Mehmet TIRAŞ
Yazının başına oturdum nereden başlayayım,diye düşünürken;dönüp arşivimde yazdığım değişik internet sitelerinde yayınlanan yazılarıma bir göz attım.
Birde güncelliğini koruyan ve hiçte kaybetmeyecek kendime pay çıkartmak için söylemiyorum bir kuyumcu titizliğiyle çalışmama karşıma çıktı; 28 Aralı 2011 de yaptığım ”Anadolu coğrafyası ölüm tarlası,toplu mezar haritası” başlıklı üç sayfadan oluşan çalışmam çıktı karşıma.
Yazıyı şöyle bir gözden geçirdim sanki dün yazılmış gibi duruyordu çünkü durması kadar da doğal olamaz toplu katliamlar aydınlatılmadığı gibi devam ediyordu.Tıpkı Uludere katliamının olduğu gibi.
Ben aslında üzerinden 15 ay geçen ve bir arpa boyu yol alınmayan,AKP hükümeti tarafından kapatılmak istenen Uludere katliamı üzerine yazacaktım,bu çalışmamı görünce tekrar “Uludere katliamını” ve AKP’nin on yıllık iktidarında on bin işçinin iş kazalarında ölmesini de ilave ederek tekrar bu faili belli cinayetlere,katliamlara geri döndüm ve Uludere üstünden bir yazı daha yazı yazmak kaçınılmaz oldu.
Uludere olayında ne olmuştu?
28 Aralık 2011 tarihide 17’si çocuk toplam 34 Kürt vatandaş sınır ticaret yapan insanlar, askeri savaş uçaklarıyla bombalamış,Türk basını bu haberi 24 saat gizlemesine rağmen yabancı ajansların haberleriyle öğrenmişiz toplum olarak.34 kişinin her organları etraftan toplanarak ve bir torbaya doldurulup katırlar sırtında parçalanmış cesetler katırlar sırtında cenazeleri köylerine getirildi.
Olay aydınlatılmadığı gibi savaş uçaklarına emir veren komutana madalya verildi,Başbakan da bu katliamı yapan komutanları kutladı ve teşekkür etti.
Bu katliamı gündemde tutan ve ülke gündeminden düşürmeyen bölge halkını ayaklandıran BDP ne olduysa,birden dut yemiş bülbül kesildi,hiç hatırlamaz oldu ve kamuoyunun beklentisine yanıtsız kaldı,imrallı görüşmelerinden sonra..
Uludere raporunun mecliste oluşturan milletvekillerinin görüşleri doğrultusunda değil de;Başbakanlık ve Genelkurmay başkanlığının ortak çalışmasıyla yazıldığını gerçeklerle hiç alakasının olmadığını; CHP’li komisyon üyelerinin açıklamalarıyla öğrenmiş olduk.Uludere katliamını haklı olarak gündemden düşürmeyen ve her platformda gündeme getiren unutturulmasına,sulandırılmasına dik duruş sergileyen BDP’liler eğer Başbakanın başkanlığı üstünden pazarlık konusu ettilerse kulağımıza gelen haberlere göre öyle gözüküyor,” yuh olsun” onlara.
Siyasetin bu kadar insan kanının üzerinden pazarlık yapıldığı,çirkinleştiği ve yozlaştığı yerde; toplu katliamları insanlık adına ve tarihsel sorumluğumuz açısından gündeme getirmeye ve gündemde tutmaya devam edeceğiz.Barış katliamları yok sayarak ve katilleri koruyarak mı sağlanacak?
Bu katliamları gündeme getiren yazar-çizerlerin susturulduğu, kovulduğu,işsiz bırakıldığı bir ortamda, İmrallı sürecinden şüphe duyulmaması kadar doğal ne olabilir?
Mart kapıdan baktırır kazma kürek yaktırır manisinin söylendiği yerde kışın geri geldiği haber oldu da bizim basında toplu katliamların yıl dönümleri hiç hatırlanmadı;hatırlayanlar da kibrit kutusu kadar gazetelerinde iç sayfalarda yer verdiler,televizyon haber kanalları ise hiç oralı bile olmadılar.
