Mehmet TIRAŞ

VAKIFLAR,DERNEKLER, KURAN KURSLARI…
11.12.2023
736

AKP döneminde vakıf ve dernek sayısının patladığını görüyoruz.

İçişleri Bakanlığının verilerine göre:

-21 yılda 27 bin yeni dernek ve bin 282 vakıf kuruldu.

-2001’de dernek sayısı 74 bin 127 iken…

-2023 yılında toplam dernek sayısı 101 bin 132’ye çıkıyor.

-Derneklerin yıllık geliri 52 bin 59 milyar TL.

-1282 Vakıf kuruldu.

-2001 yılında vakıf sayısı 4 bin 566 iken…

-2023 yılında vakıf sayısı 5 bin 848’e çıktı.

-Vakıfların yıllık geliri ise 90 Milyar Lira.

-Yılda  toplam 142 Milyar TL’yi  yöneten “derneklerin ve vakıfların” ne kadar ne denetleniyor, hep sorulmakta.

Son on yıldır iktidara yakın dernekler ve vakıflar hep tartışma konusu oldu.

AKP döneminde açılan dernek ve vakıfların yönetiminde ağırlıklı olarak AKP’liler var.

Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan  Türkiye Gençlik Vakfı(TÜGVA) yöneticisi.

Kızı Sümeyya Erdoğan Bayraktar’ da  Kadın ve Demokrasi Vakfı(KADEM) yönetiminde.

Partili Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından bu kurumların birçoğu vergi muafiyetinin dışında tutuluyor.

Erdoğan görev süresince aralarında İsmailağa Camii ilim ve Hizmet Vakfı, Işık cemaatine ait İhlas vakfının da içinde olduğu 73 vakıf ve derneğe, vergi muafiyet hakkı tanıdı.

AKP döneminde açılan bazı dernek ve vakıflar aynı zamanda, vergiden muaf olmaları ve İçişleri Bakanlığından izin almadan para toplama  yetkisine sahip oldukları da  iddia edildi.

iktidara yakın “Dernek ve Vakıfların, İktidarda olan Belediyeleri tarafından da milyon liralarla desteklenip beslendiği, sadece İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından yıllarca ortalama ayda 800 milyon lira destek gördüğü, Belediye Başkanlığı muhalefete geçince ortaya çıktı.”

AKP’nin son “on yıldır eğitim anlayışını”, “din ve mezhep”  ağırlıklı siyasetini, Diyanet İşler Başbakanlığı üstünden yürüttüğünü görüyoruz.

AKP iktidarında Diyanet İşler Başkanlığına(DİB) para yetiştirilemiyor.

 DİB’in bütçesi 2023 yılında 36 milyar Lira iken…

2024 yılı bütçesi 91.8 milyar liraya çıktı.

DİB’in bütçesi 7 bakanlığın bütçesine eşit durumda.

DİB’in Personel sayısı da Milli eğitim ve Savunma bakanlığından sonra üçüncü sırada ve 145 bin personeli var.

DİB’nın  2024 yılı bütçesinin 77 milyar 577 milyon 847 bin TL’si, personel giderleri için kullanılacak.

DİB’ nın verilerine göre  cami sayısı 89 bin 815, bu camilerin aynı zamanda birer Cami dernekleri var.

Dernek yöneticileri huzur hakkı da alıyorlar ve huzur hakları kongrelerinde belirleniyor.

Birde bu derneklere bağlı Cami ve kuran kurslarına yüzde ile bağış toplayan elemanları var.

 Bu elemanlar genelde para topladıkları kesim pazarcılar ve küçük esnaftan oluşuyor. Toplanan paraların nasıl harcandığı veya denetlenmediği yani akıbeti bilinmemekte.

Diyanet İşler başkanlığına bağlı 22 bin 758’de Kuran Kursu var.

BirGün Gazetesi 26 Kasım 2023 Tarihli sayısında İsmail Arı imzalı:

Vakıf ve Dernek Cumhuriyeti” başlıklı çok detaylı çarpıcı devlet kurumlarının verilerine dayalı, ülke siyasetine bomba etkisi yapması gereken bir haber yayımladı.

BirGün gazetesinde İsmail Arı imzalı mükemmel  makaleyi okuyunca birden aklıma; İSKİ yolsuzluğu ile anılan ve İSKİ Genel müdürü, Ergün Göknel’in, yıllar önce bir gazeteye verdiği mülakatı hatırladım.

Ergün Göknel: ”Bizim yaptığımız yolsuzluk AKP’nin yaptığı yolsuzlukların yanında zekâtı bile değil. AKP yolsuzlukları ve kayıt dışı paraları Vakıflar ve Dernekler üzerinden yürütüyor” demişti.

