Mehmet TIRAŞ
Ben bu haftaki yazımı Rusya’nın Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyine Türkiye’nin terör örgütü IŞİD ile bağlantısını gösteren sunduğu raporu yazacaktım. Bu haber manşetten verilecek bir haberdi ne siyasilerin ne de medyanın umurunda olmadı; yandaş medyanın dışında muhalif basın birinci sayfadan görmese de iç sayfalarında bu habere yer verdi ama fazla yorumlar yapılmadı.
Bizim ülkenin gündemi o kadar yoğun ki önümüzü görecek zamanımız yok ki, etrafımızdaki gelişmeleri ve olayları görelim.Kısaca bir ülke için vahim olan, yenilir yutulur cinsten olmayan Rusya’nın bu raporunu kısaca özetleyelim, meraklısına da Google den arayıp detaylı olarak okumalarını hararetle önerelim.
Haberin özeti şu: “Rusya’nın BM Daimi Temsilcisi Vitaliy Çurkan,Türkiye’nin Suriye’de kontrolünde olan bölgelere yasadışı yollardan, silah ve mühimmat gönderdiğini iddia eden belgeleri BM Güvenlik Konseyi’ne sunduğu haberiydi. Haberin can alıcı olan bölümü ise;Türkiye’den Suriye’ye 2 milyon dolarlık kimyasal madde gönderilmesidir.”
Rusya’nın BM Güvenlik konseyi sunduğu raporu Rusya’nın Ankara büyük elçisine gazeteciler siz bu iddianızı AKP hükümetine söylediniz mi,bu çok ağır bir iddia diye; temsilci de söylemez olur muyuz ama ‘lafın tamamı abdal anlatılır’ diye mizahi bir şekilde diplomatik dille yanıtlamış gazetecilerin sorusunu temsilci.
Bir başka gündeme girmesi gereken ertelenmeyen sorun ise İşçi ölümleriydi.
2016 yılının ilk üç ayında ölen işçi sayısının 415 olarak açıklanmasıydı.
İşçi ölümleri trafik kazalarındaki ölümler kadar toplumda tepki görmemesi size tuhaf gelmiyor mu?
AKP’nin 14 yıllık iktidarında tam 17 bin işçi cinayet ekonomisinin sonucu yaşamları ellerinden alınmış ama sözde işçi sınıfının örgütleri Türk-İş ve Hak-iş konfederasyonları bu işçi katliamlarını protesto edip hesap sorması, üretimden gelen gücünün ve örgütsel potansiyelini kullanacağı yerde,sendikacılar siyasette ikbal aramalarının sonucu;Erdoğan’ı alkışlamak için bir araya gelip tempo tutuyorlar ‘Türkiye seninle gurur duyuyor’ padişahım çok yaşa misali.
Ülke gündeminin değişmez konusu Suriye iç savaşıyla da ülkemizin Güney ve Doğu Anadolu bölgesindeki Kürt il ve ilçelerindeki iç savaş doğal olarak belirleyici oluyor. Savaşan iki taraftan oluk oluk kan akıyor can kayıpları oluyor,Erdoğan’ın verdiği rakam 350 şehidimiz var ama PKK’dan ölen sayı bunun on katı, savaş bölgesinden 350 bin kişi göçe zorlanmış.
Bu savaşın taraftarı MHP Genel Başkanı için tam bir fırsat bu ve AKP’ye de çağrısı ise Kürtlere soykırım politikası uygula düzeyindeydi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli partisinin meclisindeki grup konuşmasında Nusaybin’de devletin taş üstüne taş, omuz üstünde de baş koymaması gerek diyordu.
Erdoğan’da MHP’nin savaş çağrısına sessiz kalmayıp daha ileri giderek Kürtlere “ya baş eğeceksiniz ya baş vereceksiniz’ diye Devlet Bahçeliye destek Kürtlere de meydan okudu.
MHP’nin bir sloganı vardı hatırlarsanız; ”ya sev ya terk et” işte bu sloganı muhaliflerine karşı Erdoğan’dan da duymaya başladık başka bir versiyonda. Vatandaşlıktan çıkartma söylemi bunu çağrıştırmıyor mu?
Güneydoğudaki birkaç Kürt illerinde süren savaşın gittikçe bölgeye yayılması ve Erdoğan’ın istediği sonucu alamaması, kaçak sarayın sahibinin daha da çılgın kararlar alamaya hazırlanması;bölgedeki iç savaşın tüm ülkenin geneline yayılacak bir iklim zehirlenmesinin işaretlerini vermeye başladı.
