Mehmet TIRAŞ
Ülke gündemi 14 Aralık 2014 tarihinde Pazar günü cemaat medyasına yapılan darbe operasyonuyla sarsıldı ama bunu Erdoğan ve yandaş medyası bu operasyonu; 17/25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonunun yıl dönümünün arifesine getirmesi tesadüf olmasa gerek..
17/25 Aralık artık Tarihe Yolsuzluk ve Rüşvet operasyonunu olarak geçmesinin birinci yıldönümüne girerken,adam kayırma, kamuya sınavsız ve KPSS puanı ölçü almadan işe almalarda ayyuka çıkınca bunlar, AKP’nin anlına bir katran gibi yapıştı.
Yolsuzluk ve rüşveti dezenfekte edecek bir deterjan türetilmediğine göre ; tek aklayacak, paklayacak yer bağımsız ve tarafsız bir yargı kararı başka bir reçetesi yok bunun.
Fakat Erdoğan ve yandaşları demokrasinin kuvvetler ayrılığını kabullenmedikleri için; sandığı işaret ediyorlar ve biz milli iradeyiz,çalıyorsak bu millet bize niye oy veriyor,gerekçeyi görüyor musunuz?
Yolsuzluk, rüşvet, hırsızlık ve adam kayırmanın; havuz medyasının kara propagandasıyla Erdoğan’a muhalif olanların yargı yoluyla; AKP’e iktidarını darbe yapmak isteyenlerin yarattıkları bir iftira olarak yansıtıyorlar.
Aslında 14 Aralık’ta kendine biat etmeyen muhalif özgür basına yaptığı darbe, yalnız cemaat medyasına değil tüm medyaya darbe yapacağının gözdağını verdi Erdoğan.
Kamudaki yolsuzluğu,rüşveti,hırsızlığı,yargıya yapılan darbeyi kamuda adam kayırmayı yazan,haber yapan, çizen medya büyük bir baskı altında.
Yolsuzluk ve rüşvet ve saltanat öyle boyutlara çıkmış ki kamu kaynaklarında yararlanarak zengin olma,kamunun araç ve kaynaklarını eşe dosta,partiliye peşkeş çekmek ve hava atmanın bir saltanatı yaşanıyor.
Yolsuzluğu,rüşveti,hırsızlığı ve adam kayırmayı kamu ihaleleriyle partisine ve medyasına kaynak aktaracak zengin iş adamları yaratmak, AKP’nin uzmanlık alanı olmuş, denetim mekanizmaları da siyaseten askıya alınınca önlenemeyecek bir yolda ilerliyor.
Baştan şunu ortaya koyalım bir ülke de yargının yürütmeye bağlandığı, özgür medyanın susturulduğu, muhalefetin darbecilikle suçlandığı, insanların gösteri ve yürüyüş hakkını kullanılamadığı baskıcı bir süreci yaşıyoruz. Böylesi ortamlarda o ülke de yolsuzluk, rüşvet önlenemez ve toplumun her kesimine sirayet eder geldiğimiz yer bunu göstermiyor mu?
Denetimin olmadığı yerde yozlaşma olur, yozlaşma da çürüme getirir.
Bir ülke de iktidar harcamasını denetlettirmiyorsa ki;Erdoğan bütçeyi Sayıştay’ın denetiminden geçirmeden TBMM’deki çoğunluk sayısıyla kabul ettiriyor.
Mevcut anayasayı yok sayarak keyfi bir uygulama içindeyse ki öyle..
Bu gidişat nasıl bir diktatörlükle karşılaşacağımızın üzerinden tartışmalara götürüyor bizi.
AB’nin ne kadar önemli bir kurum olduğunu Erdoğan’ın AB’den gelen açıklamalara öfkeyle, sesi titreyerek karşı çıktığı, şimdi daha iyi anlaşılmıyor mu?.
Eğer Türkiye bir AB ülkesi olmuş olsaydı,Türkiye’de hangi parti iktidarda olursa olsun; bütçe Bürüksel onayından geçecekti ve keyfi bir harcama ve yargı denetiminden kimse kaçıramayacaktı.
AB üyesi olsaydık Erdoğan yargı kararını yok sayarak kaçak Ak Saray’a oturamaz,basına da bu sarayı kapatamazdı ve maliyetini kuruşuna kadar öğrenirdik.
AB’nin Türkiye’nin uyması konusunda, AKP’ye Kopenhag kriterlerini neden pazarlık konusu yapmadığı özgürlükler babında,14 Aralık medyaya yapılan darbe operasyonuyla öğrenmiş olduk. Ne yazı ki deneyimin okulu yok yaşayarak öğreniyoruz ama maalesef bedeli de ağır oluyor.
Erdoğan’ın neden AB’den uzaklaştığı şimdi daha iyi anlaşılmıyor mu?
Kamu ihale kanunu 23 defa değiştirmesinin nedeni; Erdoğan kendi zenginini ve medyasını yaratmak için yaptı bunları.
Kamu İhale kanunu AB standartlarında olsa idi, bu yasayla bu kadar oynayamaz ve Sayıştay’ı bay pas edemez kendine yakın zenginler yaratamaz dı.
