Mehmet TIRAŞ
Ülkesini ikinci dünya savaşına sokmayan dönemin siyasetçisi İsmet İnönü rakipleri tarafından çok suçlanmış; hatta İnönü’ye Türkleri savaşa sokmayarak Türklerin erkekliğine gölge düşürmekten tutunda,korkaklığına kadar suçlanmış ..
Bu suçlamalara kendinden emin cevap verir savaşı bilfiil yaşamış ulusal kurtuluş savaşında aktif rol oynamış asker kökenli siyasetçi İnönü şöyle der :”Savaşı anlamak isteyenler ateş korunu elinde tutsun.”
Suriye’de kimyasal silahlarla öldürülen binden fazla çoluk çoğun ölümünden bu tarafa Suriye’ye uluslar arası bir baskı oluşturarak bir hava operasyonu yapılmasının tartışmaları ve toplantıları hız kesmeden sürüyor..Bir yenisi daha Rusya’nın St. Petersburg şehrinden G -20’ler öncülüğünde başladı Suriye’ye hava operasyonuyla ilgili..
Yalnız Türkiye Suriye’ ye havadan askeri operasyonun yetmeyeceğini karadan da NATO’nun desteğiyle kara hareketiyle Esed rejiminin düşürülmesine kadar sürmesini istiyor ki;bu aklılarla ziyan veren bir durgunluk. Bu kadar gözünü kan bürümüş bir katil gibi hareket etmesi, Erdoğan’ı anlamakta insan zorluk çekiyor, bu savaşın nerede duracağını bilmek şöyle dursun tahmin etmek bile zor..
Hem de kara sınırı 922 kilometre olan Türkiye için, komşusunda süren iç savaşı sonlandırmanın diplomatik ve barışçı yollardan yürütülmesi gerekirken, kraldan fazla kralcı davranıp uluslararası top çeviren bir ülke konumunda olacağını hesaplarken,oyunda dışlanmış top toplayan çocuk durumuna düşmesi kabul edilir bir durum değil.
Savaşı başlatmak çok kolaydır ama onu barışçıl bir şekilde bitirmek ise imkansız olduğu gibi; yine savaşı savaşla değil barışla sonlandırırsınız.Savaşın sonucu da binlerce on binlerce hatta milyonlarca insan ölümlerine ve trilyonluk dolar ekonomik külfetle mal olurken,milyonlarca insanın yerini yurdunu terk eden ve değiştiren mülteciler yaratır..İkinci dünya savaşı altı yıl sürdü ve 52 milyon insanın ölümüne sebep verirken; milyonlarca insanın sakat kalmasını ve insanların yoksulluğu yaşmasına neden olmuş, halada bu savaşın izleri müzelerde sergilenmekte, kitapları yazıldı,belgeselleri televizyon kanallarında gösterilirken,çok filmin konusu da ikinci dünya savaşı üzerine çevrilmiştir.
Ne kadar acı,göz yaşı ve kan dökülüyorsa insanoğlu hiç ders çıkartmıyor;çıkartacak gibi de gözükmüyor yoksulluk yenilmediği ve gelir dağılımındaki adaletsizliğin kol gezdiği özgürlüklerin boğuldu yerde, bu savaşlar daha çok su kaldırır.
Peki bizim Başbakan Suriye de süren iç savaşı nasıl sonlandırılmasını istemekten çok; Erdoğan Esed gitsin kim gelirse gelsin, gelen rejiminde niteliği çok önemli değil nasıl olsa,kendi mezhebine yakın din referanslı bir sistem gelecek mantığıyla yaklaşıyor; böyle bir anlayışla hareket etmeseydi dış politikada bu kadar yalnızlığı oynar mıydı?
İnsan söylemek şöyle dursun düşünmek bile istemiyor ama gidişatta oraya doğru gidiyor;Suriye’ye yapılacak olan bir hava operasyonun ardından kara hareketine dönüşmesi durumu, nasıl bir sonuç doğurur bunun hesabını hiç yaptı mı Erdoğan ve onun dış politikaya yön veren bakanı ve bakanlar kurulu üyeleri.