Böyle bir tehlikenin Türkiye’de olacağını hissetmiş olmalı ki başta ABD, AB üyesi ülkeler ve İsrail vatandaşlarına Türkiye’ye gitmemeleri, Türkiye’de yaşayan vatandaşlarının da Türkiye’yi terke etmesi konusunda çağrı yaparak uyarması dikkat çekici değil mi?
Türkiye’nin artık tek adamlık üstünden başkanlık adı altında faşizme doğru gittiğinin ciddi işaretleri gözükmeye başladı.
Bir sistemin özgürlükçü olduğunu belirleyen kriterler vardır bunların başında çoğulculuk kavramı gelir ve bireyin özgürlüğünü öne alır;bu kavrama yabancı olan veya bu kavramı içselleştiremeyen bir siyasetçi hiçbir zaman özgürlükçü ve demokrat olamaz, demokratik yoldan iktidara gelse bile.
Bunun somut örneği tarihte Hitler ve bizde de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dır.
Farklılıkları terörist,bölücü ve darbeci olarak toplumda kendine muhalif olan her kesimini yaftalaması hatta bir dönem dava arkadaşlarını da Erdoğan bu kategori içerisine alması artık şaşırtıcı gelmiyor.
Erdoğan Davutoğlu’nun kafasına yatmayan her konuşmasını tekzip etmesine Davutoğlu aramızda milim fark yok diye basına açıklamada bulunması tam bir komedi.
Birkaç örnek verelim; Davutoğlu Rus uçağının düşürülmesini angajman kurallarına uymadığı için benim emrimle düşürdüler diyor..
Erdoğan çıkıp Rus uçağını düşürenler paralelci pilotlar diyor.
Bu mu Erdoğan ile Davutoğlu’nun milim farkın olmaması?
Erdoğan çıkıp benim milletim 14 Ağustostan sonra parlamentoyu dinlenme odasına almıştır diyor,Davutoğlu ben bu ülkenin Başbakanıyım, Erdoğan devletin başı ben hükümetin diyor.
Bu derin analizi ancak Davutoğlu yapar.
Anayasa ise icradan Başbakan ve bakanlar sorumlu diyor, Erdoğan hükümetin yetkilerini baypas ediyor, hükümete karşı yetki gaspı yapıyor,Davutoğlu aramızda milim fark yok diyor.
Bu kadarda pişkinlik olmaz demagoji yapmanın da bir raconu var be.
Erdoğan Başbakanı her ortamda izinde yürümediği konularda yaptığı her açıklamayla yalanlıyor ama Davutoğlu hiçbir şey olmamış gibi, 23 Nisan Başbakanlığı yapmaya devam ediyor.
Diktatörler yönetmekte zorlandıkça daha otoriter bir rejime yönelirler ve muhalif olan her kesimi düşman ilan ederler.Tarihte bunun yüzlerce örnekleri vardır; sorunları güvenlik boyutuyla çözmeye çalışırlar bu uygulamalarda toplum kesimleri arasında çatışmalara çağrı çıkartır ve toplumun her kesimine de korku salarlar. Yaşadığımız süreçte bunu teyit etmiyor mu?
İlk önce diktatörler medyaya ve muhalefete gözdağı verir,yargıyı da kendine bağlamaya çalışır.
İşte Erdoğan’ın şehir magandası çetelerinin CHP Düzce il başkanını ve CHP Milletvekilini tartaklaması ve sokakta şiddet uygulaması; basına uyguladığı baskılar, gazeteleri basmaları ve gazetecileri dövmeleri bunu çağrıştırmıyor mu?
Erdoğan’ın yıllarca PKK ile görüşmesine rağmen, birden çözüm masasını devirerek Kürtlere savaş açması ve düşman ilan etmesinin nedeni; Kürtlerin Erdoğan’a biat etmemesidir.
Görüş ayrılığını bir tarafa bırakarak Faşizme karşı demokratik bir cephede birleşmekten başka bir çıkış yolumuz yok.
Kim baş eğecek kimin başı kesilecek kimse bunu şimdiden kestiremez.
Susma sustukça sıra sana gelecek sloganı 12 Eylül faşizminden türetilmiş bir deyiştir.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları



















































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.11.2025
3.11.2025
27.10.2025
20.10.2025
13.10.2025
6.10.2025
29.09.2025
22.09.2025
15.09.2025
1.09.2025