Mehmet Ocaktan
Siyasetin, başörtüsünü “irtica” olarak gören arkaik zihniyetle, kendisine biat etmeyen başörtülüleri “vitrin mankeni” olarak gören zihniyet arasına sıkışması büyük bir talihsizlik.
Türkiye’nin gerek siyasi partileri, gerekse farklı toplum kesimleri arasındaki ilişkiler genel olarak bir tahammülsüzlük kültürü üzerinden şekillenmektedir.
Çok partili hayata geçtiğimiz ilk günden içinde bulunduğumuz ana kadar siyasi tarihimize baktığımızda gördüğümüz manzara ne yazık ki hiç iç açıcı değil. Siyasi partiler zaman zaman birbirlerini ihanetle, casuslukla, darbecilikle ve hatta “irticacı” olmakla suçlamışlardır. Ve ne yazık ki siyasetin tepesindeki bu keskin kavgalar, zamanla toplumda rövanşizm duygusunu besleyen zehirli bir iklime dönüşmüştür.
Özellikle ‘70’li, ‘80’li, ‘90’lı yıllar boyuncu ‘ilerici-gerici’, ‘yobaz’, ‘takunyalı’ yaftalamaları üzerinden ayrışan, kutuplaşan toplum kesimleri birbirlerine karşı adeta diş biler hale gelmişlerdir. Ortodoks yobazlığın zirve yaptığı 28 Şubat süreci ise toplumun önemli bir kesimine vebalı muamelesi yaparak Türkiye’de karanlık bir döneme imza atmıştır.
Tam bu işler bitti, artık herkes dersini aldı derken CHP’li eski bakan ve milletvekili Fikri Sağlar katıldığı bir programda “Türban irticai faaliyetlerin şeriat isteyenlerin üniformasıdır, ben yargılandığım zaman türbanlı bir hakimin karşısına gittiğimde benimle ilgili haklarımı koruyacağı ve adaleti yerine getirebileceği konusunda kuşkum var” ifadelerini kullanarak yeni bir yobazlığa imza attı.
Hukuk ve demokrasi kültürünün gelişmediği Türkiye gibi üçüncü sınıf toplumlarda başörtüsünü “irticai faaliyet” olarak gören Fikri Sağlar’la, “Üniversiteler neredeyse fuhuş evleri” diyen muhafazakar Prof. Ebubekir Sofuoğlu’nun ‘yobazlık’ ortak paydasında buluşmaları doğrusu bizi hiç şaşırtmıyor.
Çünkü demokrasi öncelikle bir kültür işidir, zihinleri ideolojik kalıplara göre şekillenmiş siyasetçilerin, öğretim üyelerinin, grupların ya da bireylerin demokratik bir davranış sergileyebilmeleri ne yazık ki pek mümkün olmuyor. Maalesef özellikle İslam ülkelerinde ”itaat” kültürüyle beslenen solcuların da, sağcıların da, İslamcıların da genetik kodları aynı şekilde demokrasiye müsait değil.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Sağlar’ın sözlerine yönelik eleştirileri Ortodoks solculara ve yaşadıkları çağı anlamakta zorlanan dindar kesimlere de adeta demokrasi dersi niteliği taşıyor. Kılıçdaroğlu’nun cevabı aynen şöyle: “Çağın neresindeyiz biz ya? Kişi başörtüsü takar takmaz o onun tercihidir. Benim görevim onun tercihine saygı duymaktır. Efendim hakim böyle olursa ya da şöyle olursa… Hakim hukukun üstünlüğüne ve vicdani kanaatine göre karar verirse gerçek anlamda hakimdir ve benim başımın üzerinde yeri vardır.” Kılıçdaroğlu’nun bu makul ve mantıklı değerlendirmesinin ardından Cumhurbaşkanı Tayip Erdoğan da Sağlar’ın başörtüsüyle ilgili sözlerine ilişkin, “Bu zat artık bu çağda yaşamıyor çok gerilerde kaldı” diyerek sert ifadelerle eleştirdi, ancak aynı konuşmada CHP Parti Meclisi’ndeki başörtülü üyeyi ima ederek “vitrin mankeni” ifadesini kullanması bütün kadınları derinden yaraladı.
Keşke Fikri Sağlar da Kılıçdaroğlu’nun değişim ve demokrasi çizgisini kavrayabilmek için biraz olsun gayret edip, yargıda esas problemin yargıçların kıyafetinde değil, hukukun üstünlüğünün sağlanmasında olduğunu anlayabilseydi...
Açıkçası eğer Sağlar’ın ‘irtica korkusu’nu yenmesine bir faydası olacaksa küçük bir katkı yapmayı isterim.
-Mesela iktidar mücadelesinde dinin araç olarak kullanılması gericiliktir.
-Yolsuzluklara, usulsüzlüklere ve rüşvete cevaz veren fetvalar üretmek gericiliktir.
-Din insanın özgür iradesini esas aldığı halde, insanlara hayat biçimi dayatmak gericiliktir.
-Hurafeleri, bilumum üfürükçülük faaliyetlerini din diye pazarlamak, yani din tacirliği yapmak gericiliktir.
-İster vakıflarda, ister kurslarda, isterse siyasi yapılarda olsun taciz-tecavüz ayıplarının üzerini örtmeye çalışmak gericiliktir.
-Ve 2021’e girdiğimiz şu günlerde Fikri Sağlar’ın başörtüsünden rahatsız olması gericiliğin dik alasıdır.
Eğer bu ülkede sağcısıyla, solcusuyla, İslamcısıyla-dindarıyla hep birlikte bu tür gericiliklere karşı sesimizi yükseltemezsek birlikte yaşamayı hak etmiyoruz demektir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.05.2025
14.04.2025
9.04.2025
4.04.2025
31.03.2025
24.03.2025
10.03.2025
11.02.2025
5.02.2025
23.01.2025