Mehmet Ocaktan
Yargının siyasetin rüzgarlarından korunması konusunda kuşkusuz çok sayıda yazılar yazıldı, değerlendirmeler yapıldı. Dolayısıyla aynı şeyleri tekrar etmek gibi bir niyet içinde değilim. İtiraf etmeliyim ki son dönemde demokratik değerler, hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı gibi konularda ifade edilen sözlerin, yazılan yazıların bir anlam ifade etmediğini gördükçe açıkçası fena halde karamsarlığa kapılıyorum.
Çünkü konuşması gerekenler konuşmuyor ve Türkiye giderek demokratik dünyadan koparak kendi içine kapanıyor. Mesela bu durumdan en çok endişelenmesi gereken iş dünyasının temsilcilerinin suskunluğa gömülmesi hiç hayra alamet değil. Ama neyse ki çok az da olsa yüreğimize su serpen sesler de yükselmiyor değil.
Bu çerçevede geçen hafta Koç Topluluğu’nun bayilerle buluşma, fikir paylaşımı yapma, yıllık hedefleri ve stratejileri belirleme toplantısında konuşan Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ömer M. Koç dünyadaki son toplumsal ve ekonomik gelişmelerle ilgili önemli değerlendirmeler ve tespitlerde bulundu.
Liberal ekonomik düzenin istikrarını yitirdiği bir ortamda;
Kapitalizmin, serbest piyasa ekonomisinin ve tam rekabetçiliğin beşiği olan Amerika’nın, gümrük vergilerini arttırarak içe dönük politikalara yöneldiğini, İngiltere gibi köklü demokrasi kültürüne sahip bir ülkede bile politikacıların, basiretsizlikleriyle sürüklendikleri Brexit sürecini daha da büyük bir kaosa dönüştürdüğüne dikkat çeken Ömer Koç,
böylesine şanssız zamanlarda; hukuki çerçeveyi ayakta tutacak; sağlam kurumsal mekanizmalara ihtiyaç bulunduğunu vurguluyor ve şu önemli tespiti yapıyor: “Her şeye rağmen; Amerika’da ve İngiltere’de; yargı ve denetleme mekanizmalarının siyasi baskılardan ari olarak işleyişini görmek; insanı bir nebze ferahlatıyor. Bu, önemle not edilmesi gereken bir husustur.”
Meselenin yargısal boyutu gerçekten çok önemli, bir ülkede iktidarların beceriksizlikleri olabilir, hatta devleti yöneten çılgın biri etrafı kırıp dökebilir de... Eğer yargının bağımsızlığı korunabilirse bu çılgınlık bir ölçüye kadar telafi edilebilir.
Son yıllarda demokrasimizin kalitesi, yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı konusundaki tartışmalar, esas itibariyle halen yaşamakta olduğumuz ekonomik ve toplumsal sorunlarımızın ana eksenini oluşturuyor.
Zira biliyoruz ki, modern dönemde yapılan çalışmalar iktisadi büyümenin demokrasinin kalitesi, yargının bağımsızlığı ile yakından ilişkili olduğunu ortaya koymaktadır. Kuşkusuz ekonominin performansı ağırlıklı olarak iktisadi faktörlere bağlıdır, ancak bu performansı salt ekonomi ile açıklamak eksik bir yaklaşım olacaktır. Daron Acemoğlu’na göre ekonomilerin sahip olduğu kurumsal altyapının en önemli unsurlarından biri demokrasidir. Çünkü demokrasi, ülkelerin ekonomik performanslarını doğrudan ya da dolaylı yollarla etkileyebilmektedir. (Daron Acemoğlu-J.A Robinson, Ulusların Düşüşü)
Kuşkusuz sürdürülebilir bir demokrasinin en önemli unsurlarından birisi kurumlardır, çünkü kurumların olmadığı ya da zaafa uğradığı toplumlarda ekonomik kalkınmadan söz etmek mümkün değildir. Ömer Koç’un da belirttiği gibi demokrasimizi üstün standartlara yükseltir ve kurumsal mekanizmalarını güçlendirirsek toplumsal huzur ve ekonomik refah için gerekli altyapıyı sağlamış oluruz.
Unutmayalım ki yargıyı siyasetten bağımsız hale getiremezsek, ne hürriyetleri teminat altına alabiliriz, ne de demokrasinin kalitesini arttırabiliriz. John Locke göre bir devlette en büyük tehlike olan despotizm, yasama organıyla yürütme organının tek elde toplanmasından doğar. Bundan dolayı hukuk devletinde organların birbirinden ayrılması gerekir. (Ahmet Arslan, Felsefeye Giriş, s.225)
Maalesef kuvvetler ayrılığı ilkesini demokrasimizin vazgeçilmezi haline getiremediğimiz için gerçek anlamda yargıda bağımsızlığı da sağlayamıyoruz. Bu yüzden yargı güven zaafı yaşıyor ve Türkiye, demokrasi liginde son sıralarda yer almaktan bir türlü kurtulamıyor.
Yazarlar
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"TKP 7. Kongresi "Üzerine Çözümleme ve Eleştirel Değerlendirme... 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUHiç ibret alınsaydı tekerrür mü ederdi? 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDöndün dolaştık yeniden ‘End game’ yokluğuna dayandık 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYeni aşama başladı mı? 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBarış sürecinde iç siyasetin sahne alma zamanı… 6.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURCHP’nin `Kürt Sorunu´, Kürtlerin sorunlarını çözebilir mi? 6.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALÜcret asgari, yoksulluk azami… 6.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERKanun önünde eşitlik 6.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen Çalıkuşu5 Aralık tecavüzü… 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRİşte faturalar: Şirketi kurduğu gibi ESK ile anlaştı! ‘Genç boğalar’ hep ondan alınmış 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTepki oylarını yönetmek başka, iktidar olmak başka 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir kongrenin düşündürdükleri… 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAdaletsizliğin böylesi 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANZor ve kırılgan sürece girdik! 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan‘Terörsüz Türkiye’ye evet ama mış gibi yaparak mümkün mü? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİTürkiye Yüzyılı okullarda zorbalığı niye durduramıyor? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBahçeli–Öcalan görüşse... 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciErdoğan ne zaman iktidara gelecek? 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergil“Hakikat Sonrası” dünya: “Post-truth” ne demek? 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBireysel borçluluk gerçekten düşüyor mu? 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezBüyüme Buysa Niçin Şikâyet Ediyorlar? 2.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUHaksızlık mı dediniz? 2.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞReel politika, pragmatizm, ilkesizlik, oportünizm batağında AKP 1.12.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.12.2025
1.12.2025
26.11.2025
21.11.2025
19.11.2025
17.11.2025
12.11.2025
10.11.2025
7.11.2025
5.11.2025