BirGün gazetesinde çıkan haber yıllar sonra Ergün Göknel’i teyit eder gibi gözüküyor.

Seksenli yıllarda hatırlarsanız  “kar payı” altında gurbetçi işçilerden topladıkları milyon mark ve dolarla iş yerleri açan,“Kombasan ve Yimpaş” gibi şirketler vardı.

 Bu şirketler  binlerce  gurbetçi işçilerin paralarını topladılar ve sonra da zarar ettik diye kapanıp gittiler…

Olanda saf temiz dindar insanlara oldu.

Kar payı dümenleri suya düşünce;din tüccarları şimdi de iktidar destekli din referanslı hareket eden,  “dernekler ve  vakıflar” aracılığı ile saltanat içinde hayatlarını sürdürüyorlar.

Vakıflar…

Dernekler…

Ama Bir de Kuran Kursları var…

Daha ziyade oralarda yaşanılan facialar.

29 Kasım 2016 yılında Adana Aladağ’da 11’i kız öğrenci 12 kişi yanarak öldü...

Bu vahşette unutuldu ve hiçbir yetkili ceza almadı.

Kuran Kursları, Dini cemaatlerle, dernekler ve vakıflarla topluma yön verirken.

Pıtrak gibi yayılan vakıflar, dini dernekler ve DİB gibi devasa bir kurum üzerinden, “demokratik Laik eğitimin altını boşaltırken”, bilimsel eğitimi de” dinin gölgesinde bırakmak istiyorlar. 

Demokratik Laik bir devlette DİB’ığı  diye bir kurum olmaz.

Diğer alanlarda da  umumi manzara  bundan farklı değil..

Türkiye 15 Temmuz kontrollü darbe ile hukuktan uzaklaştıkça, kayıt dışı ekonomi önlenemez bir şekilde büyüdüğünü görüyoruz.

Gelir dağılımı hızla bozulmaya başlayınca, “piyasaya da uyuşturucu ve kara para aklayanlar” hâkim olmaya başladı.

Güzellik salonları kara para aklayanların sıçrama tahtası oldu.

Bir de son günlerin gündemini  belirleyen ünlü futbolculardan toplanan,“44 milyon dolar”, dolandırılması, kayıt dışı paranın ne boyutlarda olduğunu ortaya koyuyordu.

Türkiye’de çok ciddi bir kara paranın aklandığını iddia edenlerden birisi de ekonomist Mahfi Eğilmez’di: ”2023 yılında Türkiye’ye 26 milyar dolar kayıt dışı para girdi. Bu paralar farklı yöntemlerle bankalara yatırılarak sisteme entegre edildi” diyordu.

Mahfi Eğilmez’in bu iddiası da iktidar tarafından tekzip edilmedi.

Kayıt dışı ekonominin çalışan ayağını da gelin  DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’dan dinleyelim: “11 milyon işçinin  merdiven altı üretimde çalıştığını” açıklıyordu.

Ekonomi gazetesinin internet sayfasında ekonomist  Şeref Oğuz 30 Kasın 2023 Tarihli, “Dünyanın Kara Para Yıkama Makinesi Olmayalım  başlıklı yazısında; Türkiye ekonomisinin “3’te 2’si  kayıt dışı haline geldi” diye, kayıt dışı ekonomiyi detaylarıyla ele alıyordu.

Kayıt dışı ekonominin büyümesi ve kara paranın aklanması önlenemeyince…

Gelir dağılımındaki uçurum daha da derinleşirken: ”Toplumun varlıklı yüzde 20’lik kesimi, milli gelirin yüzde 80’ni alırken, geri kalan 70 milyon insan ise açlık ve yoksullukla boğuşuyor.”

Türkiye’de Kara para aklayanlar, uyuşturucu baronları ve gayri meşru iş yapanlar, dörtnala at koşturuyorlar.

Çete liderlerinden kameraların önünde operasyonla gözaltına alınıp tutuklanan Ayhan Bora KAPLAN, devlet bankalarından Halkbank’tan 700 milyon lira, Vakıf Bank’tan ise 600 milyon lira, toplam 1.3 milyar TL kredi alıyor.

Hem de bu kadar krediyi banka yöneticileri teminatsız veriyorlar.

Teminatsız kredi  batık kredi yani geri gelmeyecek.

Devlet hukuk devleti olmadıkça:“Devleti yönetenler Vatandaşın vergisini mafya liderine kredi olarak vermeye devam edecekler.”

Kara para aklama iddiaları havada uçuşuyor, iktidar ise sağır ve dilsiz rolünü oynuyor.                   

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar