Mehmet TIRAŞ

O, “SİLAHSIZ HAK ARAYAN HALKLARIN KAHRAMANIYDI”
6.12.2022
463

Bizim medyamız istenildiği kadar yer vermese de, demokratik dünyanın gündemini belirleyen bir kahramanı yazmasam olmaz.

O insanlığın yüz akıydı.

Gandi’den sonra silahsız özgürlük mücadelesi verenlerdendi.

0 Hayatının 95 yılının 27 yılını ırkçılığa karşı verdiği mücadelenin karşılığı olarak, cezaevlerinde ve işkence zindanlarında geçirdi.

Mücadelesinde ömrü boyunca  silaha başvurmadı.

27 yıllık mahpusluğundan bir gün olsun söz etmedi ve kendini mahkum edenlerden intikam almanın peşine düşmedi.

Düşmanına ilk elini uzatan o oldu.

Düşmanı elini uzattığında ilk önce yaptıklarının hesabını ver demeden, onun elini yıllarca görüşmediği dostunun elini sıkar gibi dostça  sıktı.

Düşmanınla aynı ülkede yaşamak istiyorsan barışmak zorundasın tezini savundu.

O ancak böylelikle “ortağın haline gelir” diyor ve tüm yaşadıklarını unuturcasına samimi davranıyordu.

“Öğrendim ki diyordu, cesaret, korkunun yokluğu değil, korkuyla mücadele edip üstesinden gelmekmiş, diyerek korkunun düşman yarattığına dikkat çekiyordu.”

Hiçbir zaman biz ve onlar diye ayırmadı,hepimiz dedi, “renklerin bir ırkçılık değil” bir zenginlik olduğunu savundu.

Kendine yapılan haksızlıkları bir gün olsun mağduriyet politikasına dönüştürmedi, kendilerine haksızlık yapanları bağışlayıcı oldu.

Irkçılığın, intikamsız bir insanlık anlayışıyla yok olacağına,barışın ancak  düşmanın elini sıkarak sağlanacağını,kiminle savaşıyorsan onunla barışılacağını  bilen ve  inanan  biriydi.

Bu dünyada merhamet gösterirseniz,öç alarak elde edeceklerinizden çok daha fazlasını kazanırsınız,diye bağışlayıcı olmanın önemine dikkat çekiyordu.

Eğitimin bireylerde ve toplumlarda toplumsal sorunların çözümünde belirleyici bir güç olduğunu, yaşamı boyu savuna geldi.

Çünkü o ceza evine girdiğinde genç bir avukattı kendini eğitimli olarak yeterli görmüyordu,posta yoluyla Londra’dan hukuk eğitimi almaya başladı.

Daha sonra “eğitimin dünyayı değiştirecek kullanılabilir çağımızın en güçlü silahı” diyordu.

O kadar bağışlayıcıydı ki,aklından şüphesi var bu adamın dedirttirecek kadar cömertti.

Kimden bahsettiğimi merak ediyorsunuz ve merak etmekte de haklısınız!..

O,silahsız özgürlük mücadele veren ömrünün üçte birini mahpuslukta geçirmiş bir  kahramandı.

Üç yüz yıllık Güney Afrika ırkçı rejimine son vermek için kendini hapislerde çürüten, düşmanı ile ülkede barışı sağlamak için iktidar ortağı olmasını isteyen;seçimle Güney Afrika’nın ilk siyahi Cumhurbaşkanı olan kişi…

“Nelson Mandela” dan  başkası değildi.

Mandela Güney Afrika Cumhurbaşkanı seçilince Rohben Adasında tutuklu bulunduğu hapishanede, beyaz gardiyanların siyah mahkûmları maruz bıraktığı aşağılayıcı bir ceza vardı.

Siyahi mahkûmlara çukur kazdırıp içine atıp üzerlerine işedikten sonra,tekrar çukuru doldurtuyorlardı.

Böyle bir insanlık suçunu Güney Afrika’nın yaşamından çıkartmak için; Güney Afrika Başkanlık Sarayı’nda verdiği ilk resmi devlet yemeğine Mandela,bu insanlık suçunu uygulayan beyaz gardiyanlardan bazılarını davet etmesi, istisnai bir ruh zenginliğinin dışa yansımasıydı.

