Mehmet TIRAŞ
Yer yüzüne kapalı bir toplumda yaşıyor ve birey de değilseniz; azınlık haklarını kabul etmez, çoğunluğa teslim olur,çoğulculuk kavramını tanımaz; güçlüden yana olan çoğunluk karşısında kendinizi farklı hissetmezseniz ‘sürüye sayarlar’ sizi.
Kapalı olan toplumları yöneten siyasiler dış dünyaya yönettiği kitlelerin referans kaynaklarını denetim altına alır ve medya bunun başında gelir.. Diktatörler yönettiği toplumun insanlarına yeryüzüyle mukayese imkanları vermezler, tüm dünyada insanlar böyle yaşıyorlar algısını yaratmaya çalışırlar.. En büyük korkuları ise değişimdir. Böyle olmadığını söyleyen bireyi, muhalefeti etkisiz hale getirmek isteyen diktatörlerin sığındığı ve belirlediği yol; tüm dünyanın gözü bizim ülkemizde ve bizi bölüp parçalamak istiyorlar içerideki dış mihrakların uşakları üstünden bir paronaya yaratıp; demokratik değerlerden uzaklaştırmak ve yabancılaştırmak için din, mezhep, ırk, bayrak, vatan ve toprak üstünden toplumlara yön vermişlerdir asırlardır ve halada veriyorlar.
Orta doğu toplumlarında yaşanan, Müslüman ülkelerdeki acımasız iç savaşlar bunlardan kaynaklanmıyor mu?
Bir toplumda birey değil, örgütlü ve ilkeli demokratik bir mücadele vermiyor temel hak ve özgürlüklerden yaklaşıp, insan odaklı bir siyasete yabancıysanız hiç ciddiye alınmaz; tersini yapmaya kalkarsanız; devlet güdümlü çoğunluk üstünden bir mahalle baskısına muhatap olur, sosyal hayatın her alanında şiddet ve baskıyla karşılaşırsınız.
Yakın tarihimizde yaşanan çoluk çocuk 110 Alevi vatandaşlarımızın katledildiği Kahraman Maraş olayları, Sivas’ta 36 kişinin diri diri yakılması, Çorum hadisesi ve 77,1 Mayıs katliamında 34 işçinin katledilmesi ve hala faillerinin ortaya çıkartılmaması, neyin nesi?
Bu toplumun Yüzde doksan dokuzu Müslüman klişesi ve bunun etrafında oluşan dini kurumları olan cami,kuran kursları ve imam hatip okulları ile; 130 bin çalışanının 75 bini imam olan ve 11 bakanlığın bütçesine eşit ekonomik gücüyle devasal bir holdingi çağrıştıran Diyanet İşler Başkanlığı(DİB), Sünni olmayan, dini bütün yaşamayan toplumun her kesimini etki altına alıyor olması,bireyi anarşist gösterip, aykırılığı suç olarak hedefe koymaları tesadüf ortaya çıkmış bir durum olmasa gerek.
Biat kültürüne dayalı çağsal dünyadan kopuk bir eğitim sistemini toplumun her kesimine dayatmaları,felsefeyi yasaklamaları bir plan ve programın uygulamalarıdır.
Geçmişte Atatürkçü nesiller yetiştirilmesinden rahatsız olan Erdoğan, şimdi dindar nesil yetiştirmekten bahsetmesi Kemalizm’in din versiyonunu uygulamak istemesi tezat değil mi?. Erdoğan bir konuşmasında devlet vatandaşına format atmamalı diyordu; şimdi dindar nesil yetiştireceğiz demesi devletin vatandaşına format atmak olmuyor mu, bu?
Geçmişte Askerler, Harp okullarının açılışında askeri öğrencilere tavsiyede bulunurlardı, Türkiye’nin kaderi Harbiyelilerin elinde diye.
28 Nisan 2016 Tarihinde İstanbul’da Cumhurbaşkanı Erdoğan İmam Hatiplilerle buluşmasında bakın ne diyor: ”Tüm İslam alemi Türkiye’ye umut bağlamış, Türkiye’de İmam Hatipliler” diyor.
