Mehmet TIRAŞ
Diktatörlerin ve darbecilerin “Küreselleşmeden” önce ne güzel bir dünyaları vardı…
Dünyadan kopuk ülkelerini keyfe keder zalimce yönetiyorlardı.
O talihsiz toplumlar da dünyanın her yerinde hayatı yaşadıkları gibi sanıyorlardı.
“İnternet yoktu.”
Ne var ki teknoloji emir dinlemedi ve sonunda internet ile, “Toplumların başına bela olan Allah’ın belası sosyal medya“ diye bir güç ortaya çıktı.
Küreselleşme ile diktatörlerin en büyük muhalifi sosyal medya oldu.
Halbuki,daha önce diktatörlerin her söyledikleri doğruydu aksini söyleyenler, kendilerine biat etmeyenler “vatan haini ve dış güçlerin uşağı” idi.
Kendilerine karşı siyasi mücadele verenler siyaset yapmaları şöyle dursun, yaşam hakkı bile tanımıyorlardı.
Muhalif olanlar ya hapishaneyi seçeceklerdi ya da ülkeyi terk edeceklerdi.
Ya da susacaklardı.
Feodaliteyi yok sayarak ortaya çıkan Sanayi çağında delikli demirin icat edilmesi nasıl mertliği bozdu ise…
Küreselleşme, muhalefet ile eşit yarışmayı ve eşit vatandaşlık hukukunu kabul etmeyen diktatörlerin korkulu rüyası oldu.
Mutlak iktidarları sallanmaya başladı.
Sanayi çağını kapatan yeni bir çağ açan ve teknolojisinin ucu açık olan,açtığı çağa ömür biçilemeyen “Küreselleşme” ,kendisine ayak uyduramayanları ve önüne çıkanları, sarp kayadan kopan bir sel gibi sürüklemeye koyuldu.
Yeni Çağ bireyi özgürleştirirken, “temel hak ve özgürlükleri evrensel bir değer olarak ortaya çıkarttı.”
“Ulus devletlerin” de sonunu getiriyor dünyayı da bütünleştiriyordu.
Küreselleşme Tarih açısından çok küçük bir dilim olan 30 yıl gibi kısa bir sürede, muhalefeti yok sayan; tek adam rejimleri olan Sosyalist blokun dağılmasında etkin bir rol oynadı...
Sovyetler Birliği ve sosyalist ülkeler dağılırken içinden farklı devletler ortaya çıktı ve bağımsızlıklarını ilan ettiler.
Örneğin, Yugoslavya’nın dağılmasının ardından, Bosna Hersek,Hırvatistan,Slovanya,Kuzey Makedonya, Sırbistan, Karadağ ve Kosova’dan oluşan, içinden 7 tane bağımsız devlet ortaya çıktı.
Küreselleşme, dünyanın dört bir yanında otoriter rejimlerin ve darbecilerin korkulu rüyası olmaya hız kesmeden davam etti.
2010 yılında adı Tarihe, “Arap Baharı” olarak geçen hareket, Kuzey Afrika’dan Orta Doğu’ya uzanan İslam ülkelerinde çok büyük kitlesel gösterilere, çatışmalara ve ölümlere neden olurken, bazı diktatörlerin sonunu getirirken, taşları da yerinden oynattı.
Acı ve ıstıraplara rağmen Tarih yol almaya devam ediyor.
Hayat eskisi gibi olmayacak bir menzile doğru yürüyor..
İnternetle ortaya çıkan “sosyal medya” aracılığı ile, milyonlarca birbirlerini tanımayan insanlar özgürlükleri için ortak mücadele verirlerken, deneyimlerini paylaşıp gündem belirlemeye başladılar.
Her birey yaşadığı ülkede nasıl yönetildiğini ve nasıl yaşadığını hem haberdar ediyor hem de öğreniyor.
İnsanlar özgürlük ve refah adına sosyal medya üzerinden örgütlenirken, tüm dünyaya da ortak muhabirlik yapar oldular.
Globalleşme, üç yüz yıllık sanayi toplumunun üretim biçimini değiştirmekle kalmadı, insanoğlunun tüm alışkanlıklarını ters yüz ederken,ezberini de bozdu.
Küreselleşmeyi kavrayamayanlar ve ayak uyduramayanlar; “Neo liberalizmin türettiği”, “Emperyalizmin yeni versiyonu” diyerek, düşünsel bir değeri olmayan, toplumda karşılık bulmayan propaganda yapar oldular.
