Mehmet Ocaktan
Herhalde kabaca bir tarif yapmaya kalksak ‘demokrasi, insanların kendi kendilerini yönettikleri bir sistemdir’ diye tarif ederiz. Halkın kendi kendisini yönetme düşüncesini ete kemiğe büründürebilmek için farklı bir anayasanın inşasına ihtiyaç bulunmaktadır. Hemen belirtmek gerekiyor ki demokrasi bir hayat tarzı değil, farklı kanaatlere ve hayat tarzlarına sahip insanların bir arada yaşamasını mümkün kılan bir yöntemdir. Ve de demokrasi siyasi içerikli bir kavramdır. Yönetimin meşru olabilmesi için de, halk tarafından seçilmiş olması şarttır.
Tarihin hemen bütün dönemlerinde, demokrasinin ne olduğu konusunda uzun felsefi tartışmalar yapılmış ve doğal olarak farklı teori ve yaklaşımlar ortaya çıkmıştır.
Mesela Roland Drowkin demokrasiyi “çoğunlukçu demokrasi” ve “ortaklık demokrasisi” olarak iki kategoride değerlendirmektedir. Çoğunlukçu demokrasiyi “Halkın çoğunluğu halkın geri kalan kısmını yönetmelidir” şeklinde tarif eden Drowkin, Ortaklık demokrasisi anlayışını ise, halkın kendi kendini yönetmesini bir şirketteki veya ortaklıktaki ilişkiye benzetmektedir. Nasıl ki bir şirkette yönetici olarak seçilenler sadece kendilerini seçenler için değil bütün ortakların çıkarını sağlamaya yönelik kararlar alıyorlarsa, ortaklık demokrasisinde de yönetici olarak seçilenler toplumun tamamını gözeten kararlar almak zorundadırlar.
Çoğunlukçu açıdan ele alındığında, demokrasinin adaletten çok farklı bir yerde konumlandığını belirten Drowkin “Demokratik bir rejim fazlasıyla adaletsiz olabilir; çünkü, herkese ifade hürriyeti ve eşit oy hakkı tanınmakla birlikte, siyasi çoğunluk sahip olduğu hakim pozisyon sayesinde, örneğin ekonomik kaynakların adaletsiz biçimde dağıtılması ve ülkede yoksulluğun ortaya çıkmasıyla sonuçlanan kararlar alabilir. Çoğunlukçu demokrasi anlayışına göre, böyle bir karar, adaletsiz olmakla birlikte demokratik bir karardır” diyor.
2011 yılında yaptığı bir konuşmada ‘çoğunlukçu demokrasi’ yi başörtüsü yasağı üzerinden değerlendiren Drowkin diyor ki: “Başörtüsüyle üniversiteye girmek isteyen kadınlara getirilen yasaklama. Acaba böyle bir yasaklama kabul edilebilir mi? Çoğunlukçu demokrasi anlayışına göre, evet. Başörtüsü yasağı hiç kimsenin oy kullanma hakkına halel getirmemekte, ifade hürriyetini kısıtlamamaktadır. Herkesin görüşlerini serbestçe ifade edebildiği tam ve adil bir tartıma sonucunda çoğunluk ‘başörtüsünün yasaklanmasını istiyoruz’ derse başörtüsü yasaklanabilir. Fransa’da çoğunluk bu doğrultuda bir karar almıştır, ancak aksi yönde bir karar da alabilirdi. Çoğunluk, ‘biz yasaklama istemiyoruz, biz insanların kendi tercihlerini yapma noktasında özgür olmasını istiyoruz’ da diyebilirdi ve bu yöndeki bir karar da aynı ölçüde demokratik olurdu.”
Görüldüğü gibi demokrasi de dört dörtlük mükemmel bir sistem değil. Dolayısıyla farklı beklentiler ve talepler doğrultusunda baktığımızda demokrasiyi pek çok açıdan eleştirebiliriz.
Ancak demokrasinin özellikle uygulama safhasında ortaya çıkan zaaflarını tartışırken, bugün çok daha dramatik bir savrulma ile karşı karşıyayız. Biliyoruz ki, 20. yüzyılda yaşanan iki büyük dünya savaşından çıkarılan acı derslerden sonra dünyada yükselişe geçen ‘demokrasi’ bu günlerde sıkça ‘acaba sonu mu geldi?’diye tartışılıyor. İçinden geçmekte olduğumuz dönemde demokratik sistemlerde popülizmin salgın halde yayıldığına dikkat çeken The Economist dergisinin bu yılın Haziran sayısındaki şu değerlendirme kaygı verici: “Demokrasiye uzun zamandır beşiklik yapan Amerika’nın başında onun normları üstünde tepinen bir başkanı var. Gelişmiş demokrasilerde, Amerika gibi, güçlü kontrol-denge mekanizmaları güce en çok aç bir başkanı bile dizginleyebiliyor. Olgunlaşmamış demokrasilerde ise bu tür kurumlar daha zayıf, dolayısıyla bir zorba gelip hepsinin dibini çoğu zaman hiç zorlanmadan oyabiliyor.”
Demokraside 20. yüzyılın ikinci ikinci yarısındaki hatırı sayılır gelişmenin ardından şu günlerde yaşananlar, geriye gidişin açık bir göstergesi olduğu muhakkak. Bazı araştırmalara göre Amerika’da bile gençlerin üçte birinden daha azı ‘demokraside yaşamanın şart olduğunu’ düşünüyor. Yani demokrasi umurunda değil...
Öyle anlaşılıyor ki liberal kurumlardaki erozyon, demokrasiler için tehlike çanları niteliği taşıyor. Maalesef Batılı demokrasilerde bir dip dalga halinde genişleyen öfkeli kesimler liberal elitler tarafından kenara itilmiş hissediyorlar. Bu arada popülist liderlerin ‘yeni düşman yaratma’ politikaları, demokrasi karşıtı duyguları tetiklemektedir.
Evet demokratik normların aşağılandığı, popülizmin pirim yaptığı bir dönemden geçiyoruz. Ve demokrasi için ölüm ilanları yayınlamak neredeyse moda haline gelmiş bulunuyor. Ama unutmayalım ki, şu ana kadar bulunmuş hükümet sistemlerinin en iyi modeli hala demokrasidir. Kabul edelim ki, demokratik değerlerin uğramadığı toplumlarda koyu bir despotizm hakimdir. Dolayısıyla popülizmin satmaya çalıştığı sahte cennetin sonu yok. İnsanoğlunun yüzyıllar içinde yaşadığı tecrübelerden sonra demokrasiyi keşfettik, belki yarın daha iyisini keşfederiz. Şu kesin ki, demokrasinin alternatifi asla despotizm olmayacaktır.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları














































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.12.2025
22.12.2025
8.12.2025
5.12.2025
3.12.2025
1.12.2025
26.11.2025
21.11.2025
19.11.2025
17.11.2025