Mehveş EVİN
CHP milletvekili Sezgin Tanrıkulu, insan hakları alanında yıllardır çalıştığı için kamunun dikkatine sunar, raporlar hazırlar, sözünü esirgemez...
Nerede insan hakları alanına giren bir ihlal varsa, öznesine bakmadan -ister bir siyasi parti olsun, ister TSK, ister şahıs- eleştirir ve her zaman, kanunları hatırlatır.
Başka türlü insan hakları savunuculuğu yapılamaz zaten.
Bir de “AKP tarzı hak savunuculuğu” var:
Söz konusu kendisi veya kullarıysa aslan kesilen… Haricinde herkesi sansürle, cezayla, linçle susturmaya kalkan.
Hukukun değil, keyfen tanımladıkları “milli, dini ve ailevi” değerlerin dışına çıkanı insanlık dışı yöntemlerle karalamak, en sevdikleri spordur. Sorsanız, Türkiye’ye ifade özgürlüğü ve demokrasiyi getiren onlardır!
İyi de ne oldu da Tanrıkulu şimdi, moda deyimiyle “şimşekleri üzerine çekti”?
Haberlerde, “Tanrıkulu’nun TSK ile ilgili söylediği sözler…” diye geçiştirilen konunun, bir insan hakları meselesi olduğu ikinci planda kalıyor.
Sanki Tanrıkulu, durup dururken TSK’nın geçmişi hakkında olmayan, bilinmeyen, şoke edici bir şey uydurmuş gibi, bildik yerlerden, klasikleşmiş sırayla tepkiler ve linç birbirini izliyor:
Medyadaki maşaların hedef göstermesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hakaret ederek çarpıyı atması, nihayetinde fezleke…
Karşılığında yine, hep aynı sıralamayla gelen tepkiler:
Kendi partisi olmanın ötesinde, ana muhalefet partisi olmanın sorumluğunu taşıyan CHP’den cılız ve geç tepkiler, Tanrıkulu’na sahip çıkan aydınlar, üç beş yayın…
Döngü devam burada durur mu? Demokrasi ve ifade özgürlüğünün önemini, Anayasa’daki yerini hatırlatan metni imzalayanlara “hayinler!” çıkışları
YARGI DEDİĞİN NE Kİ? KEYFİ BİR KAMÇI
Hiç mi sıkılmıyorlar, hiç mi bıkmıyorlar diye sormak bile abes, çünkü “olayları” bu:
Basınından sanatçısına, sporcusundan politikacısına, “beğenmedikleri” bir söz söyleyen, farklı davranış sergileyen, hatta giyineni hedef göstermek, gerçeği çarpıtmak suretiyle yargıyı keyfi bir kamçı gibi kullanmak, işinden etmek, yetmezse hapse tıkmak…
Tanrıkulu özelinde kopartılan yaygara ve linç silsilesinin temelinde, CHP’nin “ayrıksı” (ve aman Tanrım, Kürt!) insan hakları savunucusu olmasının ötesinde, TV100’de yani muhalif yayın yapan bir kanalda bu sözlerin söylenmiş olması da var…
Seçim sonrasında, her eylemi veya eylemsizliğiyle iyice zayıflayan CHP’yi daha da muhalefet etmekten, siyaset yapmaktan dolayısıyla insan hakları ve demokrasi savunusundan uzaklaştırma, iyice topal ördeğe çevirme çabası da.
Biraz açalım:
-
“TSK’ya hakaret” bahanesiyle Tanrıkulu’nun düşmanlaştırılması, Merdan Yanardağ’ın ve solcu, Kürt gazetecilerin hapse atılması aynı yapbozun parçaları.
Kısacası hedefte olan TSK değil, ifade ve basın özgürlüğü.
-
Hedeftekiler; Kürt ve sol siyasetçiler, gazeteciler, Gezi üzerinden hukuksuz ve canice cezalandırılan barış ve hak savunucuları, akademisyenler, sivil toplumcular, hatta sanatçılar.
2016 darbesi sonrasında yaratılan günah keçilerine eklenen son halkaysa -çünkü tektip, baskıcı rejimler saldırmadan, cepheyi genişletmeden durmaz, duramaz- gökkuşağının renkleri.
AÇIK KAYNAKLARDA HEPSİ VAR, BİR ZAHMET BAKIN
84 milyonu dar bir gömleğe sokma çabası, darbelerden “darbe girişimine” işte böyle sürüp gidiyor.
Halkın geniş kesimlerinin nezdinde tüm bunların hiçbir anlamı yok. Dolar kaç para olmuş, deprem olacak mı, çocuğumu nasıl okutacağım, nasıl geçineceğim gibi gündelik dertler dururken, ne 12 Eylül, ne 1990’lı yıllarda işlenen insanlık suçları, ne de yedi yıl önce tepemizde uçurulan savaş uçakları ve halka silah doğrultanlar gündemin birinci maddesi.
Sezgin Tanrıkulu, soru sorulunca bunları hatırlattığı için şimdi mi “terörist” ilan edilecek?
Yazının başında belirttiğim gibi, ortada bir sır filan yok. Aksine, insan haklarının yerle bir edildiği dönemler, olaylar ve bu suçu işleyen kişiler var…
Türkiye’de cezasızlık hâlâ ve ne yazık ki çok yaygın, ancak AİHM’de açılan davalarda çıkan ceza ve ödenen tazminatlar da ortada.
2003-2010 arasında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) kabul ettiği davalarda toplam 1.957 ihlal kararı verildi.
2022’de AİHM’e yapılan toplam başvuruların dörtte birinden fazlası Türkiye’dendi…
Bu verileri, “İfade Özgürlüğünün On Yılı” kitaplarından aldım. IPS İletişim Vakfı Yayınları’nın 2001-2011 arası ifade özgürlüğü ihlallerine yer veren kitabın ikincisi, yani 2012-2022 arasındaki on yılı kapsayan kitap da çıktı.
Bu yayınlar, ifade özgürlüğü ve hak ihlallerinde nereden nereye geldiğimizi, bazı alanlarda nasıl yerimizde saydığımızı ve AKP’nin iktidarındaki değişimleri değerlendirmek adına önemli bir kaynak.
Kaldı ki pek çok yayından, açık kaynaklardan insan hakları ihlallerine ulaşmak mümkün.
Ama Sezgin Tanrıkulu bunlardan şöyle bir bahsetti diye kıyamet koparılıyor!
Bir de “sivil anayasa” yapmaktan bahsediyorlar, gerçekten gülünesi.
Yazarlar
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.04.2025
24.03.2025
28.02.2025
20.02.2024
4.02.2024
6.11.2023
19.09.2023
28.07.2021
21.07.2021
13.07.2021