İşin en üzücü yanı ise, kendilerini Marksist ve sosyal demokrat tanımlayan kişiler ve örgütlerin küreselleşmeyi, böyle okumaları…
Üretim tarzındaki değişimin ve üretimin içindeki bilginin gücünü yok saymalarıydı.
Diplomasızların ve liyakat sahibi olmayanların yönettiği bir ülkenin “Marksist” i de bu kadar olur deyip geçelim.
Küreselleşme nasıl ortaya çıktı gelin kısaca tarihçesini hatırlayalım:
“Bilgisayar 1946 yılında keşfedildi ve 23 yıl üzerinde çalışmanın sonucunda, 1969 yılında New York’ta 30 ton ağırlığında idi, vinçle beton bir binaya yerleştirilerek devreye sokuldu.”
Bilgisayar devreye girdiğinde çok hantal, fonksiyonu düşük bir yapısı vardı ve ilk önce arşivlemede kullanılmaya başlandı.
Ağırlığı 30 ton olan bilgisayarın bugün kullandığımız ortalama ağırlığı 200 gram olan akıllı cep telefonlarına dönüşeceğini kimse öngöremedi.
Küreselleşmenin süreç içerisinde, içinden doğduğu sanayi toplumunu devre dışı bırakacağını da, kimse tahmin edemiyordu.
Küreselleşme, doksanlı yıllara geldiğinde tüm dünyada; üç yüz yıllık sanayi toplumunun kavramlarını, kurumlarını, argümanlarını ve üretim biçimini devre dışı bırakırken, insanlığın alışagelmiş tüm ezberlerini bozuyor ve aynı zamanda sınırları da deliyordu.
Yeni Çağ, dünya vatandaşı olmak isteyen, özgürlükten ve refahtan yana olan insanları; inancının esiri, ideolojisinin körü olmaktan kurtarırken, objektif düşünen insanlara sınırsız bir ortam yaratıyordu.
Çünkü:
“Küreselleşme ya da globalleşme, ürünlerin, fikirlerin, kültürlerin ve dünya görüşlerinin alış-verişinden doğan bir uluslararası bütünleşme sürecidir.”
Küreselleşme ilk önce kendini üretim ve iletişimde gösterdi.
Cep telefonunun devreye girmesi iletişimde inanılmaz bir zaman tasarrufu yarattı.
Cep telefonu çok büyük modern bir sektör oldu.
Dünyayı değiştirdi.
Ülkemizde an itibarı ile 80 milyon insanın cep telefonu kullanması ile, cep telefonu satan, teknik servis hizmeti veren binlerce iş yerlerinin açılması ve binlerce insanın da, yeni ekmek kapısı oldu.
Sanayi toplumunda üretimin içinde payı olmayan “Bilgi” globalleşme ile üretimin değişmez temel girdisi olurken.
Bilgisayar insanların olmazsa olmazı oldu.
Bilgi, üretimde kullanıldıkça kıtlığı çekilmeyen ve kısa sürede zenginlik yaratan bir sermayeye dönüştü.
Bilgi, süreç içerisinde üretimin içindeki payı yüzde 90’lara dayanırken, geri kalan yüzde ise enerji, teknoloji ve insan gücü olarak yer alıyor.
Sektörlerde insansız robotlarla üretim yapılmaya başlandı.
Feodaliteyi reddederek ortaya çıkan ve insanoğlunu makinelerle tanıştıran, kara sapandan kurtaran, üç yüz yıllık sanayi toplumu sürecinde; insanlığın yarattığı, “toplam katma değer 10.5 Trilyon dolar” idi.
Küreselleşme ile insanoğlunun son 35 yılda dünyada yarattığı toplam katma değer ise “75 Trilyon doları” buldu ve artmaya da devam ediyor.
Sanayi toplumunda toplumların zenginliğinin ölçüsü “Çelik Üretimi” iken.
Bilgi çağında toplumların zenginliğinin kriteri “AR-GE” oldu.
Globalleşme ile:
“Bilgi sermaye,
Para plastik,
Anahtar şifre,
Güvenlik görevlisi kamera, antensiz ve kablosuz teknoloji hayatımıza hükmetmiş durumda.”
Bu çağda İnternetsiz üretim yapmanın,iletişim kurmanın ve hizmet vermenin imkansız olduğu bir süreci yaşıyoruz.