Kısacası AB üyesi olan ülkeler egemenlik haklarını Brüksel’e devretmiş oluyorlar.
AB üyesi olan bir ülke bağımsızlık ve içişlerimiz diyerek, temel hak ve özgürlükler üzerinde baskı yapamaz.AB üyesi ülkelerin kapıları yeryüzüne açıktır, açık toplumlarda özgürlüklerin budanması imkansız gibi bir şeydir..
Gezi olayları,17/25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonu ve 14 Aralık’ta kara Pazar olarak tarihe geçen medyaya yapılan darbe operasyonu ile, AB’nin ülke için ne kadar hayati bir önem taşıdığının farkına varabildik. Ama, Erdoğan bunun farkına vardığı için AB’den uzaklaşıp şenghal beşlisine üye olmayı dillendirmeye başladı,demokrasi ve hukuk demokrat olmayanları bozar.
AB üyesi olan ülkelerde insan hakları o ülkelerin içişleri sorunu değildir.
Ülke de yolsuzluk,rüşvet,adam kayırma ve saltanat devlet imkânlarını kullananlar araba,lojman saltanatına dönüşmüş ve tam bir toplumsal çürüme yaşıyoruz.
İşte somut bir örnek, Allah adına topluma fetva veren Diyanet İşler Başkanına (DİB) 1 milyon TL değerinde Mercedes makam aracına bineceksiniz;cemaate de kalkıp israfın günah olduğunu, komşusu aç iken, kendisi tok yatan bizden değil diyeceksiniz. Kasım ayında Türkiye’yi ziyaret eden 1 milyar Katolik alemini temsil eden Papa’nın, 30 bin liralık kiralanmış bir araçla İstanbul sokaklarında dolaşması, mütedeyyin insanlar aralarında şu soruyu yanıtlamalarını istiyoruz, bu iki din adamının hangisi dürüst?
DİB’nı Mehmet Görmez makam aracı için savunmasını şöyle yaptı: makam aracını vakfın parasıyla değil de ,maliyenin ödeneğiyle almışlar. Yani devletten gelen paranın önemi yok.
Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olduktan sonra siyasi danışmanlığını yapan milletvekili Binali Yıldırım, bu Ak Saray’ı ne kadar abartıyorlar;maliyeti Karadeniz oto yolunun Sinop -Trabzon arasında yapılan 150 km yolun, maliyetinin 50 kilo metresinin tutarı kadar,diye bir açıklaması oldu.. Açıklamaya bakar mısınız, bir kilo metre yolun maliyetini söylese, bir şey çıkartırsınız ama ortada bir rakam yok, gel de bunun hesabını yap,bulmaca gibi bir açıklama..
Devlette ki araba ve lojman saltanatı yok edilmedikçe, diğer kamu yöneticilerinin hepsine sıçramaması abes bir şey olur.
Kamuda araba saltanatına bir göz atalım.
Türkiye’de tam 125 bin kamu araç sayısı var..
Gelişmiş, zengin üç ülkede kaç kamu aracı varmış bir de buna bakalım..
Almanya da kamu araç sayısı 15 bin,İngiltere’de 12 bin,Japonya’da ise 10 bin.
Bizde ki kamudaki araç sayısı bu üç ülkedeki toplam araç sayısından tam 3.5 kat fazla ,gerisini düşünmeye gerek var mı?
Bu ülkelerin gayri safi milli hasılası bizden en az üç-dört kat büyük ve bu ülkelerde fert başına düşen gelir ortalama 25 ile 30 bin dolar.
Yolsuzluğun,rüşvetin,hırsızlığın ve adam kayırmanın alt yapısını gelir dağılımdaki adaletsizlik yaratıyor.
Dünyada yolsuzlukta 175 ülke sıralamasında 164. sırada iken;OECD’i, dünyadaki gelir dağılımı bozuk üç ülkeden ikincisinin Türkiye olduğunu açıkladı;birinci olan Meksika’yı ne zaman terkimize alacağız bakalım?
17/25 Aralık, AKP’li dört bakanın ve Erdoğan’ın dostları ve çocuklarının yargılanmasıyla dileriz sınırlı kalmaz; toplum olarak yoksulluk ve gelir dağılımına karşı; siyasi, etnik, din v mezhep gibi görüş farklılıklarına takılmadan, ortak mücadele başlatır bunu yaşam biçimine dönüştürürüz.
Demokrasi, yoksul,eğitim düzeyi düşük,örgütsüz toplumlarda ne kök salar ne de boy atmadığı gibi, o ülke de bağımsız ve tarafsız bir yargıda olmaz..
Demokrasiyi evrensel hukukun ipiyle bağlamadan ,ne özgür medya olur ne de ülkeyi yönetenlerden hesap sorulur.
17/25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet haftası dileriz; yürütmenin etkisinde kalmayan, bağımsız ve tarafsız bir yargının hayata geçmesine vesile olur inşallah.
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları





























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.12.2025
15.12.2025
8.12.2025
1.12.2025
24.11.2025
17.11.2025
11.11.2025
10.11.2025
3.11.2025
27.10.2025