Mehmet Ocaktan
Türkiye’de siyasetin tarihsel süreç içinde genel olarak çok ahlaki bir zeminde yürütüldüğünü söylemek ne yazık ki pek mümkün değil. Hemen bütün siyasi partiler muarızlarını engellemek adına ahlak dışı her türlü siyasal davranışı ve söylemi kendileri için hep mubah görmüşlerdir.
Ama şu da bir gerçek ki, bugünkü gibi siyaset hiçbir dönemde bu kadar kirli bir zeminde yapılmadı. Bu yaklaşımı abartılı bulanlar olacaktır elbette bunu anlıyorum, ancak özellikle iktidar cenahının muhalefete yönelik “hain’, ‘terör destekçisi” şeklindeki ithamları dikkate alındığında hiç de abartılı olmadığı anlaşılacaktır.
Maalesef, AK Parti’nin özgürlükçü ve reformist hedeflerinden vazgeçerek ‘yasakçı’ ve ‘kapalı Türkiye’ hayallerine kapıldığı günden bu yana Türk siyaseti zemin ve güven kaybetmeye devam ediyor.
Biliyorum bu çok umutsuz bir giriş oldu... Ama ne yapayım ki AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal’ın bir televizyon kanalında yaptığı akıllara zarar değerlendirmeler, insanın siyasetle ilgili kanaatlerini bir anda altüst edebiliyor. Mahir Ünal diyor ki: “Bugün imkanını bulduğunda, o gücü ele geçirdiğinde CHP 1940’larda, 1950’lerde yapmak istediği her şeyi, darbeci anlayışı, vesayetçi anlayışı hayata geçirecektir. CHP, ezanın Türkçe okunması fikrinden ve düşüncesinden vazgeçmemiştir. CHP, bu milletin değerleriyle inançlarıyla mücadele etme fikriden vazgeçmemiştir.”
Neredeyse 30-40 yıldır iktidarda olmayan bir parti ile ilgili ezberleri tekrarlamak eğer siyaset yapmaksa, bu ezberciliğe şapka çıkarmak lazım!
Talihsizlik o ki bugünkü AK Parti iktidarı, CHP’nin 1940’lı yıllarına çoktan döndü bile... Oysa Kemal Kılıçdaroğlu değişimci üslubuyla CHP’nin geçmişteki hatalarıyla yüzleşerek demokratik bir zeminde yol almaya çalışıyor. Ama AK Parti, genel başkan yardımcısının da altını çizdiği gibi, CHP’nin geçmişteki ‘vesayetçi’ ve otoriter misyonunu devralarak Türkiye’yi hızla 1940’lı yıllara götürüyor.
Hiç uzağa gitmeye gerek yok, iktidar daha iki gün önce Meclis’te Kitle İmha Silahlarının yayılmasının Finansmanın Önlenmesine ilişkin Kanun Teklifi’nin içine dernekleri de katarak yasalaştırdı. Artık şu andan itibaren İçişleri Bakanlığı terör gerekçesini kullanarak iktidarı eleştiren, farklı düşünen, kısacası iktidara yan bakan bütün sivil toplum kuruluşlarına hiçbir yargı kararı olmadan kayyım atayabilecek, sivil toplum kuruluşlarının, derneklerin faaliyetlerini askıya alabilecek ve de kapatabilecek.
İktidar cenahı bu yasanın sivil toplum kuruluşlarına yönelik olmadığını, tamamen kitle imha silahlarının finansmanıyla ilgili olduğunu iddia ediyor. Doğrusu sormak gerekiyor; Türkiye’de kitle imha silahlarını finanse edecek dernekler mi var? Eğer yoksa, bütün sivil toplum kuruluşları aynı torbaya konularak neden kayyım tehdidine maruz bırakılıyor?
Unutmayalım ki bugün ülkenin yönetiminde bulunan Cumhur İttifakı, bu yeni yasa yokken bile kendilerine yan bakan herkesi ‘terörist’ ilan etmekte bir beis görmüyorlardı. Doğrusu bu yasadan sonra sivil toplum örgütlerine, muhalif düşünenlere neler yapabileceklerini düşündükçe insanın tüyleri diken diken oluyor.
Bir başka vahamet de İçişleri Bakanı’nın değerlendirmeleri... Yeni Şafak yazarı Yusuf Kaplan, dernek ve vakıflara kayyım atanmasının yolunu açan yasayla ilgili “Ortam değiştiğinde sonuçları felaket olabilir” demesi üzerine İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun kendisini aradığını ve “STK’ların İslâmî çalışmalarını engellemesinin söz konusu olmayacağını söyledi” diyor. Oysa böyle bir teminatı siyasal iktidar veremez. Bu konudaki kararları ancak yasalar ve yargı verebilir. Yani bakan diyor ki biz iktidardayken bizimkilere bir şey olmaz, siz başkalarını dert etmeyin.
Kimse kusura bakmasın, sivil topluma getirilen bu kayyım düzeni kelimenin tam anlamıyla bir “28 Şubat” düzenidir. Dolayısıyla AK Parti sözcülerinin CHP ezberlerini tekrarlamasına hiç gerek yok, AK Parti çoktan 1940’lara döndü bile...
Yazarlar
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.09.2025
22.09.2025
19.09.2025
15.09.2025
12.09.2025
10.09.2025
8.09.2025
5.09.2025
27.08.2025
18.08.2025