Mehmet TIRAŞ

DEVLETTEN HUKUKU ÇIKARTIRSANIZ…
24.03.2025
457

Siyasal iktidarın talimatı ile ilk önce İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı  Ekrem İmamoğlu’nun 32 yıl önce İstanbul üniversitesinden aldığı diploması  iptal edildi.

İki gün sonra da İmamoğlu’nu ve Partisinin Şişli ve Beylikdüzü ilçe Belediye Başkanları ile 90  kişi İstanbul Başsavcılığının talimatı ile gözaltına alındılar.

Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na ve arkadaşlarına yapılan operasyon “siyasi bir operasyondur” hatta bir irade hırsızlığıdır.

CHP  Ekrem İmamoğlu’nu Cumhurbaşkanı aday adayı olarak ilan etmesi ve ön seçim yapma kararı almasından sonra; İmamoğlu’nun da sahaya inerek yaptığı illerdeki başarılı açık hava toplantıları siyasal iktidarı tedirgin etmiş olmalı…

Yapılan 12 araştırma şirketinin kamuoyuna açıkladığı veriler de bunu gösteriyor…

Siyaseten yaşadığımız süreçte rakibin sandıkla değil de yargı üzerinden saf dışı edildiği bir Türkiye’ye geldik.

Yakında seçimsiz bir Türkiye görürsek şaşırmayalım.

Halbuki AKP  iktidara geldiğinde parti programına neler yazmış ve neler söylemişti:

 -Sandık demokrasinin namusudur.

-Seçimle gelen seçimle gidecek,

-Milli iradenin dışında hiçbir gücü tanımayacağız.

-Vatandaşın iradesi her şeyin üstündedir.

-Atanmışların seçilmişleri yönetme devri kapanmıştır.

-Demokrasilerde muhalefeti olmayan iktidar meşru değildir.

-İktidarımızda muhalefetle eşit şartlarda yarışacağız.

-Bir kişi özgür değilse o toplum özgür değildir.

-Bu ülkede üstünlerin değil, hukukun üstünlüğü olacak.

-Yargı bağımsız ve tarafsız olacak.

-Yargı vesayetine son vereceğiz.

-Herkes yargı karşısında eşit vatandaşlık hukukundan yararlanacak.

-Kimsenin yaşam tarzına müdahale edilmeyecek.

-AİHM kararları Türkiye’deki yasaların üstündedir bunu herkes böyle bilsin.

-AB üyeliğimiz olmazsa olmazımızdır.

-AB ülkelerinde kuvvetler ayrılığı nasıl işliyorsa bizde de öyle işleyecek.

-Düşünce suç, kitap suç aleti olmaktan çıkarılacak.

-Kimse düşüncesinden, inancından ve kültüründen dolayı ceza almayacak.

-Düşünce ve basın özgürlüğünün önündeki bütün engeller kalkacak.

-AB standartlarında bir demokrasimiz olacak diyorlardı.

Ekonomi konusunda Ne demişlerdi bir de bunu anımsayalım:

Ülkenin sorunlarını “3Y” üzerinden tanımlıyorlardı…

-“Yoksulluğu”, “Yolsuzluğu” bitireceğiz, “yasakları da yasaklayacağız” diyorlardı.

-Gelir dağılımındaki adaletsizliğe son vereceğiz.

-Hiç kimse yatağa aç girmeyecek, komşusu açken kendisi tok yatan bizden değildir.

Bu sözlerini ve politikalarını iktidarlarının ilk yedi yılına kadar AB müzakereler sürecinde uyguladılar ve başarılı da oldular.

AB müzakerelerinden uzaklaşınca hukuktan da uzaklaşmaya başladılar.

Gelir dağılımındaki adaletsizlik zaman içinde tavan yaptı ve toplumun en zengin bir avuç yüzde bir kesimi, bugün milli gelirin yüzde 40’nı almaya başladı.

-İşsizlik, enflasyon kontrolden çıktı.

-Açlık ve yoksulluk kol gezer oldu.

