Kadri GÜRSEL
Tersyüz etmek, içini dışına çıkarmak ya da tersi, dışını içine sokmak... İktidarın öteden beri, üstelik sonuç alarak uyguladığı bir siyasal iletişim taktiği böyle de tarif edilebilir.
Türkiye’nin kötü yönetilmesinden kaynaklanan, kökü içeride olan yerli bir sorunu, sorumluluğundan kurtulmak için tersyüz etmek... Misal, ülke ekonomisinin dış güçler tarafından hedef alındığını, Türkiye’ye karşı bir dış komplo kurulduğunu iddia ederek yapılmak istenen, seçmenin indinde iktidarı ekonomik krizin mesuliyetinden kurtarmaktır. Böylece bir iç sorunun üzerlerindeki siyasi ve moral yükünü onu dışsallaştırarak azaltmayı deniyorlar. Türkiye’nin içini dışına çıkarıyor, tersyüz ediyorlar.
Türkiye’nin dışını içine sokup tersyüz etme davranışına örnek olarak, artık mazide kalmış bulunan “Hamas odaklı dış politika”yı ve Suriye’deki rejimi devirmek için 2016’ya kadar izlenen çökmüş siyaseti gösterebilirim. Her iki durumda da iktidarın medyası ve sözcüleri olayların Türkiye’de geçtiği sanrısını yaratmaya çalışmışlar, çatışmaların bir tarafıyla koşulsuz özdeşlik, diğer tarafıyla da aynı nispette düşmanlık tesis etmişlerdi.
Dışarıdan içeriye tersyüz etme vakalarının şahikası, Mısır’da Müslüman Kardeşler’in Genelkurmay Başkanı General Abdülfettah El-Sisi tarafından iktidardan indirildiği 3 Temmuz 2013 darbesiydi. AKP iktidarı bu askeri müdahaleyi kendisine karşı yapılmış gibi yaşadı ve yaşattı. Bugün artık içeriği değiştirilerek “AKP selamı” haline getirilmiş olan “dört parmak”, ilk önce o dönemde Recep Tayyip Erdoğan tarafından devrik Cumhurbaşkanı Mursi ve Müslüman Kardeşler’le dayanışmanın ötesine geçen bir özdeşleşmenin işareti olarak kullanılmıştır.
“Dört parmak”, Müslüman Kardeşler taraftarlarının darbeye karşı direnmek için toplandığı Kahire’deki Rabiatül Adeviyye Meydanı’nın adındaki “rabia”nın Arapçada “dört” anlamını taşımasından hareketle, buradaki mukavemeti simgeliyordu; ardından anlam değişikliğine uğratılarak “tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet” şiarının sembolü yapıldı.
Türkiye’nin elbette kayıtsız kalamayacağı ama birincil önceliği de olmayan dış meseleler tersyüz etme yoluyla içselleştirildi. Kısacası, iktidarın dış politikayı kutuplaştırıcı bir iç politika enstrümanı olarak kullanmasındaki amaçlarından biri ve belki de en önemlisi, daha fazla güç elde ederek ülkenin siyasi kültüründe arzuladığı dönüşümü gerçekleştirmekti.
Yukarıda verdiğim üç örnekteki çatışmalarda AKP iktidarının içselleştirme yoluyla kendisini ve Türkiye’yi özdeşleştirdiği taraflar bir ortak paydada buluşuyorlardı: İhvancılık-İslamcılık-Sünni ümmetçilik...
AKP Türkiye’sinin ve onun reisinin artık Ortadoğu’da bu İslamcılık ekseninde iddialı bir politika izlemesinin koşulları yok. Bu politika yukarıda adlarını zikrettiğim vasıta ve zeminleriyle birlikte çöktü.
Lakin tersyüz etme davranışı bir alışkanlık olarak baki kaldı.
Ve işte bugünlerde yeni bir tersyüz etme vakasıyla karşı karşıyayız.
İktidarın sözcüleri ve medyası Türkiye’nin dışını yine içine sokuyorlar, fakat bu kez özdeşleştirilmek istendiğimiz ülke ve kişi coğrafi olarak “çok uzakta” ve üstelik ne bu ülkenin ne de kişinin ümmetçilik ya da İslamcılıkla bir alakası mevcut. Ülke, Latin Amerika’daki Venezuela ve kahramanımız da bir sol popülist otokrat: Nicolas Maduro. Başını ABD’nin çektiği, belli başlı Latin Amerika ve Avrupa ülkelerinin de içinde olduğu bir uluslararası geçici ittifak, Maduro rejimini devirmek için bir dizi diplomatik, siyasi ve ekonomik yaptırımı şiddet ve yoğunluğunu artırarak uyguluyor.
