Mehmet Ocaktan
Son yıllarda ülkenin başına gelenler karşısında artık şaşırma duygumuzu bile kaybettik.
Her gün Türkiye’nin kalite standartlarını azaltan, bugününden ve geleceğinden pek çok değeri alıp götüren “Artık bu kadarı da olmaz” dediğimiz ne kadar akıl ve izan dışı davranış varsa hepsini teker teker yaşıyoruz, ama hiç şaşırmıyoruz.
Hiç uzağa gitmeye gerek yok, özellikle dış politikada son üç yılda yaşananlara baktığımızda nasıl hafızalarımızı tahrip eden bir hal içinde olduğumuzu rahatlıkla görmek mümkün.
Mesela en son ABD Başkan adayı Biden’in Türkiye’ye ilişkin dangalakça sözleri karşısında yapılan tartışmaları ve bu sözlerden siyasal bir fayda umanları gördükçe insanın “Nasıl bir ülke burası Allah aşkına, akıl nimeti dağıtılırken acaba biz neredeydik” diyesi geliyor.
Tamam Biden şaşkaloz bir adam ve küstahça sözler söylüyor. Peki ilk önce iktidarın yüksek sesle “haddini bil Biden sen kim oluyorsun” demesi gerekmiyor muydu? Evet cılız da olsa bir tepki verdi; ancak içeride şahin, dışarıda nazik... Ama Cumhur İttifakı’nın mahallesinden muhalefete karşı yükselen sesler gümbür, gümbür... “İşte gördünüz, bu muhalefetin arkasında Amerika var...” benzeri ifadelerle ihanet suçlamaları havada uçuşuyor. Bu mudur mesele yani... Hele “yerel seçimlerde de böyle sonuç aldılar, Ali Babacan ve Davutoğlu’nu da ittifaka dahil ederek sonuç almak istiyorlar” benzeri hezeyanlar var ki, zerrece vicdanı olan herkesin yüzünün kızarması gerekir.
Oysa muhalefet “Biden haddini aşmıştır. Türkiye’de muhalefete destek verecek yegâne kaynak, millettir” diyerek son derece net ve sert bir ifadeyle gerekli tavrı ortaya koymuştur.
Ama iktidarın bu yerli ve milli kalemleri, Trump’ın bu ülkenin cumhurbaşkanına 2019 yılında gönderdiği mektupta “Sert adamı oynama. Aptallık etme!” şeklindeki haddi aşan küstah sözleri karşısında ne hikmetse “milli ve yerli” olmayı pek önemsememişlerdi.
Peki iktidar mahallesinin anlattığı bu “yerli ve milli” masallara şaşırdık mı? Hayır, çünkü onlar için “yerlilik” getirdiği, ya da getireceği oy kadar bir değere sahiptir, yoksa sadece dış güçlerin bir oyunundan ibarettir...
Nitekim başkanlığı kaybetme derdine düşen Trump’ın şu günlerde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan için söylediği yakışıksız sözleri karşısında, son derece suskunlar, ayrıca “yerli ve milli” olmaya hiç de niyetleri yok.
Cumhuriyetçilere yakınlığıyla bilinen Fox News kanalında Tucker Carlson’ın sunduğu Tonight programına konuk olan Trump yine skandal bir tavra imza attı ve Türkiye cumhurbaşkanı Erdoğan’ı Rusya lideri Vladimir Putin, Çin lideri Şi Cinping’le aynı kategoride değerlendirdi. Neden Biden’i değil, kendisini seçmeleri gerektiğini söylerken de “Şansları olsa bize çok daha kötü şeyler yapmak isteyen insanlarla uğraşıyoruz” ifadelerini kullandı. Bu arada “Erdoğan’la bir tek ben baş edebilirim” sözlerini sarfetmesi ise ayrı bir skandal... Yani demek istiyor ki: Putin’i de, Erdoğan’ı da, Şi Cinping’i de bir tek ben durdurabilirim...
Nereden bakarsak bakalım, bu küstahlıkları kabul etmek mümkün değildir. Bir kere Türkiye demokratik bir ülkedir, Çin ve Rusya gibi diktatöryal ülkelerle aynı kategoride yer almayı asla hak etmiyor. Evet bugün Türkiye dünyaya otoriter bir görüntü veriyor kabul, ama bu geçicidir. Nihai olarak Türkiye’nin istikameti demokratik dünyadır.
Şimdi esas sorulması gereken soru şu; iktidar mahallesinin “yerli ve Milli” cengaverlerinin Trup’ın küstahlıklarına karşı hiç mi söyleyecek sözleri yok, acaba bu durum kanlarına hiç dokunmuyor mu?
Susmaya devam ettiklerine göre, bu arkadaşlar Trump’ı anlayabilecek “vatanseverlik zekası”ndan bile mahrumlar herhalde...
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları






























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.11.2025
7.11.2025
5.11.2025
3.11.2025
27.10.2025
20.10.2025
13.10.2025
8.10.2025
6.10.2025
1.10.2025