Mehmet Ocaktan
MHP lideri Bahçeli’nin, Anayasa Mankemesi’nin Enis Berberoğlu, Osman Kavala gibi isimlerle ilgili verdiği hak ihlali kararları konusundaki şu sözleri karşısında endişelenmemek ne yazık ki mümkün değil: “Anayasa Mahkemesi milletin mahkemesi olmayacaksa, derhal kendini feshetsin, başındaki zat da gecikmeden istifa etsin.”
Görüldüğü gibi dünyaya ve hukuka meydan okumaya devam ediyoruz. Öyle anlaşılıyor ki ülke olarak altına imza koyduğumuz Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne de, Anayasa Mahkemesi’ne de ihtiyacımız kalmamış… Bilindiği gibi daha geçtiğimiz hafta ABD Dışişleri bakanlığı iş insanı Osman Kavala’nın “derhal serbest bırakılması” için çağrıda bulunmuş, Türkiye Dışişleri Bakanlığı da haklı olarak “Hiçbir devlet veya hiç kimse Türk mahkemelerine yargı süreçleri hakkında emir veremez” şeklinde sert bir cevap yayınlamıştı.
Kelimenin tam anlamıyla bağımsız ve egemen bir devlete yakışan cevap. Herhalde dünyada hiçbir egemen devlet, kendi ülkesinin yargı kararları konusunda başka bir devletin ima yoluyla bile olsa emir vermesini asla kabul edemez. Türkiye de aynen öyle yapmıştır.
Buraya kadar her şey normal. Evet Türkiye, anayasasında yazıldığı şekliyle bir hukuk devletidir, yargı da bağımsızdır... Ama uygulamanın hiç de öyle olmadığını Türkiye toplumu da, dünya da çok iyi biliyor. Rahip Brunson’un serbest bırakılma hikayesini eminim hepimiz hatırlıyoruz. O günlerde dönemin ABD Başkanı Trump’ın telefon ve hakaret dolu mektupları sonrasında PKK ve FETÖ’ye yardım-yataklıktan tutuklanan rahip Brunson serbest bırakılıp alelacele evine gönderilirken bu hukuk-siyaset ekseninde yaşanan garip hali hep birlikte seyretmiştik. Talihsizlik o ki şu ana kadar hepimizi yaralayan bu hukuksal zaafın hiçbir devlet yetkilisi tarafından henüz izahı yapılabilmiş değil.
Evet hiçbir ülkenin “bize yargı bağımsızlığı” konusunda emir vermesini elbette kabul edemeyiz, ama bu bize Türkiye’nin kapılarını özgür dünyaya kapatarak, evrensel hukuk normlarını yok sayma hakkı da vermez.
Zira bu ülkede son yıllarda telafisi mümkün olmayan öylesine hukuk faciaları yaşanıyor ki bizzat kendi insanlarımız bile hukukun üstünlüğü çerçevesinde yargının bağımsız işlediğine, adaletin tecelli ettiğine inanmakta zorluk çekiyorlar. Artık sembol haline gelen Osman Kavala davası, hukukun nasıl zorlandığının en bariz örneğidir. Hal böyleyken Türkiye’de hukukun üstünlüğünün düzgün işlediğine, yargının bağımsız olduğuna insanları nasıl inandıracağız?
Aslında mesele sadece başka ülkelerin bize hukuk ve demokrasi dersi vermeleri olsa, bunu rahatlıkla aşarız. Zaten uluslararası hukuk anlamında da böyle bir tavır asla kabul edilemez.
Ancak bizim esas problemimiz başka... Çünkü biz Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi bağlamında Anayasamızın 90. Maddesinde yer verdiğimiz Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) kararlarını tanımıyoruz.
Daha geçtiğimiz haftalarda AİHM’nin kararına, Avrupa parlamentosunun çağrılarına uymayacağımızı bütün dünyaya ilan ettik. Oysa bu karara uymak sadece Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nden kaynaklı bir yükümlülük değil, aynı zamanda anayasamıza göre bir yükümlülüktür.
Unutmayalım ki Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne (AİHS) taraf olmak, AİHM’nin yargı yetkisini tanımak anlamına geliyor. Çünkü Strasbourg merkezli Mahkeme, kararlarını AİHM’nin temelini oluşturan AİHS’yi referans alarak veriyor. Dolayısıyla bugün AİHM kararlarının “bağlayıcı olmadığını” söylemek eğer bilerek gerçekleri çarpıtmak değilse, derin bir hukuk cehaletinin ürünü olabilir ancak.
Bugün akıl ve mantıkla izahı mümkün olmayan bir tablo ile karşı karşıyayız, bir taraftan yabancı yatırım gelmesi için “hukuk reformu” vaadinde bulunuyoruz, bir taraftan da uzun tutuklulukların bitirilmesine karar veren AİHM kararlarını takmadığımızı söylüyoruz. İyi güzel de kararlarını uygulamayacaksak ne işimiz var AİHM’de?
Eyvallah büyük devletiz, kimsenin bize demokrasi ve hukuk dersi vermesine ihtiyacımız yok!.. İyi güzel de uzun süredir özgürlük ve demokrasi liginde “özgür olmayan ülkeler” statüsünde olmamızı nasıl izah edeceğiz... Çünkü hala en çok gazetecinin hapiste olduğu ülkelerden birisiyiz, AİHM’de en çok mahkumiyet alan ülkeler sıralamasında da ikinciyiz.
Hal böyleyken, Batı dünyasından yapılan “vatandaşlarımızı serbest bırakma” çağrısı karşısında hiç yüzümüz kızarmayacak mı?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.05.2025
14.04.2025
9.04.2025
4.04.2025
31.03.2025
24.03.2025
10.03.2025
11.02.2025
5.02.2025
23.01.2025