Mehmet TIRAŞ
Sivil toplum:
”Bütün varlığını ve anlamını devlet karşısında kazanan bir kavramdır.
Sivil itaatsizlik hareketi içinde askerin olmadığı, devlete rağmen ortaya çıkan, haksız uygulamalara hukuk üstünden ve evrensel değerlerden yaklaşan; bütün yasal yolları denedikten sonra girişilen yasadışı bir eylemdir.
Ancak yasadışı derken, eyleme girişmek ilke olarak yasadışı örgütlenmeyi, ya da eylemi savunmak değil,aynı zamanda bu eylem toplumsal demokratik bir taleptir ve eylem şiddete yönelmedikçe, yasadışı anlamına da gelmez.
Sivil itaatsizlik, “Anayasanın” ihlal edilmesi veya toplumsal taleplerin yok sayılmasında, kanunların demokratik taleplerin karşısında yetersiz kalmasında devreye girer.
İktidarlar toplumsal sorunları çözemedikçe, sivil itaatsizlik hareketlerini yasadışı gösterseler de, bu hareketler meşru bir eylemdir.
Sivil itaatsizlik gizli değil aleni-açık toplumun önünde yapılan bir eylemdir.
Demokrasilerde sivil itaatsizliğin asli özelliklerinden başında gelen ise şiddeti reddetmesidir.”
Biz toplum olarak yakın tarihimizde sivil itaatsizlik hareketini “Gezi olayları” ile yaşadık…
Gerçek özgürlüğün sahiplerinin ortaya çıkmadığı bir ülkede, “temel hak ve özgürlükleri savunan, çoğulculuk kavramını referans alan,bir sivil toplum eylemi de olmuyor.”
Sivil toplum bir kitle örgütü olduğu gibi aynı zamanda kendi içinde bir koalisyondur, farklı kültürleri ve düşünceleri barındırır.
Bizde de sürüsüne bereket adına sivil toplum dediğimiz; ”işçi ve memur sendikaları, meslek,iş veren ve esnaf kuruluşları” var ama sivil toplum demeye de şahit ister.
Bizdekilerinin neredeyse tamamı devlet güdümlüdür ve devleti yönetenler izin vermezse, eylem yapmak şöyle dursun, basın açıklaması bile yapamazlar.
Mevcut Memur sendikalarının üyelerinin “sendika aidatlarını” devlet ödüyor.
Ekmek elden su gölden misali,“memur sendikalarında aidatların akıbeti veya sendikacıların huzur hakkı gündeme bile gelmiyor.”
Üyelerinin aidatını devlet ödüyorsa, ona sivil toplum denir mi?
Ya işçi sendikaları çok mu farklı?
İşçi sendikaları da işçilerin ödedikleri aidatları denetletmedikleri gibi, sendikacıların kendi aralarında “ballı kaymak” dedikleri huzur haklarını, bir sır gibi üyelerinden ve kamuoyundan saklarlar ve kaç lira huzur hakkı aldığını işçiler bilmez.
Türkiye’de sendikacılık ve esnaf kuruluşları yıllarca yöneticilerin birer geçim kapsısı olurken, milletvekili olmak için de buraları bir sıçrama tahtası olarak kullanırlar.
Adına sivil toplum dediğimiz örgütlerin binlerce üyesi var ama kongrelerini 150-200 delegeyle yaparlar.
Demokratik olmayan bu delege sistemini hiçbir örgüt değişmesini istemiyor.
Tüm işçi ve memur sendikalarında, Esnaf, Ticaret ve sanayi odalarının başında sınırsız görevde kalıyorlar.
Örnek olarak TOBB ‘liginin başkanı olan Rıfat Hisarcıklıoğlu, kesintisiz 22 yıldır TOBB’un başında bulunurken, iktidarında en güçlü destekçisidir.
Bizdeki sivil toplum örgütleri, devlet refleksli hareket ettikleri için;özlük hakları için ücret sendikacılığı yaparlar ama toplumun farklı kesimlerinin talepleri karşısında üç maymunu oynarlar, ”Demokrasi ve hukuku” savunmazlar.
Örgüt içi demokrasi isteyenleri yönetimde olanlar muhaliflerini, bölücülükle hatta terör örgütü üyesi olmakla suçlarlar…
Hedef gösterdikleri bu kişilerin hayatlarını karartırlar yaşamlarını alt üst ederler.
Bu örgütlerin bazı yöneticileri askeri darbeleri savunan, askeri hükûmetlere bakan veren işçi sendikaları vardır.
Evrensel tanımını yaptığımız sivil itaatsizlik hareketine, bizdekilerinin hiçbirinin benzerlikleri var mı?
Garip olan, bizdeki sivil toplum örgütlerinin küreselleşmeden bir haber olmaları ve hala sanayi toplumunun kavramları, kurumları ve argümanları üzerinden sorunlara çözüm aramalarıdır.
Savaştan kaçıp ormanda kayıp olmuş Japon askerleri gibiler.
”Demokrasi ve Hukuk” toplum kesimlerinin ortak paydası olmadığı sürece…
İktidara gelen siyasiler kendilerine biat etmeyen toplumun muhalif olan her kesiminin önde gelen kanat önderlerini, gazetecileri, yazarları ve entelektüelleri:
”Omlet yapmak için kırılması gereken yumurtalar “olarak görürken, etkisiz hale getirmeye de devam edecektir.
Böyle olunca da…
Bizde toplum talep etmeyince evrensel anlamda bir sivil itaatsizlik hareketi de ortaya çıkmıyor…
“Devleti Yönetenler” ülkeyi yönetmekte zorlanmıyorlar ve uzun dönem iktidarda kalıyorlar.
Olanda yoksul halk kitlelerine oluyor…
Bu ülkede değişmeyen ve vatanını çok seven siyasetçi, silahlı ve sivil bürokrasi zenginleşirken, vatandaşa düşen ise, hukuksuzluk, açlık ve yoksulluk kader olarak kabul ettirilip, şükür çektiriyorlar.
“Ordu ile siyaset yapan siyasi gelenek bizde bozulmadıkça, mafyayı iktidar ortağı yapan bir siyasi anlayış iktidarda olduğu sürece…”
Toplum olarak bizim kaderimiz “demokrasi ve hukukla” kesişmeyecek.
Sivil toplumun ortaya çıkışı toplum kesimlerinin “zenginlik ve özgürlük talepleriyle” ortaya çıkıyor.
Gelecek yazımda, sivil toplumun tarihsel olarak ortaya çıkışı ve tartışmaları üzerine devam edeceğim.
Yazarlar
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel’e saldırı aydınlatıldı mı şimdi? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDış politikada rasyonel zemin 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKomisyon Suriye’yi, Suriye İsrail’i, İsrail Trump’ı…. 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluHerkes sözünden sorumludur; 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilFanatizm ve inancın siyasallaşması 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBüyük Türkiye hayali böyle bir hayal miydi? 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin diğer dertleri… 10.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.09.2025
15.09.2025
1.09.2025
25.08.2025
22.08.2025
18.08.2025
11.08.2025
4.08.2025
28.07.2025
21.07.2025