Kadri GÜRSEL
15 Temmuz başarısız kanlı darbe girişimi, siyasi tarihimizdeki önceki darbelerden iki yönüyle ayrılıyor. Bu, ülkedeki seçilmiş iktidar üzerinde sınırları belli bir siyasi vesayet uygulayan ya da sistem krize sürüklendiğinde kurtarıcılık rolü oynamaya hazır bir askeri kurumsal yapının müdahale teşebbüsü değildi.
Tam tersine bu darbe girişimi, AKP iktidarının bir otoriter rejime dönüşme sürecinde, Gülen Cemaati adlı bulanık yapıyla girmiş olduğu fiili koalisyon ilişkisinin yerini düşmanlığa bırakmasının ürünüdür. Düşmanlığın nedeni güç paylaşımında anlaşamamaktır. Sorun rejimin tabiatından kaynaklanıyor. Rejim darbe üretiyor.
İkinci farklı yön de bu hiyerarşi dışı darbe teşebbüsünü, Talat Aydemir gibi ülkeyi yönetmeye hevesli bir albayın değil, devasa bir siyasi ve dini cemaate mensup askerlerin gerçekleştirmeleri. Bu bir ilk.
Ülkeye görülmemiş büyüklükte zarar veren bu kalkışmanın cezai sorumluluğu elbette ki azmettirenine ve faillerine aittir... Lakin ahlaki, tarihsel ve siyasi sorumluluk, yakın geçmişteki karar ve tercihleriyle bugünkü şartların oluşumuna yol açtığı için rejimin omuzlarındadır.
Türk Silahlı Kuvvetleri’ndeki 358 general ve amiralden 110’u darbecilikten tutuklu. Yüzde 31’e tekabül eden bir oran bu...
Darbeci general ve amirallerin ne kadarı Cemaat mensubudur? Öyle görünüyor ki bu darbecilerin büyük bir kısmı emirlerini komutanlarından değil imamlarından almaktaydılar. Tuğgeneraller darbesinin beyni ve omurgasını Cemaatçi generallerin oluşturduğu, veriler ışığında aşikârdır.
Ordudan ulusalcı ve Kemalistleri tasfiye etmek için olduğu kadar Cemaat’in albay ve yarbaylarına generallik yolunu açmak için de dizayn edilen Balyoz ve Ergenekon davalarının sözde gerekçesi darbeleri önlemekti... Ama kazın ayağı başkaymış, bu davalar tam tersine bugünkü Cemaat darbesinin altyapısını oluşturmuş. 15 Temmuz, rejimin Cemaat’e zamanında verdiği sorumsuz desteğin, velhasıl kendi zaaf ve yanlışlarının ölümcül sonucudur.
Şimdi Türk Silahlı Kuvvetleri modern tarihindeki en ağır, en yıkıcı krize 15 Temmuz darbesiyle sürüklenmiş gibi görünüyor. Ama bu işin miladı 15 Temmuz değil. Balyoz ve Ergenekon tasfiyeleri sonucunda açılan mevkilere 2012 ve 2013’ten sonra yapılan terfilerle Türkiye’nin milli ordusunun bir “Cemaat ordusu”na dönüştürülmesi süreci neredeyse tamamlanmış. Ordu içinde ordu kurulmuş.
Cemaat ordusu darbeye kalkışacak güce erişmişse, TSK’nin her türlü iç ve dış operasyonunu manipüle edecek kadar da güçlü olduğu anlamına gelir bu...
O halde şunu da söyleyebiliriz: Bu dönemde alınan kararların hiçbiri, Cemaat ordusunun zımni onayı olmadan bihakkın tatbik edilememiştir. Korkunç bir ulusal savunma zaafı...
Türkiye’nin milli olduğunu sandığı ordusu karşısındaki konumu, “Beden Kemiricilerinin İstilası” (Invasion of the Body Snatchers) adlı 1956 tarihli Hollywood filmindeki gibiydi anlayacağınız. Bu Soğuk Savaş filminde bireyi tıpatıp kopyalayabilen uzaylıların hayali bir Amerikan kasabasındaki insanların yerini birer birer alarak başlattıkları gizli işgal anlatılır. İnsanlar karşılarında TSK’nin generali var zannediyorlardı ama o aslında Cemaat’in generaliydi. Tıpkı Cemaat’in polisleri ve savcıları gibi...
Bizim beden kemiricilerinin istilası ise açığa çıkınca bertaraf edildi ama bunun sonucunda demokrasi kazanmıyor...
Bu darbe girişimi vuku bulana kadar, Türkiye’yi zaten eksik olan demokrasisinden fersahlarca uzaklaştırmak için gereken ne varsa yapanların, ağızlarına bile almayı bıraktıkları “demokrasi” sözcüğünü, eski ortaklarının askeri saldırısına uğrayınca şimdi yine hatırlamış gibi görünmeleri kimseyi yanıltmasın...
Ayrıca, askeri darbeye karşı koymak kimseyi otomatikman demokrat yapmıyor. Tıpkı yakın geçmişte, siyasetin asker etkisinden arındırılmasıyla Türkiye’nin kendiliğinden demokratikleşmediği gibi... Bilakis Türkiye’de otoriter bir rejim kuruldu. Şimdi bu rejim, önlenen darbenin doğurduğu olağanüstülük halini elden geldiğince sürekli kılmak için kitlesini seferber ediyor, yetmedi OHAL ilan edip duruma kurumsallık da kazandırıyor. Devamı da Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi yükümlülüklerini askıya almak oluyor. Darbe zaten önlenmiş, sorumlular derdest edilmiş... Varsa geride kalan, onlara karşı da eldeki yetki zaten yeter. Ama amaç yenilmiş darbeyi bahane edip kişisel bir iktidar ajandasını olağanüstü baskı tedbirleri altında uygulamayı sürdürmek olunca, demokrasi yine kaybediyor.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.03.2020
5.03.2020
26.02.2020
20.02.2020
17.02.2020
4.02.2020
19.01.2020
9.01.2020
6.01.2020
3.01.2020