Sanayi sürecinde elektriğin olmadığı yerde “jeneratörle” işinizi görebiliyordunuz.!
Ama bu çağ da “internetin” boşluğunu dolduramıyorsunuz.
İnternet yoksa bankalar çalışmıyor, uçak kalkmıyor, Tren hareket etmiyor, borsa işlem yapamıyor ve kısacası hayat duruyor.
Diktatörler kendilerini ifşa eden interneti kesemedikleri için “sosyal medyaya Allah’ın belası” diyorlar.
Küreselleşme sadece üretim ve İletişim de değişiklikle kalmadı doğal olarak eğitim sistemini de değiştirdi.
Eğitimin, ”Öğretmensiz bir öğretiye, okulsuz bir topluma doğru evrildiğini”, Kovid-19 sürecinde daha iyi anladık.
Hissettik..
Gördük.
Okulların kapalı olduğu süreçte; çocuklara adına on-line denilen uzaktan eğitim sistemi ile evden eğitim verilmeye başlandı..
Peki, toplum olarak böylesi baş döndürücü gelişen bu çağa ayak uydura biliyor muyuz?
Üzülerek kabul edelim ki kaplumbağa hızında ilerliyoruz.
57 İslam ülkesinde yaşayan insanların yüzde 54’nün okur-yazarlığının olmadığını, Astana’da bir toplantıda Partili Cumhurbaşkanı Erdoğan söylüyordu.
Yarısının okur-yazarı olmayan bir toplum bilgi çağının teknolojisini nasıl kullanacak?
Biz bu çağın teknolojisi olan Bilgisayarın parçası “ÇİP” i hala üretemiyoruz.
Bilgi ekonomisinde istenilen düzeyde olmayınca, bilgiye dayalı üretimde ve ihracatında da etkili olamıyoruz.
Bilgi çağında ortaya çıkan adına da yeni çağın sınıfı diye adlandırılan “Prekarya” sınıfından toplumun çok büyük bir kesimi, habersiz olsa da…
Aslında hepimizin etrafını prekarya sarmış durumda.
Evden işe gitmeden onlayın yöntemi ile yani uzaktan bilgisayar üzerinden işimizi yapmamız,e-gazetecilik,e-ticaret,e-bankacılık,e-alış-verişler, toplumun her kesimini sarıp sarmalamış durumda.
Türkiye’de çalışabilir nüfusun yüzde 70’i hizmet sektöründe çalışıyor.
Küreselleşme ile her şeyin tozpembe olduğunu da söyleyemeyiz.
Başta gelir dağılımındaki adaletsizliğin yanında, demokrasi karşıtı diktatörlerin, sandık yoluyla iktidara geldiğini de görüyoruz.
Hindistan,Macaristan,Türkiye ve Latin Amerika ülkelerinde olduğu gibi seçimle gelip diktatörlüğü seçen siyasiler yok değil.
Bu diktatörler iktidarlarını “Tanrının iktidarı olarak görseler de”, “Bize Allah yanlış yaptırıyor deseler de” küreselleşme karşısında mutlak iktidarlarını sürdüremiyorlar.
Latin Amerika ülkelerinde verilen özgürlük ve refah mücadelesinin sonuçları bunu gösteriyor.
Değişimden ve özgürlükten yana olan partiler ülkelerinde iktidara gelmeye başladılar,Şili,Peru,Honduras,Kolombiya,Bolivya ile sürdü..
Bunun en son örneği Ekim ayında Güney Amerika’nın en büyük ülkesi Brezilya’da seçimler oldu.
İktidarını “Tanrı’nın iktidarı” olarak gören faşist jair Bolsonara sonunda,solcu lider LULA karşısında seçimi kaybetti.
Globalleşme ile ortaya çıkan tabloya baktığımızda dünyanın küçük bir köye dönüştüğünü görüyoruz…
Küreselleşme: “Demokrasiyi gideceği yere kadar bindiği bir tramvay olarak gören sivil diktatörlerin, bize yanlışı Allah yaptırıyor diyerek,mutlak iktidarlarını sürdürmek isteyenlerin, kılıçla elma soyanların, korkulu rüyası olmaya devam ediyor.”
Sıra bizde bekle Haziran geliyoruz.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
18.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
2.06.2025
26.05.2025
19.05.2025
16.05.2025
12.05.2025
5.05.2025
28.04.2025