Mehmet TIRAŞ
Ben yazıya bu başlığı atıp yazmaya başladığımda Mehmet Altan tutuklanmış Ahmet Altan serbest bırakılmıştı..
Sabah saat 05’te serbest bırakılan Ahmet Altan’ın aynı gün içinde gece saat 21 sularında internete düştükten sonra, sosyal medyada paylaşılmaya haber kanalları da alt yazı geçmeye başladı; ‘mahkeme Ahmet Altan’ın tekrar gözaltına alınmasına karar verdi’ diye.
Avukatıyla Çağlayan Adliyesine giden Ahmet Altan’ı; 1.Sulh Ceza Hakimliği ‘darbecilik’ ve ‘FETÖ terör örgütüne üye olmak’ suçlamasıyla tutuklanmasına karar verdi ve Ahmet Altan tutuklanarak Silivri cezaevine gönderildi.Kardeşi Mehmet Altan’da on beş saat önce aynı gerekçelerle tutuklanmıştı.
Ahmet Altan’ın serbest kalmasına başta Ahmet Hakan olmak üzere yandaş yazar esnaf takımı tepki göstermişlerdi şimdi rahatlamışlardır gözleri aydın.
Baştan şunu açıkça belirtelim aslında Altan kardeşlerin tutuklanması sürpriz bir sonuç değil, sipariş verilmiş ve talepte yerine getirilmiş bir olaydır.
Türkiye’de yargının bağımsız ve tarafsız olduğunu, yürütmenin güdümünde olmadığını kim iddia edebilir ki.
Erdoğan kendine muhalif olan ve tahliye edilen kişiler için bu nasıl bir mahkeme nasıl tahliye edersin o kişileri dediğini unutmadık.
Erdoğan Kaçak Saray için Yargının verdiği karar karşısında bu kararı tanımamış hatta daha da ileri giderek ferman okuyarak haykırmadı mı;‘ey Yargı gücün yetiyorsa gel yık’ diye.
Yargının yürütmenin talimatıyla hareket ettiği ve keyfi uygulamanın somut örneği, önce serbest bırakılan on beş saat sonra tekrar tutuklanan Ahmet Altan’ın durumu bunu göstermiyor mu?
Altan kardeşlerinde içinde olduğu diğer AKP’ye muhalif olan gazetecilerin ve yazarların tutuklanmasının bir stratejisi bu, zamana yayarak peyderpey uygulanıyor.
Bunun arkası gelecek sırada olanlar da var, kimler olduğunu merak edenler Sabah gazetesinin yayınladığı listeye baksınlar.
7 Eylül 2016 Tarihinde Sabah Gazetesindeki köşesinde Hilal Kaplan YÖK başkanına soruyordu;üniversitelerden atılan 2 bin 346 akademisyenin içinde Mehmet Altan niye yok diye..YÖK başkanı’ da kendisini telefonla aramış Mehmet Altan’ın soruşturma içinde olduğunu sonucu da kendilerine bildireceklerini söylerken, Hilal Kaplan’da YÖK Başkanına bu konunun takipçisi olacağını söylüyor.
Mehmet Altan üniversiteden şimdilik atılmadı ama tutuklandı Hilal Kaplan’da şimdi görevini yerine getirmenin huzuru ve mutluğu içinde deliksiz bir uyku çekmiştir.
Hiç bir dönemde askeri darbeler de dahil gazetecilik böylesi dibe vurmadı.
Yine bir başka anlı şanlı gazetecimiz günlerce köşesinden ve televizyon ekranlarından Ahmet Hakan, Ahmet Altan’ın tutuklanması için canhıraş bir çaba içindeydi.Ahmet Hakan için biraz hüzünlü oldu (önce Ahmet Altan’ı mahkeme serbest bıraktı) ama Hakan’ın hüznünü mahkeme sevince çabuk çevirdi. Ahmet Hakan nedense köşesinde Mehmet Altan’ın tutuklanmasına karşı çıkıyordu ne firavunluk düşünüyorsa.
Altan kardeşlerin tutuklanması bilinen bir sözle tekrarlarsak perşembenin gelişi çarşambadan belliydi.
