Mehmet TIRAŞ
Başbakan,İktidara geldiği günden beri demokratik bir anayasa sözü vermesine rağmen,12 Eylül faşist generallerinin yaptığı 82 anayasasıyla 11 yıldır ülkeyi yönetmeye devam ediyor.
Demokratikleşme gündeme gelir gelmez ilk akla gelen seçim barajı oluyor ve dünyanın hiçbir ülkesinde böyle bir baraj yok,hem de yüzde 10 gibi.
Başbakana seçim barajı sorulduğunda ben mi çıkartım barajı,bende bu barajı aşarak parlamentoya geldim,deyip seçim barajının yüksekliğinden memnun olduğunu, bunu da ülke istikrarı açısından savunduğunu söylüyor.
Savunmasının hiçbir demokratik değeri yok çünkü; demokrasi, çoğunluk iktidarı olduğu gibi aynı zamanda çoğulculuk kavramını da kapsayan farklı siyasi görüşlerin koalisyonundan oluşan, yönetim biçimidir.
Gerçi sadece Başbakan darbecilerin seçim barajından değil, darbecileirn kurduğu YÖK’ten de MGK’dan da çok memnun.Kendi adamlarını bu kurumların başına getiriyor ya.
AKP’nin 11 yıllık iktidarında 10 bin 850 işçi iş kazalarında öldü ve bu cinayet ekonomisinin yasalarını da darbeciler çıkarttı ama Erdoğan bu yasaları da değiştirmeden uyguluyor.
Eğer bu yüksek seçim barajı olmasaydı parlamento bugün en az 6 parti ile temsil edilecekti.
3 Kasım 2002 genel seçimlerde AKP’nin aldığı oy yüzde 34,CHP’nin aldığı oy ise yüzde 18’dir.
AKP,yüzde 34 oy ile parlamentonun yüzde 65’ne sahip olurken;oyların yüzde 48’i çöpe gitti.
Barajın bu kadar yüksek tutulmasının tek nedeni Kürtleri parlamentoya sokmamaktı ve uzun sürede bunu başardılar ama bu barajı savunanlar eştikleri kuyuya kendileri düştüler ve baraj altında kalıp siyasal yaşamdan silindiler.Kürtler de bağımsız adaylarla seçimlere girip iki dönemdir parlamentoya girmeyi başardılar.
Şimdi bu barajı Erdoğan savunuyor; bir gün o da bu barajın bedelini öder ama nasıl öder bunu yaşayıp göreceğiz..Bu baraj açıkça bir oy hırsızlığı bunun başka bir tarifini yapmak mümkün değil.
Seçim barajı o kadar çarpık bir tablo oluşturuyor ki;baraj yüzde 3 veya 4 olsa bugün parlamento aritmetiği çok farklı bir tablo ortaya çıkacak ve siyasal renklerin hepsi meşru zeminde kendini göstermiş olacaktı.
Tabi siyasi partiler kanunu da antidemokratik ve parti içi demokrasiyi boğuyor;liderlik sultası yaratırken,parti genel başkanlarına tüm adayları belirleme yetkisi veriyor.Seçilen millet vekili seçim bölgesinin milletvekili değil de, liderin millet vekili oluyor doğal olarak.
Seçmene adayını belirleme şansını ortadan kaldırıyor ve seçmen istediği adaya değil de; genel başkanın belirlediği kişiye oy verme mecburiyetinde kalıyor.Adaylar ön seçim yöntemiyle seçilmediği sürece de bu değişmeyecek.
Seçmen yüksek baraj nedeniyle her genel seçimde öyle bir psikolojiyle sandık başına gidiyor ki;istediği partiye değil de desteklediği partinin barajı aşamamasını düşünerek, kerhen de olsa ikinci tercih ettiği partiye oy veriyor.
Ana akım medyanın yandaş bir medyaya dönüşmesiyle seçim barajı gündeme girmiyor.
