Mehmet TIRAŞ
Ne kadar veciz bir söz değil mi, her şeyi özetliyor.
Bu bir Arap Ata sözüymüş, bu sözü bir televizyon kanalında tartışmaya katılan HDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan’dan duydum, Güney Doğu ve Doğu Anadoluda ki olayları yorumlarken söyledi.
Gerçekten ata sözlerinin tarihten gelen tartışmasız bir anlamı vardır,deneyimin okulu yoktur ve bundan ders çıkartmazsanız size bedelini ağır ödetir; işte kurban bayramının ikinci gününden bu tarafa 37 ilde 68 ilçede halk ayaklanmasına dönüşen ve sokak çatışmalarının bir iç savaşa ramak kala, zamanın insanların keyfine göre akmadığını gösterdi.
Sorunların olaylara dönüşmeden ele almak ve çözmek hastalığa teşhis koymak gibidir.
Nasıl erken teşhis kanseri önlüyorsa, ölümcül bir kazalarda erken müdahalede ölümün önünü kestiği gibi..
Onun için zaman çok önemlidir.
Değişim zamanla at başı giden bir kavramdır.
Zamanın ruhuna ve hayattın temposuna ayak uyduramaz, sorunlarla yüzleşmeyip halının altına süpürmenin bedelini çok ağır ödersiniz, işte iç sorunlarımızın en başında gelen demokratikleşmeyi ıskalamanın bedelini 38 insanın hayatına mal oldu.Bu sayı ben yazıyı bitirirken 40’a çıktığı ajanslardan geçiyordu.
Bu kanlı olayları tetikleyen;Erdoğan’ın iç ve dış olayları ve sorunları okuyamaması, onun dalkavuk medyasının ve danışmanları ile Erdoğan’ın nobran anlayışı bu sonuçları ortaya çıkarttı.
Sokak çatışmalarının fitilini ateşleyen Erdoğan’ın ”Kobani düştü düşecek,IŞİD ne ise bizim için PKK’da odur” sözü,adeta infilak yarattı Kürtlerde.
Bu sözlerin Kürtlerde ve demokrasiden yana olanlarda; uluslararası koalisyon güçlerinde karşılığı yoktu ki, desteği olsun. Ve sonucu da malum.
Şu soruyu sormadan geçemeyeceğiz Erdoğan’a;Koalisyon güçleri IŞİD terör örgütünün lider kadrosuyla mesajlaşamadı ama Erdoğan ve hükümeti PKK’nın lideriyle aniden görüşerek ve HDP lideri Selahattin Demirtaş ile bir avukatın cep telefonuyla mesajlaştırarak olayların sonlandırmasını istedi.
Demek ki Kürtlerde IŞİD ne ise PKK’da o değilmiş.. Bunu şimdi Erdoğan öğrendi mi dersiniz?
Sanmam, aynı dili kullanmaya devam ediyor Erdoğan,hem de bir Cumhurbaşkanı gibi değil de, bir siyasi partinin lideri rolünde.
Tabi Erdoğan ve onun dalkavuk medyasının koro halinde; demokratik her tepkiyi ve çözüm sürecine yönelik bir darbe provası olarak görmesi ,darbecilikle suçlaması tuhaf bir durum..
Öyle tepki gösteriyorlar ki tam bir komplo teorisi;neredeyse işçi ölümlerini gündeme getirseniz,düşünün 12 yıllık AKP’nin iktidarında 14 bin işçi ölmüş, bu nasıl olur diyorsunuz hemen bunu fırsat bilip,Erdoğan’ı alaşağı etmek istiyorlar, hükümeti iktidardan uzaklaştırmak için darbe provaları yapıyorlar yaygarasına girmeleri yok mu,akıl tutulmasından başka bir şey gelmiyor insanın aklına.
Bu kadar havadan nem kapan bir tutum içerisindeler.
Erdoğan,demek gerekiyor AKP hükümetine, Bakanlar kurulu başkanı Davutoğlu için başbakan demek Davutoğlu’na da haksızlık ama o hala kendinin Başbakan görüyor yetkilerini Erdoğan kullandığı halde.
Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı seçilmesinden bugüne kadar gelen süreçte, anayasada bir yetki karmaşası yaşandığı ayan beyan görünüyor;Erdoğan anayasayı yok sayarak hükümetin yapması gereken bütün yetkileri kendisi kullanıyor,dizginler Erdoğan’ın elinde.
Tam bir tek adam yönetimi, otoriter bir sitem görüntüleri her alanda sinyallerini veriyor.
Böyle olunca iç politikadaki tutarsızlık dış politikaya da yansıyor, yaşadıklarımız da bunun sonuçları değil mi?