Bu konuşmaları yapan kişi, ülkenin bir numaralısı cumhurbaşkanı, diğer okullarda verilen eğitim ve öğrenciler ne oluyor o zaman;İmam Hatip okullarının dışında okuyan öğrenciler ülkesine duyarsız ve suç makinesi mi?
Gündem oluşturan TBMM Başkanı İsmail Karaman’ın “Laiklik yeni anayasa da yer almamalı, dindar bir anayasa olmalı” açıklaması düşünmeden ortaya atılmış bir söz değil.
Meclis başkanı İsmail Karaman’ın açıklaması bir tepki ölçme tartışmasıdır.. Erdoğan’ın bu konuşmadan haberdar olmaması imkansızdır.
Meclis Başkanının açıklamasının beklenenden fazla tepki alması, hatta MHP’e genel başkanı Devlet Bahçeli’nin sert çıkışı karşısında,Erdoğan meclis başkanının açıklamalarına sahiplenmemiş gibi hareket etti. Biraz da gündemi din ve laiklik tartışmalarıyla siyasal iklimi soğutmaya alarak regüle etmiş oldu Erdoğan.
Diktatörlükle ülkesinin yönetenlerin sık baş vurdukları bir yöntemdir başta din, ırk, mezhep ve vatan.
Dikkat ederseniz Erdoğan başta olmak üzere hiçbir AKP’li içinde din,mezhep ve ırk geçmeyen bir konuşmaları yok gibi.. Hatta, gibisi bile fazla.
Türkiye hiçbir zaman evrensel anlamda bir Laik ülke olmadı.
Laiklik, vaaz geçilmeyecek bir kavramdır. Laiklik farklı dinlere inanan insanların bir arada yaşamasının sigortasıdır. Laiklik aynı zamanda demokratik hukuk devletinin uygulandığı ülkelerde din ve devlet işlerini birbirinden ayıran bir argümandır. Demokrasi tüm kurum ve kurullarıyla işliyorsa laikliğin bir anlamı var yoksa; laikliği tek başına demokrasinin üzerine oturtursanız; demokrasiyi boğar bunun geçmişte uygulaması var, Saddam da laikti ama Irak’ta demokrasi yoktu.
Bizde uygulanan laiklikle çelişen uygulamalara bir bakalım:
“Laik bir devlet zorunlu din dersi vermez.”
“Laik bir devlet tek dine ve mezhebe hizmet etmez bütün dinlere karşı eşit mesafede durur.”
“Devlet laikse neden vatandaşın nüfus cüzdanında dini İslam yazıyor.”
“Devlet laikse bu Diyanet İşler Başkanlığı(DİB) neyin nesi,Sünni kesimden başka inançlara ve mezheplere hizmet vermiyor?”
“Devlet laikse, Ruhban okulunun açılmasına neden karşı çıkıyor,ruhban okulu rahip ve rahibe yetiştiren okul değil mi?”
Devlet laikse neden DİB’lığı Alevilerin CEMEVİ talepleri konusunda fetva verip, caminin dışında başka bir ibadet yerini tanımayız diye açıklamama da bulunuyor ve Erdoğan ve AKP hükümetleri de bunu destekliyor. Alevilerin ibadet yerimiz talebinin AİHM mahkemesinin Alevilerin lehine vermiş olduğu mahkeme kararı var ama AKP’e hükümeti uygulamıyor. Geçmişte Erdoğan AHİM kararları Türkiye’deki yasaların üstünde diyordu, şimdi AHİM kararlarını tanımıyor.
Bir toplumda etkili olmanız için ya bilgi sahibi olacaksınız ya sermaye veya hayatın herhangi bir alanında sivil topluma yön veren bir kanaat önderi.
Hele yaşadığınız coğrafya da örgütlü, ilkeli ve demokrasi mücadelesi vermez, sınıfının bilincinde olmayanlardan; Çetin Altan’ın tanımıyla bir de mesleksiz kul yığınlarıysanız, devleti yönetenler sizi sürüye sayarlar.
Çoğulcu, katılımcı ve çağdaş bir demokrasi için mücadele verip bedel ödemeyi göze alanlar, sürüye sayılmak istemeyenlerdir.
Yazarlar
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.07.2025
21.07.2025
14.07.2025
7.07.2025
30.06.2025
23.06.2025
18.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
2.06.2025