Derin devlet ,yandaş medyanın mensupları ve sözde gazeteci geçinen esnaf takımından oluşan bir grup güruh ve Doğu Perinçek’in partisinde görev yapan eski istihbarat komutanları seferber olmuştu; Altan kardeşlere operasyon ne zaman yapılacak diye ..Yandaş takımı Altanları her gün köşelerinden ve program yaptıkları televizyon ekranlarından operasyona geçmeleri ve gündemden düşürmemek için haklarını teslim edelim ellerinden geleni yaptılar.
Şimdi rahatlamışlardır.
Dönelim Altan kardeşlerin gözaltıyla başlayan tutuklanma sürecinin başlangıcına..
İddia ilk önce Altanların bir televizyon kanalında yaptıkları konuşmalarının sübliminal(topluma bilinç altı düşünce) mesajı ile başladılar, bu inandırıcı olmayınca ‘darbeyi desteklemek’ ve ‘FETÖ terör örgütüne üye olmaya’ evirildi iddia..
10 Eylül 2016 Tarihinde kurban bayramı arifesinde bir şafak vakti polis operasyonuyla Ahmet Altan ve Mehmet Altan birlikte evlerinden gözaltına alındılar;12 gün İstanbul Vatan emniyet müdürcülüğünde sorgulanmış; 22 Eylül 2016 tarihinde Çağlayan adliyesine sevk edildiler, 19 saat mahkeme tarafından ifadeleri alınan Altan kardeşleri, savcılık tutuklanma talebiyle;İstanbul Nöbetçi 10.Sulh Ceza Hakimliğine sevk etti.
Daha mahkeme kararını açıklamadan Sabah Gazetesi internet sayfasından mahkeme kararını okurlarına ve takipçilerine duyurdu:’Ahmet Altan serbest kalırken Mehmet Altan’ın tutuklandığı’ haberini yayınladılar.
Sabah Gazetesinin mahkeme kararını mahkemeden önce açıklaması önceden verilmiş bir kararın tiyatrosu bu.
Mehmet Altan için ise aynı mahkeme:”Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs etme ve terör örgütüne üye olmak suçlarından tutuklanmasına karar verdi.”
Mehmet Altan tutuklandıktan sonra Silivri cezaevine götürüldü.
Bizim takıldığımız mahkemenin ana vurgusu yaptığı Altan kardeşleri FETÖ terör örgütüne üye olmakla ve darbeyi desteklemekle suçluyor olması..
Altanlar FETÖ terör örgütünün üyesi ise,Recep Tayyip Erdoğan bu örgütün neyi oluyor?
FETÖ terör örgütünü palazlandıran da, alınları secdeye gelenler ve yüzleri kıbleye dönenler bunlardan zarar gelmez diyerek; tüm kamu kurumlarında başta yargı da ve TSK’da kadrolaşmasına göz yuman da, destekleyen de,büyüten de, darbe yapacak kadar potansiyel haline getiren de,yeryüzüne taşıyan da,;Cemaat ve lideri Türkiye’nin aydınlık yüzü diye yere göğe sığdırmayan,öve öve bitiremeyen ve toz kondurmayan,yabancı Türk elçiliklerini devreye sokarak Cemaatin 150 ülkede 180 okul açmasını ve milyon dolarlık ticari faaliyetlerde bulunmasının önünü açan ve uluslar arası arenaya dinimizin sivil ve hoşgörü hareketi diye parlatan,itibar kazandıran: “Ne istediler de vermedik” diyen Tayyip Erdoğan değil mi?
Erdoğan’ın bu itirafı ‘Terör örgütüne yardım ve yataklık’ suçuna girmiyor mu?
FETÖ terör örgütü için bir istedilerse ben iki verdim diyen Ankara Büyük Şehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in açıklamaları, terör örgütüne destek vermek olmuyor mu?
Can alıcı soru, 15 Temmuz darbe girişiminin arkasında ki siyasi ayağı niye ortaya çıkartılmıyor?
AKP’nin bazı milletvekilleri ve yandaş gazetesinin köşe yazarları bile; ”Ak Partiye uzanmayan FETÖ soruşturmasının başarılı olma şansı yoktur” diyor.Yeni Şafak Gazetesinin 23 Eylül 2016 tarihli sayısında Hasan Öztürk köşesinde ’Stoyki Mujik’ başlıklı yazısında bunu dile getiriyordu.
Peki bu hukuksuzluk ülkeyi ve toplumu nereye götürür?
Siyasi olarak eğer demokratikleşme boyutunda bir yol değişikliği yapılmazsa; şuan yapılmayacak gibi görünüyor, bu yolun sonu karanlık demek bile az..