-Yabancı sermaye ülkeyi hızla terk etmeye başladı.

-Döviz ve altın tüm zamanların rekorunu kırdı.

-TL yalnızca Euro ve Dolar karşısında değil, tüm para birimleri karşısında değer kaybederken, TL’nin kan kaybı bir türlü durdurulamaz oldu.

AKP;

-Kamu ihaleleri üzerinden kendi zenginini,

-Kamu bankaları üzerinden de kendi medyasını yarattıktan sonra

-Mülakat sistemi ile devlette özellikle de yargıda kadrolaşmaya gittiler.

-Yargı AKP’nin arka bahçesi haline geldi.

-Artık Yargı iktidarın talimatları doğrultusunda karar vermeye başladı.

-Mahkemeler adalet dağıtmak yerine  tutuklamalar yapmaya başlayınca…

Siyasal iktidarın hoşuna gitmeyen karar veren hakimlerin ya yerlerini değiştirdiler, ya da dosyayı o hakimden aldılar.

Siyasal iktidar AİHM ve AYM karalarını tanımaz oldu…

 Yargıyı muhalefete karşı sopa olarak kullanmaya başladı.

Siyasal iktidar ”Demokrasi ve hukuktan hızla uzaklaşması ile;

2002 yılında 53 cezaevlerinden tutuklu ve hükümlü sayısı 58 bin iken…

15 Temmuz 2016 tarihinde yapılan kontrollü darbe ile OHAL’den sonra;ülkede bir korku iklimi oluştu ve 2024 Aralık ayı itibarı ile cezaevlerinde tutuklu ve hükümlü sayısı 398 bine çıkarken, son on yılda da 350 cezaevi yaptılar. Ülkeye cezaevi yetiştiremez duruma geldiler.

2018 Haziran ayında Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçtikten sonra  şahsım devletin sahibi iktidar ortağı olarak mafyayı seçti.

İlk önce sandıkta yenemediği Kürtlerin seçtikleri belediye Başkanlıklarına “kayyımlar atayarak  irade hırsızlığını  gelenek haline getirdiler.”

Ana muhalefet partisi ve muhalefet bu hukuksuz irade hırsızlığını, bir basın açıklaması ile geçiştirdiler.

Şimdi sıra kendilerine geldi.

Siyasal iktidar sandıkta yenemediklerini kayyımlarla görevden almayı tam on yıldır  Kürt illerinde ve ilçelerinde uygulayarak bugüne gelindi.

Bunu muhalefet göremedi.

Devletten hukuku” çıkartırsanız siyasal iktidar vatandaşın anayasal haklarını da yok sayar ve irade hırsızlığını da sıradanlaştırır.

Sıra insanların kazanılmış haklarına ve mal varlıklarına çökmeye gelir, geldi de.

Artık:

 “Vatandaş sokaklara çıkıp kırıp dökmeden ve şiddete başvurmadan meydanlarda anayasal haklarını araması meşru bir yoldur…

Bugün 19 Mart’tan bu tarafa ülkenin dört bir yanında  on binlerce insanların sokaklara dökülmesi, seçme ve seçilme iradelerine sahip çıkmaları ve devlette “hak- hukuk- adalet” aramaları da bu değil mi?”

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (1)
  • osman

    osman

    24.03.2025 15:42

    İstanbul büyükşehir belediyesinde yolsuzluk, hırsızlık ,rüşvet ve kanunsuz işler yapıldığı için savcılığa ihbar eden chp li ,itiraf eden chp li,delilleri sunan chp li,tanık olup konuşan chp li, ilçe belediyelerine ( şişli, beykoz, beşiktaş, beylikdüzü ) şuç duyurusu yapılar chp li, kurultayın şaibeli olduğunu söyleyen kılıçtaroğlu chp li, kurultayın iptali için mahkemeye başvuran chp li tüm bu pislikleri araştırma başlatan savcılık. bunun neresi irade hırsızlığı, siyasi bir operasyon.

Yazarlar