ABD bu doğrultuda gerginliği tırmandırıyor. Dışişleri Bakanı Mike Pompeo 26 Ocak’ta ülkesinin girişimiyle toplanan BM Güvenlik Konseyi’nde yaptığı konuşmada “Şimdi her ülkenin tarafını seçmesinin zamanıdır... Ya özgürlük güçlerinin safında durursunuz ya da Maduro ve onun yarattığı kargaşayla birlik olursunuz” dedi.
Bu yazının konusu Maduro’nun söz konusu ittifak tarafından neden devrilmek istendiği ya da Rusya, Çin ve Küba gibi ülkelerin Maduro’yu neden iktidarda tutmaya çalıştıkları değil.
Konumuz, AKP Türkiye’sinin neden Maduro’nun tarafını seçtiği...
Bu tercihin birçok nedeni var.
Yüzeysel, taktiksel ve konjonktürel olandan başlayıp derinlere doğru inelim.
Birinci neden 31 Mart Yerel Seçimleri.
Venezuela krizi, başta ABD olmak üzere Batılı güçlerle seçim öncesi faydalı bir karşıtlık yaratmak için fırsat sunuyor. Türkiye’yle ABD’yi karşı karşıya getiren kontrollü bir kutuplaşma AKP tabanına dinamizm aşılayabilir. Toplumun çok geniş kesimleri Amerikan karşıtı milliyetçi söylemlerin alıcısıdır. Venezuela eksenli bir kriz mühendisliği dikkatlerin artan ekonomik sıkıntılardan varsayılan dış tehdide kaymasına ve dolayısıyla oy kaybının bir nispette engellenmesine yarayabilir...
İkincisi, Türkiye’nin ekonomik krizini tersyüz edip dışsallaştırmakla ilgili. Malumunuz ABD, dışişleri bakanlığının sitesindeki ifadeleriyle “Venezuela’daki durum”dan sorumlu tuttuğu özel ve tüzel kişilere 2015’ten bu yana genişleterek sürdürdüğü ekonomik yaptırımlar uyguluyor.
Amerikan yaptırımları, dünyanın en büyük kanıtlanmış petrol rezervlerine sahip Venezuela’da, esas nedeni ülkenin yıllardır fevkalade kötü biçimde yönetilmesi olan tam teşekküllü çöküş halinin baş sorumluluğunu ABD’ye yansıtmakta kullanılıyor. Bu yansıtmanın neticesinde Maduro’da kalan, mağduriyet oluyor.
Türkiye ve ABD’nin bir de Venezuela nedeniyle karşı karşıya geldiği bir yerel seçim sath-ı mailinde, “Amerikan emperyalizmi tarafından mağdur edilen Maduro ve ekonomisi çökertilen Venezuela” anlatısından Türkiye’nin hissesine de bir mağduriyet algısı düşer. Trump’ın “Ekonominizi mahvederiz” diye tweet atıp Türkiye’yi alenen tehdit edebildiği bir dünyada, yerel seçime gidilirken ekonomik sıkıntılar daha da ağırlaşırsa bunların dış tehditlerden kaynaklandığına seçmeni ikna etmek kolaylaşacaktır.
Bir de “krizleri fırsata çevirme” düsturu var. İçeride ve dışarıda her krizin kendi zenginlerini yarattığını bilecek kadar usta bir aktör, büyük güçlerin izole ettiği ülkelerle iş yapmak ister. Bir misal, Sudan.
Böylece hem egemenlerin dünya düzenine meydan okunmuş olur, hem “dünya liderliği” söylemi pompalanır hem de fayda sağlanır.
Venezuela bu nedenlerden dolayı “iç meselemiz” yapılmak istenmektedir. Yanlış olduğunu bile bile Twitter etiketlerinde Maduro’ya “Madura” denmesindeki ısrarın anlamı budur.
Yazarlar
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.03.2020
5.03.2020
26.02.2020
20.02.2020
17.02.2020
4.02.2020
19.01.2020
9.01.2020
6.01.2020
3.01.2020