Mehmet TIRAŞ
Doksanlı yılların başı güneydoğuda tam bir savaş görüntüler ve haberleri geçiyor PKK ile askerler arasında,silahlı kuvvetler ölen PKK’lı sayısını veriliyor tabi bu arada da ülkenin dört bir yanına da PKK ile çatışma da ölen askerlerin cenazeleri dağılıyor..Çatışmada ölen her askerin hangi ilde olursa olsun fark etmiyor tam bir Kürt düşmanlığını körüklüyor,camilerden kalkan cenazeler kitlesel gösterilere dönüşüyor,Kürt kökenli olanların iş yerleri kundaklanıyor veya taşlanıyor,Kürtlere de korku ve tedirginlik düşüyor.
Tabi bu arada derin devlet, devlet bürokrasisinde ve sivil toplum örgütlerinde görev alan Kürt avına çıkıyor, kim varsa onlara kısacası Kürt sorunu var diyenler yargı kararı beklenmeksizin potansiyel suçlu ilan ediliyor, görevlerinden el çektiriyorlar,çektirmekle kalmıyorlar düzmece davalarla hapse bile atılanlar var,darbecilerle iş tutan sendikacı geçinenler ve askere sormadan manşet atmayan haber yapmayan medya da iş başında,askerlerin kılıcının iki tarafının kestiği bir dönem.
Köyler yakılıyor,boşaltılıyor zorunlu toplu göçe tabi tutulanlar,yargısız infazlar,göz altı kayıpları,işkence dersen bir devlet politikası haline gelmiş,Kürtlere dışkı yedirmeler,dışkı yediren subay ceza alacağı yerde terfi ettiriliyor,öldürülen PKK’lıların kulağından anahtarlık yapmalar, öldürülen PKK’lının kellesine basarak resim çektirmeler, bu resimleri medyaya servis ediliyor,ölen PKK’lıyı askeri cemselerin arkasına bağlanarak doğdu ilçede sürükleyerek dolaştırmalar, yani insanlığa sığmayacak bir dönemdi, derler ya Allah düşmanımın başına vermesin denilen bir süreçti..
Bizlerde karınca kararınca insan hakları derneği ve değişik sivil toplum örgütleri olarak paneller düzenliyor, bildireler dağıtıyor,medyaya ilanlar verip bu vahşetin durdurulması ve bu savaşın bitirilmesini anlatmaya çalışıyoruz ama derin devlet her yeri tutmuş bütün medya istisnasız kontrolünde,Genelkurmay başta olmak üzere silahlı ve sivil bürokrasi ve onun önerilerini söylediklerini uygulayan da bir iktidar var,dönemin genelkurmay başkanı Başbakan tak diye söyler ben de şak diye yaparım diyor ama güneydoğudan gelen haberler ve görüntüler insanın kanını donduracak kadar bir vahşet yaşanıyor,internette yeni çıkmış çok yaygın değil, cep telefonu da elit kesimin dışında kimsede yok gibi.Güney doğuda işkence maruz kalanların bu vahşet AİHM’ne taşımaları ve AHİM’si bu baş vuruları devlet aleyhine mağdura tazminat ödemeye mahkum ediyor.
1994 yılının 24 Mart’ında Şırnak’ın kuşkonar ve koçağalı köyleri askeri savaş uçaklarıyla bombalanıyor çoğu kadın ve çocuktan oluşan tam 38 Kürt vatandaş katlediliyor.Bu davanın mağdurları konuyu AİHM’ne taşımış davayı haklı bulan mahkeme, Türkiye Cumhuriyetini mağdurların yakınlarına 2 milyon 305 bin euro ödemeye mahkum etmiştir;işin tuhaf yanı bu dava da zamana aşımına uğratılarak askeri savcı tarafından düşürüldü ve katilleri ortaya çıkartılmadı.
Ogünler gitsin de gelmesin denilecek bir günlerdi, medya da bir elin parmakları kadar ölümü ve işsiz kalmayı göze alarak yazanlar var ama onlarında belli bir yere kadar yapabiliyorlar,İnsan Hakları Derneği önemli bir işlev üstlenmiş durumda, fakat derneğin üzerinde de görülmemiş baskılar var polisler bu derneğin şubelerini ablukaya almış önünde cırıt atıyor,her kim bu derneğe girip çıkıyorsa ya fişleniyor ya kısa süre gözaltına alınıp işkence yapılıyor tehditler ediliyor ,gözdağı veriliyor,parlamento da birkaç milletvekili bu insanlık dışı uygulamaları meclis kürsüne taşıyor basın toplantısı yapıyor ama gören ve dinleyen şöyle dursun, karşı bir linçe tabi tutuluyorlar bu konuları gündem getiren milletvekillerini,vatan söz konusuysa gerisi teferruattır;biz bu devleti sokakta bulmadık diyorlardı..
