu düşünüyorlar. Bu yüzden, Kürt milliyetçiliği üzerinden PKK’yla ortaklaşmaktansa, İslam kardeşliği üzerinden AK Parti ve dindar Türkler ile ortaklaşmayı ya da bir bölge partisi olarak Hüdapar’ı desteklemeyi tercih ediyorlar. Bu tercih, Kürt olmaktan vazgeçiş anlamına gelmiyor. Onlar da Kürt kimliğine sahip olmaktan onur duyarak yaşamak istiyorlar. Görüyorum, şahit oluyorum, çocuklarına Kürtçeyi öğretebilmek için özel bir gayret sarf ediyorlar; Kürt kimliğine yönelik saygısızlıkları, Allah’ın âyetine yapılmış bir saygısızlık olarak görüyorlar ve Türkler hangi haklara sahipse, Kürtler olarak onlar da aynı haklara sahip olmak istiyorlar. Bunu milliyetçilik üzerinden değil, Allah’ın âyetleriyle bütün insanlara tanıdığı millet olma hakkı ve İslam kardeşliği üzerinden dillendiriyorlar.
O halde, PKK etkisiz hale getirilse bile, önümüzde çözülmesi gereken bir Kürt meselesi olacağını unutmamamız gerekir diyorum
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları

















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.04.2021
28.03.2021
12.12.2020
23.11.2020
2.01.2020
13.10.2020
29.09.2020
21.09.2020
13.09.2020
5.09.2020