Mehmet TIRAŞ
Başbakan Erdoğan iktidara geldiğinden bugüne kadar hep yeni bir anayasa vaat etmesine rağmen üzerinden on yıl geçti ve iktidarında on bir yıla girdi; hala yeni bir anayasa çıkartacak,anayasa tam bir yılan hikayesine döndü; yeni anayasa gele gele demokratikleşme paketine bağlandı.Sözde Erdoğan darbecilerin anayasasını çöpe atacaktı ama hala bu anayasayla ülkeyi yönetiyor, çünkü işine geliyor işte seçim barajı da darbecilerin eseri değil mi?
Demokratikleşme paketi açılmadı ama basına sızan haberlere göre üzerinde en çok durulan seçim barajı olarak medya da tartışılan konu olarak öne çıkarken;AKP’nin kurmayları bekleyin ayın sonuna kadar çok sürpriz demokratikleşme paketinin içinde özgürlükler gelecek, diye topluma heyecan pompalıyorlar.
Çok net söylemeseler de AKP’ye yakın Ankara gazeteci takımının kesin söyledikleri, seçim barajının yüzde 10’dan yüzde 7’e çekileceği daha aşağı çekilmesinin mümkün olmadığını söylüyorlar ama Erdoğan daha öncede birkaç defa açıklamasında, biz barajın düşürülmesine karşıyız demiş; hatta bu barajı biz getirmedik diye de kendince bir haklılık payı çıkartıyordu ve şöyle devam etmişti bir konuşmasında;seçim barajının düşürülmesi siyasi istikrarı bozar derken, temsilde adaletten ise hiç bahsetmemiş,gri görüşlerle geçiştirmiş sorulan bu soruya verdiği cevaplarla.
AB üyesi olmak isteyen bir ülke böylesi yüksek baraj ile katılımcı -çoğulcu demokrasiyi nasıl hayata geçirecek?
Bu seçim barajı AKP’ye her genel seçimlerde neresinden bakarsanız bakın kafadan en az elli milletvekili kazandırıyor.
Bir örnek vermek gerekirse eğer seçim barajı yüzde beş olsa idi bugün Diyarbakır’dan çıkan 11 milletvekilinin 8 veya 9’nu BDP alacaktı, barajdan dolayı BDP bağımsız girdi ve 6’nı kazandı birini de hile- hurdayla Hatip Dicle’nin milletvekili düşürüldü, BDP 5 milletvekiline düşerken 6’sına AKP sahip oldu, BDP Diyarbakır’da oyların yüzde 65’ni almıştı.
Barajdan kaynaklanan böyle çok illerden AKP’ye beklenmedik Milletvekilliği kazandırdı.
Hatırlanırsa 2002 tarihinde yapılan genel seçimlerde AKP oyların yüzde 34’nü alırken; CHP’nin aldığı oy ise yüzde 18’idi ve AKP yüzde 34 ile parlamentonun yüzde 65 ini ele geçirirken,oyların yüzde 48’i çöpe giderken, barajı sadece iki parti aşmış oldu.
Peki bu barajın böylesi yüksek tutulmasının nedeni ney,hiç düşündük mü,kendisi de bir kere barajın altında kalan, barajı aşmak için başka partilerle seçim ittifakı yapmış olan MHP’de mevcut barajın olduğu gibi kalmasını savunuyor ,bu neden kaynaklanıyor?
Açıkça barajın yüksek tutulmasının tek tartışılmaz bir nedeni var ;o da Kürtleri Parlamentoya sokmama politikasıdır bunun başka bir siyasi analiz yoktur.. ANAP ve DYP’de bunu yaptı ve en sonunda eştikleri kuyuya kendileri düştüler, barajın altında kalıp tarihin çöp sepetine giderken siyaset sahnesinden de silindiler.
BDP’nin barajı bağımsız adaylarla girerek delmesi ve parlamentoda iki dönemdir grup sayısına ulaşmasıyla, baraj tekrar gündeme geldi ama bunda da barajın yüzde 7’de kalmasını ısrar ediyor MHP ve AKP parti,CHP ise barajın yüzde 5 inmesi konusunda ısrarlı.Neden yüzde 5 değil de 7?
BDP’nin il genel meclis oyu Türkiye genelinde yüzde 6’da olmasını düşünerek ve BDP’nin yüzde 7’yi aşamayarak barajın altında kalacağını düşünüyorlar ;demokrasinin namusu sandık diyenler.Ama oy hırsızlıklarını ise antidemokratik yasaya bağlamaları,kendilerinin de ne kadar demokrat olduklarını da ele vermiş oluyorlar.
Böylesi hileli hurdalı bir seçim barajı anlayışıyla nereye kadar götüreceksiniz?
