Mehmet Ocaktan
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi iktidar açısından fevkalade kullanışlı bir sistem. Parlamento da, yargı da, devletin bütün kurumları da rejimin tepesindeki tek kişiye bağlı. Yasaya da, yargı kararına da hiç gerek duymadan bir KHK ile istediğiniz kararı alabilir, istediğinizi yasaklar, istediğinizi özgür bırakabilirsiniz. OHAL uygulamasının daha sofistike hali bir bakıma...
Ancak bu sistemin iktidar açısından bir tek kusuru var, o da 50+1 mecburiyeti... İnsanların derin bir yoksulluk ve açlığa mahkum olduğu, AK Parti-MHP koalisyonunun Türkiye’yi pandemi sürecini en kötü yöneten ülkeler arasına soktuğu, dahası halkına aşı bile temin edemediği şu günlerde koalisyon ortaklarının derdi çok büyük...
Çünkü yönetilemezlik sorunu büyüdükçe koalisyon da kan kaybetmeye devam ediyor. İşte tam da bu yüzden AK Parti-MHP koalisyonunda telaşlı günler yaşanıyor. Ufukta iktidarı mutlu edecek güzel günler gözükmediği için, doğal olarak iktidar “sihirli formül” arayışına girmiş bulunuyor.
Önce ittifakın fikir babası ve de geri plandaki esas patronu Bahçeli, arka arkaya İYİ Parti lideri Meral Akşener’e “evine dön” çağrıları yaptı, arkasından Cumhurbaşkanı Erdoğan yerel seçimler öncesi “terör destekçisi” yakıştırmasında bulunduğu İYİ Parti’yi “yerli-milli” ilan etti ama bütün bu güzellemeler sonuç getirmedi.
Görüldü ki muhalefete yönelik “illet-zillet ittifakı” söylemlerinin toplumda zerrece bir karşılığı yok, ülkedeki kötü yönetim gerçeği devam ettiği sürece de koalisyonun oy kaybetmesinin durdurulması pek mümkün gözükmüyor. Dolayısıyla mevcut şartlarda koalisyonun önünde bir tek seçenek var; muhalefetteki “demokrasi ittifakı”nı parçalamak...
İşte şimdi Cumhurbaşkanı Erdoğan “ev ziyaretleri” hamlesiyle yeni bir arayış başlatmış bulunuyor. Erdoğan geçtiğimiz hafta Saadet Partisi Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Oğuzhan Asiltürk’ü evinde ziyaret etti ve çıkışta Asiltürk’le “seçim ittifakı”nı da ele aldıklarını söyledi. Saadet Partisi çevresi bunu “nezaketsiz” bir tutum olarak değerlendirdi. Çok doğaldır ki partinin kurumsal yapısını es geçerek arka kapıdan ortaklık arayışına girmek siyasi teamülleri zorlayan bir davranıştır. Ama şu da bir gerçek ki AK Parti-MHP koalisyonunun Saadet Partisi’ne şiddetle ihtiyacı var. Oy anlamında değil belki ama, Saadet’i “demokrasi ittifakı”ndan koparmanın sembolik değeri son derece önemli...
Çünkü Saadet Partisi “demokrasi ittifakı” içinde meşruiyet anlamında katma değeri yüksek bir duruma tekabül ediyor, özellikle de Temel Karamollaoğlu’nun nezaketli üslubu ve bilge tavrı taraflı-tarafsız bütün kesimlerin teveccühüne mazhar olmuş durumda. Herkese bağıran, parmak sallayan, kendileri dışındakileri “terörist” olarak gören Cumhur İttifakı’nın temsilcileri de biliyorlar ki Temel Karamollaoğlu gibi bir ismin muhalefet safında olması kıskanılacak bir durum.
Ama unutmamak gerekiyor ki Saadet Partisi ilkeli bir parti, dolayısıyla Oğuzhan Asiltürk istedi diye Cumhur İttifakı’nın mutluluğu için ilkelerinden vazgeçmesi beklenmemelidir. Eğer hatırlarsak, gerek 24 Haziran genel seçimleri, gerekse yerel seçimler öncesinde de Saadet Partisi’ne benzer teklifler yapılmış ve sonuç vermemişti. O günlerde bizzat Temel Bey’in ağzından mealen şu cümleleri hatırlıyorum: “Bizim hukukun üstünlüğü, hak-hukuk, adalet ve özgürlük gibi temel ilkelerimiz var. Bu ilkeler çerçevesinde herkesle birlikte olabiliriz, ama gördüğümüz kadarıyla AK Parti’nin artık böyle bir derdi yok.”
Eminim bugün de somut bir teklif gelse Karamollaoğlu yine aynı ilkeleri dillendirecektir. Ama Cumhur İttifakı hukuk, adalet ve özgürlük gibi değerlere itibar etmediği için doğal olarak böyle bir ittifak mümkün olmayacaktır.
Aslında AK Parti, bizzat AK Partilileri AK Parti’den temizlemeseydi, yola çıkarken hedef olarak koyduğu hukukun üstünlüğü, özgürlük ve adalet prensiplerinden vazgeçmeseydi, toplumun farklı kesimlerini ötekileştirmeden bütün Türkiye’yi kucaklayan hedeflerine sadık kalsaydı bugün yana-yakıla ortak arama derdine düşmeyecekti, dahası MHP’ye bile mecbur ve mahkum olmayacaktı.
Eğer milletle ittifak yapmaktan vazgeçip, korku siyasetiyle yönetme hevesine kapılmışsanız gideceğiniz yer demokratik ve sivil bir Türkiye değil, 1940’lardaki ‘tek parti’ Türkiye’si olacaktır...
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları


















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.11.2025
7.11.2025
5.11.2025
3.11.2025
27.10.2025
20.10.2025
13.10.2025
8.10.2025
6.10.2025
1.10.2025