Başbakanın başka bir açmazı içeride süren Kürt sorununun çözümüne endeksli barış süreci, durdu duracak bir yere doğru sürüklendiğini görmüyor mu?
Bir de PKK’nın tekrar silaha sarılması dileriz böyle bir yola girmez PKK ama hala elinde silah olan örgütün buna baş vurmamasının garantisi var mı?
Erdoğan Kürt sorunu konusunda bir çözüm yok demokratikleşme paketimiz var diyor..
Peki Kürt sorununu çözmeden nasıl bir demokratikleşme paketin olacak;ana dilde eğitime karşı çıkıyorsun,yerel yönetimler yasasını AB standartlarında çıkartmaması,seçim barajını indirmemesi ve kendi ev ödevlerini demokratik bir hukuk ülkesi anlamında yapmayan bir ülkenin,böylesi orta doğu coğrafyasında belirleyici olması mümkün mü?
Gezi olaylarından ve Mısır da askeri darbeyle Mursi’nin uzaklaştırmasından sonra Başbakan ve onun dalkavuk medyası,tetikçi yazarları gerçekle ne zaman yüzleşip temel hak ve özgürlüklerle yüzleşecek;bu kadar iç sorunu olan ülkeyi dış politika kim ciddiye alır,bir de Erdoğan’ın dili öteleyici ve ayrıştırıcı olması da işin tuzu biberi oluyor!.
Gezi olaylarında Polisin şiddet uygulamasından sonra AB’liği Türkiye’nin demokratikleşmesi için hibe anlamında vereceği 6 milyon eroyu vermekten vaaz geçtiğini yazıyordu gazeteler .
Çağdaş katılımcı ve çoğulcu bir demokrasiyi hayata geçirenler ev ödevlerini yaparak düşmanlarını da işsiz bırakırlar..
Evinin içinde ki sorunlarını çözemeyenler başkasının evinin içine karışmaları samimi değildir,inandırıcı da olamazlar..
Başbakanın basın özgürlüğüne getirdiği parametreleri dış politikaya da uygulamak istiyor ama…
“Diktatörlüğün olduğu yerde adama hayat tanımazlar” diyor Erdoğan.
Peki sen daha hayatında askeri dönemlerde bile işsiz kalmamış gazeteci ve yazarların yaşadıklarını nasıl anlatacaksınız..Yoksa bu yazarların,yaşadıklarına veya ceza evlerine girmedikleri için hallerine şükür mü, etsinler demek istiyorsunuz?
Şuan Türkiye de basının durumu iç savaş yaşayan ülkelerin basının yaşadığı sorunlardan pekte farklı olmadığını söylersek çok mu, abartmış oluruz.Tam da böyle değil mi?
Erdoğan’ın dış ve iç politikasını eleştiren medya mensuplarının ve savaş karşıtı güçlerin yaşadığı tam da bunu göstermiyor mu?Erdoğan, kendisine muhalif olan ve eleştirenleri vatan haini, dış güçlerin uşağı,darbeciler,diye suçlamıyor mu? Gezi olaylarından yaklaşıp Mısırdaki askeri darbeyle perçinlemesinin ne alakası varsa!.
İç ve dış düşman yaratanların, demokrasiden ve hukuktan uzaklaşanların değişmez politikalarına bir de içeriden ve dışarıdan savaş tamtamcıları olaylara el atmışsa; özgürlükler artık bir başka bahara kalır!.
Sahi Başbakanım bu savaşın sonu nereye varacak,birde siz tarif edin savaş nasıl bir şey?
NOT:Bu yazı 6 Eylül 2013 Tarihinde bu sitede yayınlanmıştı.
Yazarlar
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.07.2025
21.07.2025
14.07.2025
7.07.2025
30.06.2025
23.06.2025
18.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
2.06.2025