Kobani’nin Türkiye ile sokak gösteriler arasında hiçbir bağlantısının olmadığını söyleyen Erdoğan,aynı zamanda Suriye olaylarının bizim iç meselemiz diyebiliyor,Mısır da olan darbeyi kendine yapılmış kadar sahipleniyor, Gazze’de ölenleri kendi vatandaşı gibi görüyor ama karşı tarafta Türkiyeli Kürtlerin kardeşleri Kobani’de katliama uğruyor, buna sahiplenen Kürtlere ise ağzına ne geliyorsa sayıyor kavgada söylenmeyecek hakaretler ediyor.
Erdoğan’ın Kürt sorununa bakışı ile Orta Doğu politikasındaki ilkesizliği sınırımızdaki süren yangının sınırımızdan içeri doğru sıçramasının sonucu, Irak ve Suriye deki iç savaşlardan farklı bir görüntüsü var mı?
Komşularımızda olan sorunları bizim sorunumuz diyor Erdoğan ama Kobani’deki IŞİD saldırısına ise bizim sınırımızın dışındaki gelişmeler deyip işine göre ama vatandaşının talepleriyle örtüşmeyen bir siyaseti seçiyor.
Kürt sorununa kendisi gibi düşünmeyenleri Erdoğan ayırt etmeden hepsine total olarak demediğini bırakmıyor ardından da;bunu gündeme getiren muhalif olanlara ve yazanlara kandan beslenenler,nekrofiller diyerek hakaret ediyor iftiralar atıyor. Gezi olaylarında olduğu gibi önüne çıkanı yaftalıyor .
Dikkat ederseniz Erdoğan’ın Kobani’ye destek olaylarından çıkan kanlı çatışmalara bakışı ve kullandığı dil ve tavır birebir neredeyse Gezi olaylarındaki yaklaşımıyla örtüşüyor.
Erdoğan, bütün sorunların önüne geçerek kendisi bir sorun olmaya başladı ve krize dönüştü.
Erdoğan,Kardeşlikten,barıştan bahsediyor,Alevilerin çocuklarına zorunlu din dersi okutturuyor,Kürtlerin ana dilde eğitimini kabul etmiyor,Alevilerin ibadet yerini tanımıyor,Ruhban okulunu açmıyor,özel hayata müdahale ediyor,Roboıski’de savaş uçaklarıyla katledilen 34 Kürt vatandaşımızın katillerini bulmuyor;yolsuzluk ve rüşvet operasyonunu yapanları gözaltına alan polisleri tutuklattırıyor, yolsuzluk ve rüşvetin üstüne giden yargıçları kendisine darbe yapmakla suçluyor,sürekli yasaklara baş vurarak düşünce ve ifade özgürlüğüne yasak getirerek medya özgürlüğünün yok sayıyor ve darbeciler döneminde bile olmayan akreditasyon uygulamalara baş vuruyor.
Erdoğan,din,mezhep ve ırk üzerinden çoğunluk beni seçiyor anlayışın, milli irade benim zihniyetiyle dini otoriterleşmeye doğru toplumu sürüklüyor olması;bunu kabul etmeyenlerle çıkan çatışmalarda işte 38 insanın ölümüyle karşılık görürken,Erdoğan bir politika değişikliğine gitmezse gelecek günler pekte parlak gözükmüyor.
İnsanın dili varmıyor söylemeye ama yaşadığımız kanlı olaylarının sonucu bölgemizde ve sınır komşularımızda yaşananların her an ülkenin bu bölgesinden diğer Bölgelerine ve illerine sıçrayacağının emareleri gözüküyor.
Bu da Erdoğan’ın rüzgar ekip fırtına biçmesidir..
İddia sahibi ise; AKP’nin kurucu kadrosunda yer almış iki dönem milletvekilliği yapmış ve AKP’de uzun yıllar partide iki numara ismi olan ve partiden istifa eden Dengir Mir Mehmet Fırat’a kulak verelim ne diyor: ”Hükümet aşırı, dinci grupları silahlandırdı ve AKP’li Kürtleri ‘de Kobani için ayaklandırdı” diye çok tartışılacak açıklamalarda bulundu.
Türkiye’nin artık en büyük sorunu Cumhurbaşkanı Erdoğan oldu.
Zaman, Erdoğan’ı da beklemediği bir anda öğütür ve bu sıcağa kar dayanmaz.
Zaman doğanın kanunudur bununla baş edemezsiniz ancak önlem alırsınız.
Ne güzel bir söz ”sen sabredebilirsin ama zaman sabretmez.”
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
18.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
2.06.2025
26.05.2025
19.05.2025
16.05.2025
12.05.2025
5.05.2025
28.04.2025