Mehmet Ocaktan
İslam’ın evrensel mesajı adil olmayı ve adil yönetim oluşturmayı dinin esası olarak vazetmiş olmasına rağmen, Müslüman toplumlarda hukuka riayet eden adil yönetim modellerinin oluşturulamamasını nasıl izah etmek gerekiyor?
Geleneksel İslam siyaset kültürünün hemen bütün evrelerini incelediğimizde, hilafetin giderek saltanata dönüştüğü bütün İslam devletlerinin hemen tamamında ‘ortak aklı’, danışmayı ve uzlaşmayı esas alan İslam’ın Şura prensibinin farklı gerekçelerle askıya alındığını görürüz.
Hz. Peygamberin vefatından sonra iş başına gelen dört halife dönemi de tartışmaya açık olmakla birlikte, özellikle sonrasındaki Emevi ve Abbasi dönemlerinde ne yazık ki “Şura”yı esas alan ve de günümüz açısından pozitif örnek teşkil edebilecek adil İslami yönetim modelleri oluşturulamamıştır.
Kuşkusuz o dönemlerin şartlarında oluşan hukuk normlarını, günümüzün evrensel hukuk normlarının standartlarına göre değerlendirmek çok hakkaniyetli bir tutum olmayabilir. Bir kere henüz o dönemde kurumsallaşmış hukuki yapılar bulunmuyordu. Dolayısıyla o günün İslam devletlerinden evrensel ölçekte hukuk sistemlerinin oluşmasını bekleyemeyiz.
Ama İslam’ın temel ilke olarak vazettiği “Şura” prensibine neden işlerlik kazandırılamadığını sorgulayabiliriz. Eğer Müslüman dünyanın devlet yapılarında “Şura” prensibine işlerlik kazandırılabilseydi, belki de bugün hukukun üstünlüğüne dayalı İslam devleti örneklerini tartışıyor olacaktık, yani elimizde somut veriler olacaktı. Zira adil yönetimler kurabilmek için dinin temel ilkeleri son derece müsaitti ve hiçbir engel de yoktu, bu konuda Kur’an’ın emri de son derece açık: “Allah size, mutlaka emânetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adâletle hükmetmenizi emreder…” (Nisâ, 58)
Evet dinin Müslümanlara yüklediği görev budur, ama kabul edelim ki İslam toplumları bu görevi hakkıyla yerine getirememişlerdir. Maalesef elimizde adil yönetim örnekleri olmadığı için de “hukukun üstünlüğü” kavramı günümüzün dindarları açısından bile bir değer ifade etmemektedir. Bu yüzden de “hukuk” ve “adalet” kavramlarına yapılan vurgular bir demokrasi dayatması gibi algılanmaktadır. Aslında bu tutum sadece demokrasiye muhalefet değil, İslam’ın adil yönetim modeline itiraz anlamına gelmektedir. Biliyoruz ki İslam, demokrasi ya da başka bir yönetim modeli dayatmaz. Prof. Dr. Ali Bardakoğlu Hoca’nın ifadesiyle “Din açısından önemli olan adalettir, adaletin gerçekleşmesidir. Önemli olan haktır, hakikattir, doğrunun egemen olmasıdır, zulmün, haksızlığın olmamasıdır. Bunu kim sağlıyorsa İslam onu alkışlar, kim yapmıyorsa onu da karşısına alır.” (Yüzleşme, s.24)
Maalesef İslam uleması tarihsel süreç içinde, adil yönetim konusunda gerekli hassasiyeti göstermemiş, dolayısıyla görevini yapmamıştır. Kuşkusuz saltanat yönetimlerinde ulemanın, İslam’ın temel ilkelerini özgürce dile getirmeleri çok kolay değildi. Ama kabul etmek gerekiyor ki “Müslüman dünya neden adil bir yönetim modeli ortaya koyamamıştır?” sorusu gündeme geldiğinde, İslam ulemasının bu konuda ciddi sorumluluğunun bulunduğunu da kaydetmek gerekiyor.
Şurası muhakkak ki dört halife döneminden bu yana Müslüman dünyada hakim olan zihniyet genel olarak “hukuk”, “adalet” ve “Şura” gibi temel ilkelerin etrafından dolaşarak mevcut saltanat yönetimlerini meşrulaştırmayı tercih etmiştir.
Muhammed Abid El-Cabiri “Arap İslam Medeniyetinde Entelektüeller” adlı eserinde “Şura” konusunda ulemanın oluşturduğu bahaneleri “kalıcı geçici” olarak tanımlar. Abbasi halifesi Me’mun’un kendisine muhalefet eden ulemaya karşı Ehl-i Sünnet’in ileri sürdüğü “Müslümanları yönetecek bir yöneticinin bulunması” teziyle kendisini savunduğunu belirten Cabiri Müslümanların “Şura” meselesini nasıl kadük hale getirdiğini şöyle anlatıyor: “Müslümanlar dindar ve adil bir yönetici arkasında anlaşıncaya kadar dindar veya günahkar bu yöneticiye itaat etmenin gerektiğini dile getirmiştir. Bu arada gerçek bir olayı anlatsın ya da hayal ürünü olsun bu hikaye ikinci durumda bile ‘Şura’yı esas almayan ve gelecek ama gelmeyecek olanı ‘bekleyen’ mevcut yönetimi aklamak için kullanılan propaganda araçlarından biridir. Gelecek ama gelmeyecek olanı: Müslümanların imam olarak razı olacakları bir kimse üzerinde anlaşmaları... Bu, Raşid halifelerden günümüze kadar Müslümanlara hükmeden ‘kalıcı geçici’dir.” (s,137)
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.05.2025
14.04.2025
9.04.2025
4.04.2025
31.03.2025
24.03.2025
10.03.2025
11.02.2025
5.02.2025
23.01.2025