Mehveş EVİN
AKP, İstanbul Sözleşmesi’ni birkaç haftadır tartışma konusu haline getirmişken sessizliğini koruyan KADEM, üç gün önce sözleşmeye sahip çıkan bir açıklama yaptı.
Bu açıklama “AKP içerisinde çatlak” olarak nitelendirildi zira KADEM, Cumhurbaşkanı’nın kızı Sümeyye Erdoğan Bayraktar’ın başkan yardımcısı olduğu bir kadın derneği.
KADEM’in çıkışı, Yeni Akit yazarı Dilipak’ın “AKP’nin Papatyaları” başlığıyla yazdığı yazıdan bir gün sonra geldi. Tesadüf olmasa gerek. Dilipak’ın sözleşmeye sahip çıkan dindar kadınları fahişe olarak nitelemesi üzerine AKP, dava açacağını da duyurdu. Bu da bir ilk.
KADEM’in açıklamasının siyasi boyutu bir yana, dindar kadınlar için önemi büyük. Hoş, bu kadarını da yapmasaydı kendi misyonu, varlığı, faaliyetlerinin de hiçbir anlamı kalmayacaktı.
Fakat İslamcı çevrelerden saldırı ve eleştirilere maruz kalan KADEM, ertesi gün hemen bir çizgi çekme ihtiyacını duydu ve LGBTİ hareketini dışlayan, hatta hedef gösteren bir açıklama yaptı:
“Konumumuz, aileye verdiğimiz değer ve neslin devamlılığının önemi açısından tehdit olarak gördüğümüz eşcinsel hareketler ile yan yana anılmayı kabul etmiyoruz."
EŞCİNSEL KORKUSUNUN SEBEBİ NE?
KADEM, “gayrıahlaki” dediği LGBTİ hareketiyle mücadele edeceğini de ilan etti. Duyan da kadınları LGBTİ’ler öldürüyor sanır!
İslamcıların, İstanbul Sözleşmesi’ne dair yaptığı dezenformasyon kampanyalarının iki temel ayağı var:
Birincisi, aile kurumunu yıktığı iddiası ki bunun aslı, şiddet gören kadının, çocuğun korunmasına karşı çıkmak demek. Yani kol kırılsın, yen içinde kalsın. Kadınlar, çocuklar icabında öldürülsün fakat boşanılmasın!
İkincisi, “sözleşme eşcinselliğe özendiriyor” palavrası. Oysa baştan aşağıya kadının evli olsun olmasın, korunması, güçlendirilmesi için yazılmış metin bu. Dördüncü maddesinde, şiddete uğrayan mağdura hangi özellikleri nediniyle ayrımcılık yapılamayacağı ayrıntısıyla yazılırken cinsel yönelim de var, o kadar. (*)
Asıl korku, “tanımak”ta yatıyor: Cinsel yönelim sözcüğünü kabul etmeye dahi dayanamıyorlar, sanki bu olursa herkes eşcinselliğini ilan edecekmiş gibi saplantılı ve yersiz bir korku.
Malum homofobi, sadece iktidar partisine, İslamcılara veya muhafazakârlara has bir hastalık değil. Hatta bir bilimsel araştırmaya göre homofobi, şiddetin eşlik ettiği bazı kişilik özellikleriyle yakından ilgili.
Endokrinoloji ve Tıbbi Seksoloji Profesörü Emmanuele A. Jannini ve ekibi, bir başka araştırma daha yapmış.
Buna göre hipermaskülinite, misojini (kadın düşmanlığı) ve ahlakçı davranışlarla iç içe geçmiş kültürlerin homofobiyle ilişkili olduğu ortaya çıktı.
EŞCİNSELLİĞE TAKTINIZ ENSESTTEN BAHSEDEN YOK
Kadını, çocuğu, aileyi belli şartlara göre savunursanız bir yere gelip tıkanırsınız. Kadın düşmanlığına paravan yapılan bir homofobiyi desteklemiş olursunuz.
Aileyi savunuyoruz ama eşcinselleri dışlıyoruz demek, çelişkili olduğu gibi köktenci görüşleri de savunuyorum demek. Peki bir ailede çocuk, cinsel yönelimi yüzünden şiddet görürse ne diyeceksiniz? “İşkence görsün ama önemli olan neslimizin devamlılığı” mı?!
Bu mu yani insanlık? Bu mu dini gerekler?
Eğer salgın haline gelmiş ağır şiddet önlenmek isteniyorsa, eğer gerçekten sağlıklı aileler kurulsun, sağlıklı bebekler doğsun büyütülsün isteniyorsa, o zaman dezavantajlı olanı kayıtsız şartsız koruyacaksınız. Eşcinsellikle kafayı bozana kadar ensestle mücadele edeceksiniz. Küçük yaştaki çocukların zorla evlendirilmesine, hele ki tecavüzcüleriyle evlendirilmelerine karşı çıkacaksınız. Eğer sapkınlık aranacaksa bu ilişkilerde arayacaksınız.
Bakın İstanbul sözleşmesi tartışmaya açıldı açılalı kadın cinayetleri de şüpheli ölümler de arttı.
Sadece Ağustos’un ilk üç gününde üç kadın öldürüldü. Temmuz ayının istatistiği dehşet verici: Toplam 36 cinayet, 11 şüpheli ölüm.
Şüpheli ölüm derken, kayıtlara “ölü bulundu” veya “intihar” olarak geçen ölümler kast ediliyor. Mardin’de son 45 günde 7 kadın intihar etmiş.
Nefret söyleminin, ayrımcılığın dozunu artırdıkça, en temel hakları bile siyasi malzeme haline getirdikçe insanlar öldürülüyor. Siz eşcinsel hareketle “mücadele” etmeye devam edin!
(*) İstanbul Sözleşmesi 4. Madde/3: Taraflar bu Sözleşme hükümlerinin, özellikle de mağdurların haklarını korumaya yönelik tedbirlerin, cinsiyet, toplumsal cinsiyet, ırk, renk, dil, din, siyasi veya başka tür görüş, ulusal veya sosyal köken, bir ulusal azınlıkla bağlantılı olma, mülk, doğum, cinsel yönelim, toplumsal cinsiyet kimliği, sağlık durumu, engellilik, medeni hal, göçmen veya mülteci statüsü veya başka bir statü gibi, herhangi bir temele dayalı olarak ayrımcılık yapılmaksızın uygulanmasını temin deceklerdir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.03.2025
28.02.2025
20.02.2024
4.02.2024
6.11.2023
19.09.2023
28.07.2021
21.07.2021
13.07.2021
22.06.2021