İçinde yer almak için 50 yıldır mücadele verdiğimiz AB üyesi ülkelerinin hiç birinde yüzde 5’in üstünde seçim barajı yok ve onlar siyasi istikrar bozulur diye bir korkuları ve endişeleri olmaz iken; bizden farklı bakışları temsilde adaleti önemseyip, farklı seçmen kitlelerinin tüm renklerini ve iradelerini parlamentoya taşıyarak, demokrasinin ruhuna uygun mutabakat arayarak, koalisyon hükümetleriyle ülkeyi yönetip iç barışı sağlayıp; demokrasinin kökleşip toplumun her kesiminin bir rejimi olarak; demokrasi toplumda lirik bir duyguya dönüşürken ve başka bir sistem arayışı içinde olmuyorlar.
Radikal partileri ve aykırı fikirleri demokrasi içerisinde entegre etmenin değişmez tek yolu; böylesi uç fikirde olan partileri ve düşünceleri parlamentoya taşıyarak meşru zeminlerde, sorunların ve olayların çözümü konusunda, düşüncelerinin toplumda karşılık görüp görmediğini halka sunmaktır; yoksa yasaklarla böylesi partiler ve marjinal düşünceler gündemden düşmediği gibi,gündemi kilitledikleri de oluyor.
Birde mahalli genel seçimlerde belediye başkanlık seçimlerinde benim düşüncem;özellikle de büyük şehir statüsünde olan belediye başkanları yüzde 51 ile seçilmeli, birinci turda yüzde 51’alan belediye başkanı olmalı, yoksa ikinci tur seçimi yapılmalı;yüzde 20 ile belediye başkanlıkları gerçekten temsilde pek adalet sağlamadığını görüyoruz.
Tabi böylesi yüzde 51 ile yerel yönetime gelenlerin yetkileri daha da güçlendirilmeli; belediye meclis üyeleri nüfus oranlarına göre mahalle bazında seçilerek temsil edilmeli,muhtarlıklar yeniden yapılandırılarak, belediye meclis toplantılarında oy kullanma hakkına sahip olmalı.Büyük şehir statüsüne geçen illere bağlı köyler mahalle olmuyor mu?
Yerel yönetimlerin iktidara gelmesi yerinden yönetime geçmek için yani Valiler,kaymakamlar ve emniyet müdürleri seçimle göreve getirilmeli, yerel parlamentolar oluşmalı,sağlıktan,trafikten,vergi salmadan,eğitimden ve ilin tüm sorunlarının muhatabı yerel yönetimler olmalı, yani merkeziyetçilikten ademi merkeziyetçiliğe geçilmeli.AB standartlarında bir demokratik anayasayla bunların üstesinden gelinir ve hayata geçirilmemesi için de bir neden olmasa gerek!.
Sorunun önündeki tek engele yetkiyi paylaşmayan Ankara zihniyeti ve seçim barajı da, bunun nedeni değil mi?Demirel muhalefette iken artık Türkiye Ankara dan yönetilemez derdi ama iktidar olunca yakındığı sistemi savunurdu, şimdi Erdoğan da Demirelleşme yolunda hızla yol alıyor.
Toplumun önüne barajsız bir seçim sistemi getirirken;lider sultasını kırmanın yollarından biri de parti içi demokrasinin aşılması için delege siteminin bertaraf etmesinden geçiyor; onun yolu da geçmişte 12 Eylül öncesinde bizim siyasi geleneğimiz var olan ön seçim sistemini işletmek.Adayları partilerin liderleri değil de, parti üyelerinin özgür iradesiyle belirlenmesi.
Sonuç olarak yeni bir projeye gerek yok; eğer siz demokratsanız ve demokrasiye de inanıyorsanız,demokrasinin size verdiği irade ve hakları muhalefetinizle de eşit şartlarda seçime girmeyi kabul ettiğinizde, her şey bir gün de çözülür ve şaibesiz tartışmasız bir seçimi da hayata geçirmiş olursunuz;yöneten ve yönetilen demokrasiye de ivme kazandırırsınız.
Her şey demokrat olmayı içselleştiren bir zihniyetten geçiyor.Yasalar fasa fiso.
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel’e saldırı aydınlatıldı mı şimdi? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDış politikada rasyonel zemin 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKomisyon Suriye’yi, Suriye İsrail’i, İsrail Trump’ı…. 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluHerkes sözünden sorumludur; 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBüyük Türkiye hayali böyle bir hayal miydi? 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilFanatizm ve inancın siyasallaşması 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin diğer dertleri… 10.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞCassandra Çığlığı* 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.09.2025
15.09.2025
1.09.2025
25.08.2025
22.08.2025
18.08.2025
11.08.2025
4.08.2025
28.07.2025
21.07.2025