Bu süreçte temel hak ve özgürlüklerden yola çıkarak Güney doğu ve Doğu Anadolu da olan insanlık vahşetini teşhir etmek için,faili meçhul cinayetleri(faili belli de) güncelleyerek sayılarının binleri geçtiğini.. bu arada ölüm kol geziyor dönemin başbakanı PKK’ya yardım eden Kürt işadamlarının tespit ettiklerini açıklıyor,Kürt işadamları sapanca-bolu -izmit üçgeninde öldürüldükleri haberleri ortaya çıkıyor,DEP’li milletvekilleri TBMM basılarak gözaltına alınıp tutuklanıyor,PKK ile işbirliği içinde olan gazetecilerin listeleri yayınlanıyor,medyanın amiral gemisi Hürriyet gazetesinin baş yazarı bu hainleri tanıyalım diye yazılar yazıyor, iş tam çığırından çıkmış bizlerde her türlü baskıyı göze alarak, işkenceleri,faili meçhul cinayetleri,yargısız infaza gidenleri ve gözaltında kayıp olanların listelerini yayınlıyoruz kendi çapımız da,silahlı ve sivil bürokrasi ve onun taleplerini önerilerini yerine getiren hükümetin içişler bakanı eski emniyet genel müdürü devlet kademesinde almadığı görev kalmamış kişi,ben bin tane operasyon yaptımsa bunu MGK’nun kararlarıyla yaptım, diyerek medyaya açıklamalar yapıyor,hükümet ve silahlı ve sivil bürokrasi topluma bir algı yaratmak için “tutturmuşlar bir insan hakları” diye demokrasiden, hukuktan yana olan güçleri hedef gösteriyorlar yani ortalık toz duman bir adım ilerisini göremiyoruz.
Kürt sorunu ve insan haklarından bahsedenleri ve bunları yazıp çizenler vatan haini,bölücü PKK’nın medya da ve sivil toplum örgütlerindeki temsilcileri diye teşhir ediliyorlar,insan hakları derneği genel başkanı Akın Birdal’a silahlı suikast düzenleniyor, ölüm dönüyor ve bir elinden sakat kalıyor,televizyonlar canlı yayınlarla bunu veriyor,işte insan haklarından Kürt sorunundan bahsedenlerin sonu böyle olur dercesine..
Bu arada demokrasiden yana güçlerin imdadına susurluk olayı patlak veriyor ve derin devlet bir trafik kasıyla suç üstü yakalanıyor,ortaya çıkan resim çok net olmasa da üzerine ışık tutuldukça bu resim günden güne netleşiyor bütün renkleriyle.
Demokrasi mücadelesi verenler “bir dakika karanlık sürekli aydınlık” hareketi ortaya atılıyor ve ülkenin gündemine oturmasıyla başta İstanbul olmak üzere büyük kentlerde her akşam ışıklar saat yirmi birde, bir dakika yanıp yanı söndürülüyor,sokaklarda her akşam sokak gösterileri başlıyor ve Susurluk olayı derin devletin hukuk tanımazlığı ülke gündemine oturtuyordu.
Herkesi Türkleştirmek isteyip,homojen bir toplum yaratmaya çalışan darbecilerin darbeye ve hukuksuzluğa karşı çıkanların ensesinde boza pişirildiği günleri hatırladım,Erdoğan’ın ve havuz medyasından beslenen gazeteci esnaf takımının tutturmuşla bir 17/25 aralık yargı darbesi sözlerini hatırlayınca..
Bu havuz medyasının 17/25 Aralık yargı darbe söylemi; Erdoğan’ın Roboski katliamının katillerini ortaya çıkart diye kamuoyunda büyük baskı gelince, Erdoğan Tutturmuşlar bir Roboski,her kürtaj bir roboski diye karşılık vermişti.
Erdoğan ve onun tetikçi takımı görevini yerine getiren havuz medyasından beslenenler; şimdi de yatıp kalkıp paralel devletin adamı yaftalamasına soyundular,dün Kürtlere yapılan operasyonlar ve cadı avı bugün paralel devletin adamı diye “yolsuzluk ve rüşveti ortaya çıkartan” polislere,yargı bağımsızlığından söz edenlere,savcılara ve hakimlere yapıyorlar..
Gerçi hakim ve savcıları göz altına alınmıyorlar ama yolsuzluk ve rüşveti ortaya çıkartan, bir dönem kahraman ilan ettikleri savcıları taşraya sürüyorlar,dosyaları başka savcılara veriyorlar, hakimleri değiştiriyorlar, haklarında suç duyurusunda bulunuyorlar,kendileri hakkında bu kadar yolsuzluk ve rüşvet iddiaları yargıya taşıyacakları yerde yavuz hırsız rolünü oynuyorlar.
Bir ülke de Yargı bağımsız değilse o ülkede ne insan hakları korunur ne de yolsuzluk ve rüşvet önlenir..
Bağımsız ve tarafsız bir yargı özgürlükler babında ekmekten daha önemlidir, su ve hava gibidir yerini başka bir şey dolduramaz.
Temel hak ve özgürlüklerin ihlal edilmediği,yolsuzlukların ve rüşvetin önlendiği evrensel hukukun ilkleriyle yönetilen devlette karşılık bulur.
Diktatörlük peşinde olanlar hukuk önünde eşit bir yargılanmayı kabul etmedikleri için,tutturmuşlar bir 17/25 Aralık yargı darbesi diyenlerden rahatsız oluyorlar.
Biz tek bir şey istiyoruz bu ülkede savcının ulaşmayacağı kimse olmasın,başka da bir şey istemiyoruz..Nerede görülmüş yönetenlerin savcılar tarafından ifadeye çağrıldığı ülkede onun adı darbe olacak.
17/25 Aralık iddiaları yargıya taşınıp suçlananların yargıda sonuçlanana kadar, bunu ömrümüz yettiği sürece dillendireceğiz.
Açık bir çağrımız var, eğer kendinizden eminseniz 17 ve 25 Aralık’ta yargıya mı darbe yapıldı yoksa yargı mı hükümete darbe yaptı,yargıya müdahale etmeyin ve iddia edilen suçları yargıya taşıyın.
Ne dersiniz?
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.07.2025
21.07.2025
14.07.2025
7.07.2025
30.06.2025
23.06.2025
18.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
2.06.2025