12 Mart ta ne olmuştu; ordu hükümete muhtıra verdi hükümet istifa etti,kendi istediği teknokratlardan oluşan bir hükümet kurdurdu sağ-sol çatışmalarını bahane ederek..Bahane diyoruz;çünkü dönemin Genel Kurmaya Başkanı orgeneral Mmduh Tağmaç’a gazeteciler soruyor sağ-sol çatışmaları yani terör konusunda ne düşünüyorsunuz,diye?
Tağmaç:”Her şey bizim kontrolümüzde merak etmeyiniz iti ite kırdırıyoruz” diyor.
Bu sözü söyleyen general hakkında yargılama yapılmadığı gibi sorulmadı bile ve öylece yaptığı yanına kar misali bu dünyadan göç edip gitti.
16 Mart 1978 yılında faşistler tarafından İstanbul Üniversitesinde öğrenciler silahla tarandı ve 7 öğrenci öldü.Osmanlı da oyun bitmez misali bu kanlı katliamda zaman aşımına uğradı bildiğim kadarıyla.
Pek hatırlanmaz ama biz yine de hatırlatalım tarihe “Kanlı Pazar” olarak geçen 16 Şubat 1969 yılında Beyazıt meydanında “Emperyalizm ve sömürüye karşı” mitingi için toplanan kalabalığın üzerine yaylım ateşi yapıldı sağcı militanlar tarafından; o gün Ali Turgut Aytaç ve Duran Erdoğan’ öldürüldü ve yaklaşık 200 kişiyi de yaraladılar,saldıranlar “komünistler Moskovaya” diye bağırıyorlardı. Bu kanlı saldırı hatırlanmıyor bile.
Bugüne gelirsek bugün dediysem yani doksanlı yıllara..
1995 yılında İstanbul Gazi mahallesinde olan ve ölenlerin hepsinin Alevi vatandaşlar olduğu, tarihe gazi olayları olarak geçen ve güvenlik güçleri tarafından katledilen 17 kişinin katilleri hala bulunamadı.
Birde Bizim Kürt vatandaşlarımızın soydaşları olan 16 Mart 1988 yılında komşu ülkemiz Irak’ın Kuzeyinde bir katliam yaşandı ve tam 5 bin kişi çoluk çocuk, yaşlı, kadın demeden savunmasız insanlar kimyasal silahlarla katledildi diktatör katil Saddam Hüseyin tarafından ve tarihe de “Halepçe Katilamı” olarak geçti.O günkü Türkiye de siyasi sorumluluğu olanlar sesini bile çıkartmadı sadece kınamayla geçiştirdi.
Halep’çe katliamından birkaç yıl önce Bulgaristan da soydaşlarımız olan Türklere Jifkof tarafından yapılan baskılar karşısında biz ülke olarak dünyayı ayağa kaldırdık haklı olarak ama burnumuzun dibinde 5 bin kişinin öldürüldüğü bir soy kırımının yapıldığı olayı görmemezlikten geldik.Hatta dönemin Başbakanı Demirel Halepçe katliamında sesiz kalmamız konusunda öz eleştiri vererek yanlış yaptığımız dillendiriyor,Kürt realitesinin tanıyoruz,diyordu Siirt’te yaptığı açık hava mitinginde.
Bunları yazarken de aklımdan geçeni de paylaşayım; ben bunları niye yazıyorum kim duyacak,bilmiyor mu,diye de kendi kendime sordum..
Bunlar bilinmeyen sıradan bir olaylar değil ki; devlet tarafından yok sayılsın ama iş siyasetin rant olarak işlediği ve insan kanının üstünden pazarlık yapıldığı bir ülkede yaşadığımızı hatırlatalım dedik..
Hakikaten sormadan geçemeyeceğiz “devlet ne işe yarar”?
Devletin asli görevi nelerdir,devlet niçin vardır?
Hukuk devletinde; devlet,vatandaşın can,mal ve iş güvenliğinden sorumlu diyorlar?
Eğer böyleyse,bu toplu katliamlar,yılda iş kazalarında bin işçinin öldüğü yerde,bizim devlet ne iş yapıyor?
Yoksa bunlar devletin bilgisinde olanlar, olmasın?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
18.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
2.06.2025
26.05.2025
19.05.2025
16.05.2025
12.05.2025
5.05.2025
28.04.2025