Kameralar etrafını çevirip de mikrofon uzatılınca Başbakan demokrasi resitali veriyor ama demokrasilerde olmayacak,diktatörleri aratmayan bir basın özgürlüğü sorunu yaşıyoruz.
Ne kadar kendine muhalif gazeteci,köşe yazarı ve gazete varsa hepsine toptan savaş açmış vaziyette Başbakan.
Muhalefetsiz,içinde hukuk geçmeyen ve basını özgür olmayan bir demokrasi mantığıyla ülkeyi yönetmeye çalışıyor Erdoğan.
Yavuz Baydar’ın bir yabancı basında yayınlanan yazısı medyanın rezaletini gösteriyor.
Büyük medya patronları demokrasinin altını oyuyor.
“Yozlaşmış bir medya yolsuzlukları inandırıcı bir şekilde asla ortaya çıkartamaz.Hükümetler ve medya şirketleri arasındaki kirli ittifaklar,kapaklı el sıkışmalar gazetecilerin kamusal bekçilik rollerine zarar veriyor,onların yandaşlığa dayalı ilişkileri ve iktidarın kötüye kullanılmasını,sorgulamasını engelliyor.Ve bu yozlaşmış ilişkilerin devamından çıkarı olanlar aynı zamanda ciddi ve sorgulayıcı,araştırmacı gazeteciliğin yapılmasını engellemek için de sistematik olarak uğraşıyorlar.Ekonomik yolsuzluklar ilgili Ana Akım medya da neredeyse hiç haber çıkmıyor.İnşaat sektöründen medya patronluğuna sıçramalar,editoryal bağımsız gazetecilik açısından çok kötü bir sınav veriyor medyamız.” Her gün Erdoğan’a ve hükümetine övgüler yağdıran yandaş besleme sözde gazeteciler,Baydar’ın yazısını okuyunca nasıl bir duygu içinde olmuşlardır acaba?
Basın özgürlüğünün olmadığı yerde ülkede olandan bitenden de haberdar olamazsınız.
Son Gezi olaylarında merkez medyanın sokağa dökülen binlerce göstericiyi ,üç gün görmediği gibi..
Yine 28 Aralık 2011 tarihinde Uludere de 34 Kürt vatandaşın askeri savaş uçaklarıyla bombalanarak katledilmesini de merkez medya 24 saat vermedi ve biz bu vahşeti yabancı basından öğrendik.Ve hala bu katliam aydınlatılmış değil.
Onun için Erdoğan yabancı basının haberlerinden rahatsız;içeride kontrol ettiği ve yönlendirdiği yandaş medya gibi bir yayın yapmasını istiyor,yani mesleğine ihanet eden bir medya arıyor etrafındakiler gibi.
Bir de çağrıda bulunuyor Erdoğan,yabancı medyaya siz Mısır da namaz kılan 62 kişini askerler tarafından kurşunlanarak öldürülmesini niye görmüyorsunuz,diye tepki gösteriyor..
Ama kendisinin talimatıyla Roboski’de 34 Kürtün katledilmesini kendi basının yazmamasını ve haber yapmamasını ise unutmuş gibi.
Demokrasinin yaşam biçimine dönüşmesi kent soylusu olmak gibi yani;ne zenginlikle ne de potansiyelle olmuyor kentli olmak; aileden gelen bir kültür olarak yansıyor yaşama.
Demokrasi, eğitim düzeyi yüksek, hukuk üreten,örgütlü ve demokrasi geleneği olan sosyal toplumların sistemi olarak karşımıza çıkıyor.
Askeri darbelere karşıyım demekle darbe karşıtı olunmuyor;onun yasalarına ve tüm anti demokratik kurumlarına karşı çıkmakla inandırıcı olursunuz.
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.12.2025
15.12.2025
8.12.2025
1.12.2025
24.11.2025
17.11.2025
11.11.2025
10.11.2025
3.11.2025
27.10.2025