Mehmet Ocaktan
Bazen İslam toplumlarının halihazırdaki fotoğrafına bakarak endişeleniriz, hatta öyle zamanlar olur ki geleceğe ilişkin tüm umutların tükendiğine inanarak derin bir umutsuzluk krizi yaşarız. Bu durumun son derece insani olduğunu kabul etmekle birlikte, sıhhatli bir bakış açısı olmadığı kanaatindeyim. Çünkü hayatın döngüsü sürekli kötücül bir yörüngede ilerlemiyor. Belli dönemlerden, mevsimlerden geçerken hayatımızı tehdit eden coğrafi ve insani şartlar olduğu gibi, hepimize gülümseyen güneşli günler, mevsimler de var bu hayatın içinde. Dolayısıyla yolumuzu kesen haramilere bakarak hayatın hep karanlık olduğuna hükmetmek gerekmiyor.
***
Yazıya neden böyle karamsar bir girizgah yaptığımı düşünenler olabilir, ama tam öyle değil. Geçtiğimiz Cuma günkü yazımla ilgili okurlardan gelen eleştirilere bakarken, Türkiye’nin siyasi duruşuyla toplum sosyolojisi arasındaki benzerlikleri okumaya çalıştım. Gördüm ki, siyasi iktidarlarla toplum arasında sanıldığı gibi öyle büyük bir çelişki ve uçurum yok. Kısacası siyasi iktidarları bir bakıma toplumun özeti olarak görebiliriz.
Bu çerçevede gelen eleştirilerin mahiyetine baktığımızda, dindar kesimlerin kendi içlerinde derin bir kırılma yaşadıklarını, ancak sağlıklı çözümler üretemedikleri için de özellikle özgürlükler ve hukuk konusunda sürekli mazeretler üretmek zorunda kaldıklarını görmek mümkün. Maalesef İslam toplumlarının yaşadığı travmanın izleri kolay silinmiyor, bu yüzden de insanlar İslam ülkelerindeki özgürlük fukaralığını bizzat yaşamalarına rağmen bu despotik fotoğrafı kendilerine bile itiraf edemiyorlar. Ve sonunda öfkelerini Batı demokrasilerine yönelterek rahatlamayı tercih ediyorlar.
Bu öylesine derin bir savrulma ki, özgürlük ve adalet kavramlarının İslam’ın evrensel mesajları arasında yer almasına rağmen, bu değerlerin Batı demokrasilerinin de temel ilkeleri olmasına öfke duyuyorlar. İşte bu zihni savrulma yüzünden dindar dünyada “Batı zaten kendine demokrat, Suudi Arabistan’ı nasıl İslam ülkesi olarak görürsünüz, İslam ülkelerinin liderleri Batı’nın kölesi” gibi hiçbir bilgi temeline dayanmayan bir söylem kirlenmesi yaşanıyor. Bir kere demokrasi, ülkelerin kendi iç hukuku ile ilgili bir durumdur. Yani ülkeler kendi halklarının hakkını-hukukunu, özgürlüklerini korumakla mükelleftirler. Daha somut olarak ifade etmek gerekirse, mesela Almanya’nın Türkiye’deki insanların haklarını ve özgürlüklerini korumak gibi bir yükümlülüğü yoktur. Ülkeler arası ilişkiler ise tamamen uluslararası hukukun alanıyla ilgilidir.
***
Düşünün ki, dindar dünya başta Suudi Arabistan olmak üzere İslam ülkelerinin büyük çoğunluğunun ‘Batılıların azat kabul etmek kölesi’ olduğu şeklindeki absürt bir tezden bile teselli arar hale gelmiş durumdadır. Talihsizliğe bakın ki bizzat dindarlar, Müslümanların kendi başlarına hukukun üstünlüğüne dayanan özgür ve adil bir yönetim modeli oluşturabileceğine inanmamaktadırlar. Eğer İslam’ın adaleti esas alan yaşanabilir bir dünya kurma öğüdünü esas alan bir düşünce disiplinini geliştirememişseniz, kimse size hazır bir devlet modeli ikram
etmez.
Maalesef Müslüman dünya zihni planda bir yenilenmeyi gerçekleştiremediği için, ütopik ‘İslam devleti’ hayalleriyle teselli bulmaya çalışmaktadır. Oysa yıllardır İslam toplumlarında pazarlanmaya çalışılan bu ‘İslam devleti’ idealinin elle tutulur somut bir temeli olmadığı gibi Kur’an’da ve Hz. Peygamberin sünnetinde de bu konuda bir hüküm bulunmamaktadır.
Dolayısıyla şu anda gerek Suudi Arabistan’da, gerekse diğer İslam ülkelerinde uygulanan sistemlerin adlarının bir önemi yok. Önemli olan hukukun üstünlüğünün tesis edildiği, özgürlüklerin teminat altına alındığı, şeffaflığın, eşitliğin ve liyakatin esas olduğu bir devlet modeli oluşturabilmektir.
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları


































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.12.2025
22.12.2025
8.12.2025
5.12.2025
3.12.2025
1.12.2025
26.11.2025
21.11.2025
19.11.2025
17.11.2025