2005’de Londra’daki Tarafalar Meydanında “Yoksulluğu ve Irkçılığı Tarih Yap” mitinginde, 20 bin kişinin karşısına çıktığında,Bob Geldof  Mandela’yı ‘dünyanın Başkanı’ diye takdim etti.

Mandela’da dünyanın başkanı gibi konuştu:

“Yoksulluğu ve ırkçılığı bitirmek bazen büyük bir nesle nasip olur,siz de o nesil olabilirsiniz, diye kalabalığa böyle sesleniyordu.”

Mandela sadece inanmıyordu aynı zamanda her konuştuğu ortamda insanları inandırıyordu.

O, üç yüz yıllık Güney Afrika da ki ırkçı rejime son vermiyor, tüm ırkçılığa karşı büyük bir önder olarak anılırken, aynı zamanda Nobel Barış Ödülünü de alıyordu..

Darbeci Kenan Evren’in Türkiye’nin kendisine vermek istediği “Atatürk ödülünü” reddederken, darbeci birinin elinden ödül almam diyordu.

O Kara Afrika’ya ve hiçbir kıtaya sığmayacak kadar Küresel bir direnişçi olduğu gibi; aynı zamanda; bir büyük barışçı ve zamanın ruhunu, hayatın temposunu okuyan unutulmaz bir Marksist bir  değişimciydi.

Küreselleşemeye karşı çıkanlara çok ilginç bir örnekle karşılık veriyordu; değişime karşı çıkmak mevsim dönüşümlerine ve doğanın kanunlarına karşı gelmek gibi, bir saçmalık olur diyordu.

O meşhur Rüzgâr ve güneş hikâyesini anlatırdı:

“Rüzgar ve Güneş hangimiz daha güçlüyüz diye bahse tutuşur,İddia,yolda yürüyen adamın paltosunu kimin çıkartabileceği..

Rüzgar estikçe eser,estikçe adam paltosuna sımsıkı sarılır, paltosunun düğmelerini kapar, paltosunun yakasıyla boğazını da kapar, kemerini de  bağlar.

Sıra Güneşindir, bulutun arasından kendini hafifçe göstermesiyle adam düğmelerini çözer,güneş tepeye gelir, adam kurtarır kendisini paltosundan.”

Gezegenlerin en büyüğü ve etkileyicisi güneş olduğu gibi, Mandela’da insanlığın en büyük barışçısı ve bağışlayıcısının yanında; değişimin ve özgürlüklerin ışığı olarak bu dünyaya bir insanlık dersi vererek aramızdan göç etti.

Mandela bir makaleye ve bir kitaba,bir filme ve belgesele sığmayacak kadar büyük bir insandı,bizde ölümü üzerine düşüncelerimizi kısaca anlatmaya çalıştık.

Mandela 27 yıllık mahpusluk hayatından kendine yapılan işkenceden bir tek olsun yakınmazken, bizde dört aylık tutukluluğunu her ortamda kendisini dinleyenlere ezberlettiren ve dilinden düşürmeyen,kendini asrın özgürlük mahkumu gibi gösteren, Erdoğan’ın dikkatine sunalım dedik.

Mandela düşmanları tarafından ayakta karşılanıp önünde ceket iliklettiren, güç zehirlenmesine yakalanmayan, övgüyü doğallığı içinde kabul eden abartısını da reddeden biriydi.

İkinci defa kendisine Cumhurbaşkanı teklifini kabul etmeyerek,gözlerden ve medyadan uzak mütevazi bir hayatı seçti ve  hem de doğduğu köyünde hayata gözlerini yumdu.

Not:”1918 yılında doğan,5 Aralık 2013 yılında aramızdan ayrılan,8 Aralık 2013 Tarihinde Nelson Mandela’nın ölümünün ardından yazdığım makalemi. Mandela’nın ölümünün 9’cu yılında tekrar paylaştım.M.T.”                      

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar