Mehmet TIRAŞ
Atalar demiş ya ev alma komşu al,diye.
Çünkü evinizi değiştirebilirisiniz ama komşunuzu değiştirme şansına sahip değilsiniz.
Bu sözü hepimiz çok söyleriz ve bilmeyenimiz de yok gibidir.
Oturduğunuz semte ne kadar fazla yakınınız olursa olsun ilk yardımınıza koşan komşunuzdur.
Komşunuz sizi tanımayanlara, sizin için iyi bir not veriyorsa; siz, çok büyük bir demode olmayan karakter zenginliğine sahipsiniz.
Benim bir tezim var; komşunuz tatile çıkarken evinin anahtarını size bırakıyorsa, siz dünyanın en büyük mal varlığına sahipsiniz sizden zengin kimse yoktur.
Güven insan ilişkisinin sigortasıdır.
Şekspir güveni şöyle ifade ediyor:”güveni ruha benzetir,ruhun bedenden çıkması gibidir insanın güvenini kaybetmesi” der.
Böylesi birebir beşeri komşuluk ilişkisi sadece insanlar için değil devletlerin komşuluk politikasında da geçerlidir.
AKP’e iktidar geldiğinde sıfır sorunsuz komşuluk politikasından yola çıkmıştı,sıfır komşusuz politikasına geldik.
Peki bu nasıl oldu?
İçeride izlediğin sosyal ve siyasal politikanı komşularına ve dış politikada da yürütürsen çuvallarsınız, selamınızı alan komşu da bulamazsınız ,bugün bizim yaşadığımız sorun gibi.
İçeride Erdoğan toplumu kucaklayan bir siyaset dilini değil de ayrıştıran,kamplaştıran ,bölen bir dili her ortamda kullanıyor hele bunu;kendi seçmeni ve grubuna hitap ederken biz ve onlar diyerek başlıyor,ardından da din,mezhep üzerinden özgürlükleri tanımlıyor.Bir devlet adamı gibi değil de tarikat lideri gibi konuşuyor Başbakan.
Bunu Suriye’de Esat’ı indirmeye yönelik izlediği politikada da yaşıyoruz; Esat’ı diktatör,diye suçluyor, başka diktatörlerle de ittifak yapıyor,dostluk kuruyor din ve mezhep anlayışından..Suudi Arabistan ve Katar ile kurduğu ittifakı neyle ifade edeceksiniz bu ülkelerin liderleri demokratik yoldan mı yönetime geldiler.
Sudan diktatörü 200 bin kişinin katili, soykırım suçlusu Ömer El Beşiri kırmızı halıda karşılıyor,devlet konuk evinde ağırlıyor,birde şunu demiyor mu Erdoğan Sudan katili için;Müslüman adam öldürmez,diyerek el üstünde tutuyor ve aklamaya çalışıyor..Müslüman adam öldürmez dediği kişi, uluslar arası ceza mahkemesi tarafından yakalandığı yerde tutuklanması gereken hükümlü.
Yine Esat’a karşı Sünni kurduğu ittifak dostları Suudi Arabistan ve Katar ile geldiği yere bakın;iki dostumuz Mısırdaki askeri darbeyi desteklediler ve 12 milyar dolar darbeciler mali yardım yaptılar bizim dostluk orada da bitti.
Ya Esat ile can ciğer kuzu sarması dönemimizi nasıl anlatacağız yeryüzüne,biz Esat ile görüştüğümüzde Esat diktatör değil miydi,Erdoğan Esat kardeşim,diyordu.
Bir başka komşumuz Irak ile ilişkimiz tam bir düşman sevindiren pozisyonda gidiyor.Irak’ın içişlerine karışıyor, ırkçı ve mezhepçi bir siyaset izliyor, Kerkük’teki Türkmenlere destek çıkacağım derken,neredeyse Dış işleri Bakanı Davutoğlu; Kerkük ziyaretinde Davutoğlu’nu tutuklamaya kalkıyor Irak merkezi Maliki hükümeti; devreye Talabani ve Barzani girerek olayın bir skandala dönüşmesini önlüyor.
Yine Irak’a bir konferansa katılmak için giden Enerji bakanımızın uçağına Irak merkezi hükümeti izin vermedi ve uçak havada kaldı.Türkiye ye geri dönüş yapıp Kayseri havaalanına indi.
Peki bu kadar öngörüsüz bir dış politikanın arka planlı ney,hiç düşündük mü,nasıl oluyor da; hiç bir ülke ile uluslararası uzun ömürlü bir ittifak yapamıyoruz?
Bunun ana nedeni Başbakanın Dinci ve mezhepçi bir siyaset anlayışının tezahürü olarak karşımıza çıkıyor.
Türkiye’nin İran için,BM Güvenlik Konseyi’nde 40 yıllık müttefiklerinden ayrı düşmesi,Beşar Esat’la daha önce kurduğu dostluğa Batıdan gelen eleştirilere göğüs germesi,Libya lideri Muammer Kaddafi ile ilişkileri geliştirmesi,Sudan Devlet Başkanı soykırım suçlusu Ömer El Beşir’e sahiplenmesi ve dostluk kurması,ABD’nin AB’linin terör örgütü olarak gördüğü Hamas’ı Ankara’da ağırlaması,Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki Karabağ anlaşmazlığında ,Azerbaycan’ın yanında yer alarak, Ermenistan sınır kapısını kapatması,dış politika da bu kadar tezat oluşturan ve hiçbir dengeleri gözetmeyen, ekonomik güçleri hesaplamadan hareket ederseniz , yaşadığınız sonuçlara da katlanacaksınız kendi düşen ağlamaz misali..Fas’a gidiyor Bizim Başbakan Fas Kralı ülkesini ziyaret eden Erdoğan’la görüşmüyor.Bunları insan okuyunca olamaz,bunlar ancak komplo teorisi olur,diyesi geliyor insanın içinden ama komplo teorisi değil, gerçeğin ta kendisi.
İçte kronikleşmiş bir Kürt sorunun var,dışarıda Kıbrıs ve Ermeni problemi olan bir ülke bu kadar dış politikada miyopluk olur mu,bir adım ilerisini göremiyor,içe dönük hamaset yaparak dışarıdaki olumsuzlukları yok edemezsin ki?
Azerbaycan ile ikide bir araya geliyor Bizim devle adamlarımız “iki millet tek devlet” diyorlar ama Azerbaycan için Ermenistan ile bütün ilişkileri bozmayı göze alıyor ama Azerbaycan, Kuzey Kıbrıs Türk devletini tanımıyor,bunu nasıl anlatacaksınız ,nasıl bir dış politika bu?Ya Kıbrıs ta kurup ilan ettiğimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini bizden başka hiçbir ülkenin tanımamasını,nereye kadar sürdüre biliriz?
Dış politikada duygusallığın yeri olmadığı gibi,devlet olarak senin yönetimin değişse de, dış politikanın değişikliğini yaratan uluslar arası konjonktürdür,hele küresel bir dünyada kılı kırk yaran bir siyasetin hesabını yapmadan, nasıl ıskalarsınız?
Kuzey Irak Kürdistan bölgesel yönetiminden başka komşularımızdan selamımız alan yok .Zamanla bu Kürt liderler için; ya söylediklerimiz bir hatırlayalım, Barzani ve Talabani için;postal yalayıcı,aşiret reisi,çöl bedevisi gibi diplomasinin diline yakışmayan, kavgada bile söylenmeyecek sözlerle aşağılayacaksınız, şimdi de bir şey olmamış gibi karşılayıp sarılacaksınız, bu kadar şeyi nasıl mideniz kaldırıyor?
Geldiğimiz nokta da Başbakan,uluslararası belirleyici ülkelerin ,siyasetiyle ters düşerek üstesinden nasıl gelecek gerçekten çok merak ediyoruz.
Son olarak Gezi olaylarının dumanının hala tütüyor olması, bir yerde,iç sorunlarıyla sarmalanmış bir ülke dış dünyaya nasıl güvenilir bir fotoğraf verecek?
Hariciyenin bu kadar başarısızlığı mutlaka dahili işleri zora sokacaktır,bunun işaretleri de görünüyor;sosyal,siyasal ve ekonomik olarak.
Küresel bir aktör olmaya soyunmadan önce bölgesel bir güç müsün, bunu kendine bir sor ve kantara çık, ağırlığını öğrenirsin rakamlar yalan söylemez.
Komşu komşunun külüne muhtaçtır,diye bizde bir deyim vardır bunu unutmayalım.
Komşularda sistemler değişir ama komşuluk rejimlerin üstündedir.
Komşusundan dostu olmayanın dostluğuna güvenilmez.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
18.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
2.06.2025
26.05.2025
19.05.2025
16.05.2025
12.05.2025
5.05.2025
28.04.2025