Mehmet Ocaktan
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın geçtiğimiz hafta Ombudsman kurumunda yaptığı konuşmadaki şu sözlerini her yazımın başına koyup bütün zihinlere nakşetmek istiyorum. Erdoğan aynen şöyle diyor: “Şikayetlerin çoğaldığı bir yerde, idare-i maslahatta ısrar halka zulmetmektir. Hikmet-i hükümet dediğimiz, yaptıkları sorgulanmayan, kerameti kendinden menkul devlet yönetimi artık geride kalmıştır.”
Evet aynen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın söylediği gibi “yaptıkları sorgulanmayan, kerameti kendinden menkul bir devlet yönetimi” olamaz. Ancak talihsizlik o ki “Partimiz hukukun üstünlüğüne dayalı yönetim anlayışının teminatı olacaktır” ilkesiyle yola çıkan AK Parti, ne yazık ki bugün bu temel ilkeden feragat etmiş ve başka bir iklime doğru yol almaya başlamıştır.
İşte tam da bu yüzden Cumhurbaşkanının, “sorgulanabilir devlet” konusundaki son derece isabetli tespitleri tekrar tekrar dillendirilmeli ve Türkiye 2002 yılında AK Parti’nin kuruluş ilkelerinde yer alan “hukukun üstünlüğü”ne dayalı demokratik hukuk devletine geri dönmelidir.
Çünkü tarihsel tecrübelerden de biliyoruz ki sorgulanmayan, eleştiriden muaf tutulan devlet giderek otokratik hale gelir ve kapalı toplum kaçınılmaz olur. Maalesef kapalı toplumlarda mekanizma başka türlü işlemektedir. Ve doğal olarak böyle toplumlarda devlete yönelik sorgulamaların önünü kesmek için yeni düşmanlar yaratılarak “beka” meselesi üzerinden insanlar başka türlü motive edilmektedirler.
Bilindiği gibi ünlü İngiliz romancı George Orwell 1984 adlı romanında sıradan insanların bizzat tanıma ayrıcalığına sahip olmadığı ve zaman içinde de müttefiklerle sürekli yer değiştiren düşmanlara karşı savaşmakla motive olan bir toplumu anlatır. İşte her duruma göre yeniden icat edilen düşmana karşı savaşma hali ve sürekli ondan nefret etme içgüdüsü, bütün toplum kesimlerinde bitmek bilmeyen bir öfke, mücadele hırsı ve güçlü kalma sebebi yaratır. Dolayısıyla insanlar, hiç bitmeyen bir düşman tanımı üzerinden “güçlü devlet” büyüsüyle motive edilirler.
Bu bitmek tükenmek bilmeyen düşmanlara karşı sürekli tetikte olma hali, aynı zamanda devletin her türlü güç kullanma hakkını meşrulaştırmanın da en önemli aracıdır. Dolayısıyla devlet ne kadar çok düşman yener ve yeni düşmanlara yönelirse ya da ne kadar çok yüksek sesle konuşarak etrafa korku salarsa, halk da kendini o kadar güçlü, haklı ve mutlu hisseder.
Tarihsel süreç içinde yaşanan tecrübeler göstermiştir ki; devlet sürekli düşmanlar yaratır, toplumu sürekli gerilim hattında tutmaktan hoşlanır ve öfke dozu yüksek bu nefretin yarattığı enerjiden beslenir. Tabi ki bu düşman yaratma politikalarının ürettiği en tehlikeli sonuç; devleti yönetenlere insan hakları ve özgürlükleri zapturapt altına alma ve muhalif sesleri susturma hakkı vermiş olmasıdır. Ve doğal olarak böyle bir toplumda iktidarların denetlenmesi, sorgulanması asla mümkün olmamaktadır.
Çağdaş dünyadaki örnekler göstermiştir ki sorgulanabilen, denetlenebilen devletler ancak demokratik hukuk devleti özelliği kazanabilirler. Ve en önemlisi de hukukun üstünlüğü, kuvvetler ayrılığı gibi evrensel prensipler üzerine inşa edilen devletlerin hakim olduğu toplumlar ancak “açık toplum” olma vasfına sahiptirler. Karl Popper’e göre de devlet, “sihirli güçlere karşı boynu bükük kabileci veya kapalı toplumdan insanın eleştirme yetilerini serbest bırakan açık topluma geçişte” aracı olmalıdır.” (1)
İngiliz siyaset felsefecisi Thomas Hobbes’un devletin örgütlenmesi konusundaki görüşleri de son derece dikkat çekicidir. Hobbes’a göre devletin amacı bireysel güvenliktir ve devlet sağladığı adil ortamla doğal insanın içindeki kibir, öç alma, savaş çıkarma halini engelleyerek kaosun olmadığı, güvenli, adil bir toplum yaratır. (2)
1-Karl Popper, Açık Toplum ve Düşmanları Cilt 1: Platon, Remzi Kitabevi, s.17.
2- Thomas Hobbes, Leviathan veya Bir Din ve ay Dünya Devletinin İçeriği, Biçimi ve Kudreti, Yapı Kredi Yayınları, s.127
Yazarlar
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.08.2025
14.07.2025
7.07.2025
30.06.2025
2.06.2025
26.05.2025
14.04.2025
9.04.2025
4.04.2025
31.03.2025