Mehmet Ocaktan
Şu bir televizyon kanalında “Bizim aile 50 kişiyi götürür, 3-5 bizim sitede de var, ben listemi yaptım” şeklinde hezeyanlarda bulunan başörtülü hanımefendinin cümlelerini duyduğumda, açıkçası içimden hiçbir tepki vermek gelmedi.
Çünkü son yıllarda buna benzer öylesine akıl dışı konuşmalar duyduk ki, her seferinde sadece “Allah’ım aklımı koru” demekten başka bir şey gelmiyor elimden...
Bu yüzden de ne yalan söyleyeyim ilk günlerde bu konuda yazı yazmanın gereksiz olduğu kanaatindeydim. Ancak sonra gördüm ki, esas mesele bu hanımefendinin söyledikleri değil, dindarların verdiği fotoğraf...
Hatırlayalım, o hanımefendi darbe tartışmaları bağlamında aynen şu ifadeleri kullanmıştı: “15 Temmuz kursağımızda kaldı. Yani yapamadık istediklerimizi. Boş bulunduk. Yani yanlış anlaşılmasın doğru anlaşılsın bizim aile şöyle bir 50 kişiyi götürür. Onu söyleyeyim. Biz çok donanımlıyız bu konuda maddi ve manevi olarak.
Biz liderimizin yanındayız. Asla yedirmeyiz. Ayaklarını denk alsınlar. Bizim hala sitede var 3-5. Benim listem hazır açıkçası.”
Bilindiği gibi bu hezeyanları dillendiren Sevda Noyan, geçmişte Fetullah Gülen’in eteğinden himmet dilenen Engin Noyan’ın karısı. ‘Ölüm listesi’ sapkınlığını doğru anlayabilmek için bu bağlantının bilinmesinde yarar var. Çünkü bu zihniyet yapısının mensupları, akıl ve iradelerini her dönem ya bir din tacirine, ya tarikat şeyhine, ya da siyasi bir lidere ipotek ederek ancak varlıklarını sürdürebilen fedai mangalarıdır.
Böyle bakıldığında bu tür insanlar akıl ve iradeden münezzehtirler, dolayısıyla söylediklerini çok da ciddiye almamak gerekir.
Esas problem, son dönemde kendilerini ‘dindar’ olarak tanımlayan kesimlerde yaşanan ahlaki çürümedir. Zira bir toplumda dindarlık bilincinin ne durumda olduğunu anlamak için dinin hayata, insanların davranışlarına nasıl yansıdığına bakmak gerekir. Maalesef günümüzde dindarlar, hayatlarını dinin evrensel mesajına göre değil, akıllarını teslim ettikleri şeyhlerine, liderlerine göre tarif eder hale gelmiş bulunuyorlar.
Evet itaat kültürünün yarattığı bir ‘ahlaki fukaralık’la karşı karşıya olduğumuz kesin. Ama meselenin daha can yakıcı olan tarafı, bazı dindar kesimlerin kin ve nefret savrulması yaşamalarıdır.
Covid-19 musibetiyle mücadele ettiğimiz son iki aylık süreçte yaşanan ahlaki savrulmalar karşısında insanın içinin acımaması mümkün değil. Demek ki ölümler, acılar, mağduriyetler bile artık bizim için bir anlam ifade etmiyor...
Düşünebiliyor musunuz kimileri sosyal medyada mermi kovanları resmiyle bir yerlere mesajlar yolluyor, darbe senaryolarının rüzgarına kapılan bir genç, Kemal Kılıçdaroğlu’nu hedef alarak “reise bir şey olur ya da darbe olursa, önce sizi öldürürüm” diyerek açıkça tehdit ediyor, bir başkası “Boğaz bu mevsim serin, yazın da derindir” ifadesiyle korku rüzgarları estiriyor. Ve milletin iradesini temsil eden bir vekil, Meclis’te hapisteki HDP’lilerin adı geçtiğinde, “ölsün” diye bağırıyor.
Bu fotoğrafa daha geniş bir perspektiften baktığımızda, son yıllarda siyasete hakim olan kutuplaştırıcı nefret dilinin toplumda nasıl bir tahribat yaptığını rahatlıkla görebiliriz. Eğer bu kadar ayrıştırıcı bir dil üzerinden siyaset icra edilmeseydi, bu ülkede insanlar kendi mahalleleri dışında yaşayanlara karşı böylesine kin ve nefretle bakmazlar ve onlar için imha listeleri hazırlamazlardı.
Bilelim ki ‘eşrefi mahlukat’ olmanın hikmetini kavrayamayan, ahlakı ve merhameti kaybeden insanların hayatlarının yaşatmaya değil, yok etmeye ayarlı olması kaçınılmazdır. Bu konuda Hz. Peygamberin şu hadisi hepimizin kulağına küpe olmalıdır: “İnsanlık, ilk günden beri bütün peygamberlerin üzerinde ittifak ettikleri bir söz bilir: Şayet utanmıyorsan, dilediğini yap.” (Buhari, ‘Edep’, 78)
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.05.2025
14.04.2025
9.04.2025
4.04.2025
31.03.2025
24.03.2025
10.03.2025
11.02.2025
5.02.2025
23.01.2025