15 Temmuz darbe kalkışmasından sonra Erdoğan demokratikleşme yerine; OHAL ilan ederek tek adamlığının önünü açmak ve bu ortamı fırsata dönüştürerek hayallindeki tek adam rejiminin alt yapısını hazırlıyor.
Başbakan Binali Yıldırım OHAL’ î devlete karşı kullanacağız demişti ama tamamen kendilerine muhalif olan partilere, sivil toplum örgütlerine,kanat önderlerine, aydınlara,belediyelere,gazetelere,televizyon kanallarına ve gazetecilere yönelik kullanmaya başladı.
AKP’ye muhalif olan Altan kardeşlerde bu kervana katılarak tutuklandı.
Altanlar ömürlerini askeri darbelere, askeri vesayete karşı mücadele vermiş ve bunun bedelini ödemiş bir gelenekten geldiklerini bilmeyen var mı, Altan kardeşlerin darbecilikle suçlanmaları traji komik bir olay.
Altanların yazarlık serüveni 70 yıla dayanıyor,kariyerleri yurt dışına taşmış, eserleri yabancı dillere çevrilmiş ve ülke kütüphanesine 25 cilt vermiş, hayatlarını düşünceleriyle idame etmiş,dini bütün yaşamayan bu insanları FETÖ terör örgütüne üye olmakla suçlamak bir iftiradan başka bir karşılığı olamaz.
Erdoğan hukuksuz uygulamalarını OHAL’e dayandırarak parlamentoyu ve yargıyı devre dışı bırakarak;ülkeyi Kanun Hükmünde Kararnamelerle(KHK) yönetiyor.Böyle olunca da demokrasinin kuvvetler ayrılığı da devre dışı kalıyor.Yargı yürütmeye bağlanmış,meclis çoğunluğu da AKP’nin elinde olunca gel keyfim gel..
İşte hukuksuz işlenen hak ihlallerinin tablosu, bu rakamlar her gün artarak kar topu gibi büyüyor:
“15 Temmuz’dan bu yana 40 binden fazla kişi gözaltına alındı,20 binden fazla kişi tutuklandı.Gözaltı ve tutuklama sayısı günden güne artarak devam ediyor.80 bin kişiye görevden el çektirildi,bu sayı 11 bin öğretmenin PKK terörüyle ilişkilendirilerek açığa alınması ile daha da artarak devem edecek gibi gözüküyor.45 Gazete,23 radyo,15 dergi,29 yayınevi,3 haber ajansı kapatılırken,18 televizyon kanalının yayınına son verildi.100 Gazeteci hakkında gözaltı kararları verildi,bu gözaltı sayısı da günden güne artarak tamgaz ilerlerken,kamuda cadı avı da sürüyor.” Bunlar resmi rakamlar.
İndire Gandi özgürlük mücadelesi verenlerin yolu cezaevlerinin önünden geçer der.
Altan kardeşler cezaevi kapılarına pek yabancı biri değiller, 12 Mart darbesinde babaları Çetin Altan Ziverbey köşkünde işkence görmüş iki yıl da hapis yatmıştı..Çetin Altan ’Büyük Gözaltı’ bu romanında mahpusluk hayatını anlatır.
Demokrasi ve hukuktan yana olan güçlerin yapacağı demokratik yoldan; AKP’ye muhalif olduğu için işinden atılan,açığa alınan,yargısız infaz edilen toplumun değişik katmanları olarak güçlerimizi birleştirip; düşüncesinden dolayı cezaevlerine hapsedilen gazeteci ve yazarların ‘suçu bizim de suçumuzdur’ ve ‘bu suçun ortağıyız’ demekten, savaş değil barış istiyoruz ilkesiyle bir araya gelmekten başka bir çıkış yolumuz yok.
Toplum olarak ülkenin girdiği bu girdaptan çıkamaz isek, bu gidişat bugünleri aratacak ve daha da bizi karanlık,tehlikeli ve zor günler bekliyor.
Bu bir felaket tellallığı değil!.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları

















































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.12.2025
15.12.2025
8.12.2025
1.12.2025
24.11.2025
17.11.2025
11.11.2025
10.11.2025
3.11.2025
27.10.2025